Dolar

38,2783

Euro

43,3964

Altın

4.077,11

Bist

9.312,13

Dolar

38,2783

Euro

43,3964

Altın

4.077,11

Bist

9.312,13

Dolar

38,2783

Euro

43,3964

Altın

4.077,11

Bist

9.312,13

Fransa'da Türkiye Mevsimi

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-21 08:32:00

Fransa'da Türkiye Mevsimi
Geçen hafta, Paris'te, D'Ecouen Şatosu'nda açılan "I. Fransuva ve Muhteşem Süleyman" sergisinden söz etmiştim.

Türkiye ve Fransa'nın Dışişleri ve Kültür Bakanlıkları himayesinde İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) ve CulturesFrance'ın işbirliğiyle düzenlenen "Fransa'da Türkiye Mevsimi" 1 Temmuz 2009'da başlamıştı. 31 Mart 2010'da tamamlandığında, Eiffel Kulesi'ni Türkiye'nin renkleriyle ışıklandırmak da dâhil, dört yüzden fazla kültür faaliyeti gerçekleştirilmiş olacak. Bu, büyük bir rakam...

"Türkiye Mevsimi" kapsamında Paris'te açılan sergilerden birkaçını görme imkânı buldum. İlk gezdiklerim, Louvre Müzesi'nde açılanlardı. Müze'nin Richelieu Kanadı asma katındaki "Sultanın Sarayında: Topkapı Sarayı'nın Kaftanları" sergisinde, en çelimsiz padişahları bile iriyarı ve heybetli gösterecek şekilde tasarlanmış giyecekler olan kaftanlar yer alıyor. Bu kaftanların asırlar boyunca bir süper güç olarak dünyaya hükmeden Devlet-i Aliyye'nin kudretini ve ihtişamını temsil ettiğini söyleyebilirim. Ayrıca padişahlar tarafından kullanılan sorguç, mücevher gibi aksesuarlar, kavuklar ve tılsımlı gömlekler...

Louvre'un Antik Doğu Medeniyetleri bölümünde açılan "Anadolu'da Kral Mezarları: III. Binyılda Alacahöyük" sergisi de, Anadolu'da, Antik Tunç Çağı'ndaki beylikler döneminin ele alındığı etkileyici bir sergi. Müzenin Sully Kanadı'nda da "İzmir'den Smyrna'ya Antik Bir Kentin Keşfi" sergisi var. Antik Çağ'da İyonya bölgesinin en önemli kültür ve sanat merkezlerinden biri olan İzmir'in tanıtıldığı bu sergideki eserler, İzmir Sanat ve Tarih Müzesi'yle Louvre Müzesi koleksiyonlarından seçilmiş. Aynı sergide, ayrıca Efes ve Milet'te üretilmiş eserlerle, bölgedeki farklı heykel ve koroplati atölyeleri arasındaki ilişkiler gösteriliyor.

"Fransa'da Türkiye Mevsimi"nin en iddialı sergisi, hiç şüphesiz, küratörlüğünü Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer'in yaptığı "Bizans'tan İstanbul'a: İki Kıtanın Limanı" sergisidir. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül himayelerinde, Grand Palais'de açılan sergi, Fransa Ulusal Müzeler Birliği, T.C. Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İKSV tarafından İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkanı Ajansı'nın desteğiyle düzenlendi. Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul Arkeoloji, Türk ve İslâm Eserleri ve Ayasofya Müzelerinin yanı sıra, Louvre Müzesi, Bibliothèque Nationale gibi bazı Fransız kurumlarıyla, çeşitli Avrupa müzelerinin koleksiyonlarından seçilmiş 500'den fazla eserin yer aldığı muhteşem bir sergi...

İstanbul'un sekiz bin yıllık tarihini yansıtan ve hazırlık safhasında tartışmalara da yol açan "İki Kıtanın Limanı" sergisi iki ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, Byzantium, Nea Roma ve Constantinople dönemlerinin karakteristik taraflarını çok iyi yansıtan eserlere yer verilmiş. Osmanlı döneminin yansıtıldığı ikinci bölüm de çok iyi düzenlenmiş olmakla beraber, birinci bölüme kıyasla zayıf kaldığı söylenebilir. Esasen, Fransa tarafınca bu sergide Osmanlı bölümünün yer alması istenmediği için küçük bir krizin yaşandığı söyleniyor. Hatırlanacağı üzere, Osmanlı altın saltanat tahtını da Paris'e götürmek isteyen Dr. Nazan Ölçer'le Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı arasında da bir tartışma yaşanmıştı.

Grand Palais'deki sergiyi 11 Ocak Pazartesi sabahı gezmiştik; hava çok soğuktu ve kar atıştırıyordu. "Bu saatte herhalde pek ziyaretçi yoktur, rahat rahat gezeriz!" diye düşünüp konuşarak gittiğimiz sergideki kalabalığı görünce hayretler içinde kaldık. O sevimsiz, kapalı, iç karartıcı Paris sabahında gencinden yaşlısına, yüzlerce Fransız "İki Kıtanın Limanı" sergisini görmeye gelmişti. Daha önce gezdiğimiz sergilere de aynı ilginin gösterildiğine şahit olduk. Bilgi panolarını dikkatle okuyan yaşlı Fransızlar, ince ince not tutan öğrenciler... Serginin iki bölümünü birbirinden ayıran mekânda, küçük bir kubbeye yansıtılan kubbe fotoğraflarını yere oturup sonuna kadar büyük bir ilgi ve dikkatle seyreden onlarca genç gördüm. Belli ki Fransızlar kültürlü bir millet... Üç sergide de, yetkililer ve bu sergileri görmek için Türkiye'den gelenler dışında hiç Türk görmediğimi söylersem, ne demek istediğimi daha iyi anlatmış olurum.

Peki, "Fransa'da Türkiye Mevsimi" kapsamında düzenlenen sergiler, konferanslar, yayımlanan kitaplar vb. Türkiye'nin beklediği ölçüde etkili oldu mu? Bu soruyu yüksek lisans ve doktorasını Paris'te yapmış değerli bir akademisyen olan Kültür Ataşemiz Dr. Hasan Yavuz'a ve UNESCO nezdindeki elçimiz Gürcan Türkoğlu'na sorduk. İkisinin de samimi kanaati, bu faaliyetler sayesinde Fransa'daki Türkiye imajının olumlu yönde ve umulanın ötesinde değiştiği yolunda. Fakat üzerinde önemle ve ısrarla durdukları bir husus var:

Türkiye, Fransa'yla kültürel ilişkilerini dokuz aylık "Türkiye Mevsimi"yle sınırlı tutmamalı; bu ilişkilere süreklilik kazandırmalıdır..

zaman
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara