Dolar

38,2092

Euro

44,0474

Altın

4.197,54

Bist

9.430,45

Dolar

38,2092

Euro

44,0474

Altın

4.197,54

Bist

9.430,45

Dolar

38,2092

Euro

44,0474

Altın

4.197,54

Bist

9.430,45

'Bir Hürriyet Türküsü'

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-25 07:31:00

'Bir Hürriyet Türküsü'
On dokuzuncu yüzyılın sonlarıyla yirminci yüzyılın başlarında doğanlar, Türkiye'nin en zor zamanlarını yaşadılar.

Cepheden cepheye onlar koştu; ölenler ölüp kurtuldu, sağ kalanlar yaşanan felaketlerin izlerini ömürlerinin sonlarına kadar gövdelerinde, beyinlerinde ve ruhlarında taşıdılar. Balkan Harbi'nin yaraları sarılmadan kendilerini Birinci Dünya Harbi dedikleri korkunç boğazlaşmanın ortasında bulan ve koskoca bir imparatorluğun ayaklarının altından kayıp gittiğini gören nesillerin yaşadığı travmanın şiddetini bugün tasavvur etmek bile zordur.

Boğazlaşmanın en kanlı sahneleri hiç şüphesiz Çanakkale'de yaşandı. İstanbul'u işgal edip Rusya ile bağlantı kurmak için devrin en güçlü donanmasıyla Çanakkale'ye yüklenen İtilaf Devletleri'nin karşılaştığı inanılmaz direniş, dünya tarihinin seyrini değiştirmekle kalmadı; imparatorluğun küllerinden yepyeni bir devletin doğmasına yol açacak bir mücadele azminin doğmasını da sağladı. Çanakkale o zaman geçilebilseydi, dünya haritası büyük ihtimalle başka türlü çizilecekti.

Çanakkale'de aslında neler yaşandığını, savaş alanlarını gezerken derinliğine hissediyor, buralarda can vermiş dağ gibi yiğitlerin, delikanlıların ve çocukların -evet, bıyıkları bile terlememiş çocukların- ruhlarına adeta dokunuyorsunuz. Eğer gözyaşlarınızı tutabiliyorsanız, kalbinizde bir problem var demektir. Dünyada başka hiçbir muharebe alanı bir zamanlar üzerinde yaşanmış olanları Çanakkale kadar hissettiremez.

Bunun için olmalı; Çanakkale muharebeleriyle ilgilenmeye başlayanlar, sanki bu coğrafyanın çekim alanına giriyorlar. Mesela Mehmet Niyazi Özdemir yıllarca araştırdıktan sonra destansı bir roman yazdı: Çanakkale Mahşeri. Bir matematik profesörü olmasına rağmen Çanakkale'nin büyüsüne kapılan Haluk Oral'ın topladığı kitap, broşür, afiş, kartpostal, mektup, mermi, şarapnel parçası, matara, madalya vb. gibi belge ve objeler, küçük bir Çanakkale Müzesi'ni dolduracak kadar zengin bir birikim oluşturuyor. Onun İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan Arıburnu 1915 adlı kitabını gözden geçirirseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Şahin Aldoğan ise hayatını Haluk Oral gibi Çanakkale'ye vakfetmiş eski bir askerdir. Bu değerli araştırmacının Gürsel Göncü'yle birlikte kaleme aldığı Siperin Ardı Vatan, Çanakkale hakkında son yıllarda yazılmış en güzel kitaplardan biridir, diyebilirim.

Çanakkale'nin büyüsüne yeni kapılanlardan biri de yayıncı Fahri Özdemir... Uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı Bir Hürriyet Türküsü adlı "Çanakkale Savaşları Fotoğraf Albümü", İstanbul Ticaret Odası tarafından yayımlandı. Doğan Hızlan'ın bir önsözle, Haluk Oral ve Şahin Aldoğan'ın da danışman olarak katkıda bulundukları albümde, fotoğraf, mektup, harita ve belge gibi 300'den fazla görsel malzemenin yanı sıra, bugüne kadar yayımlanmamış hareketli görüntülerden oluşan 18 dakikalık bir de CD bulunuyor. Mustafa Kemal'in "Arıburnu Muharebeleri ve Anafartalar Askeri Raporları" eşliğinde sunulan fotoğrafların çoğunu da ilk defa bu albümde görüyoruz.

Geçen salı günü, İTO'nun Eminönü'ndeki genel merkezinde bir basın toplantısıyla tanıtılan Bir Hürriyet Türküsü'nün Çanakkale gerçeğini bütün açıklığıyla gözler önüne serdiğini söyleyebilirim:

İşte fotoğrafçıya gururla poz veren bıyıkları terlememiş bir Mehmetçik; belki de ateş hattına girer girmez vurulacak. İşte Sultanahmet Camii avlusunda cepheye gidecekleri saati bekleyen, çoğu bir daha geri dönemeyecek delikanlılar; işte vatan savunması için yola koyulmuş çarıklı, poturlu Anadolu çocukları; işte cephe gerisinden bir istirahat ânı; işte düşürdükleri bir İngiliz uçağının önünde poz veren, işte dumanı üstünde bir karavanın başında yemek sırasına girmiş Mehmetçikler ve işte bir şehit, "vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor".

Basın toplantısında bir konuşma yapan İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, kurumların sadece kendi alanlarına hizmet etmekle yetinmelerinin doğru olmadığını, kültüre de katkıda bulunmanın vazifeleri arasında yer aldığını söyledikten sonra, yayımlanmasını sağladığı albüm hakkında şunları söyledi:

"Ben bu kitaba göz gezdiren okuyuculardan şunu rica ediyorum. Lütfen bu fotoğraflara sadece bir fotoğrafa bakıyormuş gibi bakmayın. Çünkü bu fotoğraflar, 18 Mart 1915'te tek vücut haline gelmiş bir milletin, bağımsızlığını, onurunu, vatanını ve bayrağını korumak için neler yapabileceğini anlatıyor. Bu fotoğraflar, tarihe unutulmayacak bir destan yazmış vatan evlatlarının gelecek nesillere bıraktığı paha biçilemez değerdeki mirası hatırlatıyor. Ve hepsinden de önemlisi bu fotoğraflar, bir güne yüzyıl sığdıran kahramanları anlatıyor. Bize bu kahramanların sahip olduğu o ruhu yaşatmamız gerektiğini vurguluyor."

Çanakkale muharebeleri bir bitmeyecek mevzudur; çeşitli uzmanlık alanlarından araştırmacıların yıllarca çalışmakla bitiremeyecekleri yürek paralayıcı bir mevzu... Ve asla unutulmayacak bir destan!

Not. Bir tıp doktoru olduğunu öğrendiğim Tuncay Yılmazer'in www.geliboluyuanlamak.com adlı sitesine de dikkatinizi çekmek istiyorum.

Zaman


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara