Dolar

38,1008

Euro

43,4851

Altın

4.076,20

Bist

9.317,24

Dolar

38,1008

Euro

43,4851

Altın

4.076,20

Bist

9.317,24

Dolar

38,1008

Euro

43,4851

Altın

4.076,20

Bist

9.317,24

İlk Ergenekon örgütü nasıl ve ne zaman kuruldu?

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-13 13:05:00

İlk Ergenekon örgütü nasıl ve ne zaman kuruldu?
Geçen haftaki yazımda Ergenekon efsanesini özetlemiş ve Ziya Gökalp'ın biri çocuklar için olmak üzere iki manzumeyle maşeri vicdana mal etmek istediği bu efsanenin Cumhuriyet'in ilk yıllarında nasıl kullanıldığından söz etmiştim.

Atatürk devrinin gözde efsanesi Ergenekon, 1930'larda son olarak devrimlerin en coşkun şairi Behçet Kemal tarafından tek perdelik manzum bir piyeste kullanılır. 1933 yılında Ülkü dergisinde yayımlanan ve "Ergenekon efsanesini canlandırmaktan ziyade Ankara şahi­kasında doğan güneşin büyüklüğünü ve eşsizliğini tarih çerçevesi içinde göstermek, Ergenekon'dan Ankara'yı görmek için" yazılan "Ergenekon" piyesi Ankara Halkevi sahnesinde de temsil edilmiştir. Bu piyesin sonunda Ergenekon'un etrafındaki dağları temsil eden dekorların gürültüyle yıkıldığını, Ankara Kalesi dekorunun ortaya çıktığını ve Atatürk resminin iki tepe arasına bir güneş gibi aksettirildiğini belirtmekle yetiniyorum.

Ergenekon ve Bozkurt edebiyatı Atatürk ölür ölmez gözden düşer. Ege sularına açılan ve 1939 yılında yapılan Neşriyat Kongresi'nden sonra hümanist kültür politikasının oluşmasında ve uygulanmasında etkili olan bazı Türk aydınlarını artık işlenmemiş Türk mitolojisi değil, Batı medeniyetinin kaynağı olduğuna inandıkları Yunan medeniyeti ve bu medeniyetin işlenmiş mitolojisi cezbetmektedir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Yusuf Ziya Bey tarafından aslında Yunanlılara değil, Türklere ait olduğu iddia edilen mitoloji, şimdi bu iddiada bulunulmaksızın benimsenmektedir.

1930'ların ortalarından itibaren, Türk Tarih Tezi'ne ve daha sonra hümanist kültür politikasına muhalif, Orta Asya Türk tarihine ve Türk mitolojisine farklı bir anlayışla sahip çıkan Türkçü gruplar, görüşlerini savunmak için Orhun, Atsız, Ergenekon, Tanrıdağ, Bozkurt gibi isimler taşıyan dergiler çıkarmaya başlarlar. Ergenekon, Reha Oğuz Türkkan'ın Ankara'da henüz lise öğrencisiyken çıkardığı aylık bir dergidir.

Ergenekon'u çıkarmadan önce Reha Oğuz ve dokuz arkadaşının bir deftere yazdıkları "ırkçı-Türkçülük prensipleri" etrafında birlikte hareket etmeye, ancak devletin gençlik hareketleri karşısındaki tavizsiz tutumunu bildikleri için bu birlikteliği gizli tutmaya karar verdiklerini hatırlatmak isterim. Reha Oğuz, geçenlerde yayımlanan "Arayan Adam: Hani Ben Çocukken... Delikanlıyken de" adlı kitabında bu dergi macerasını anlatıyor ve dokuz arkadaşının isimlerini veriyor. Daha sonra farklı bir çizgiye kayan şair Ceyhun Atuf Kansu'nun bu dokuz kişiden biri olduğunu bu kitaptan öğrendim.

Dokuz kafadar, Tarama Dergisi'nden buldukları, "insanların birliği" anlamına gelen "Gürem" kelimesini gizli cemiyetlerine isim olarak seçmiş, hatta Dr. Avni Motun adında, güya perde gerisinde kalmayı tercih eden esrarengiz bir de şef uydurmuşlardır. Ergenekon, bu gizli örgütün yayın organı olacaktır.

Reha Oğuz Türkkan, ilk sayısı 10 Kasım 1938 tarihini taşıyan Ergenekon'daki tarih, felsefe, tarih felsefesi, sosyoloji, ırkiyat, edebiyat vb. konulu yazıların çoğunu asıl ismiyle ve R.O.T., Reha Kurtuluş, M. Öztürk, Mete Turanlı, Ergenekon.. gibi müstear isimlerle kendisi yazmıştır. "Kısa Felsefe Tarihi" ve "Tarih ve Tekâmülün Âmili" gibi, on sekiz yaşında bir gençten beklenmeyecek iddialarla yazdığı "eser"lerini de tefrikaya başlayan Reha Oğuz'un etrafında esrarlı bir hava yaratmayı başardığı anlaşılıyor. Derginin 10 Kasım 1938 tarihli ilk sayısında, kapağın en üst kısmında "Her şeyin üstünde Türk ırkı!" ibaresi, ortasında naif çizgilerle bir kurt başı ve üst sağ köşede ay-yıldız, altta da yay ve üç ok resmi yer alır. Ziya Gökalp'ın "Ergenekon Destanı"ndan bir bölümü de hatırlatma kabilinden yayımlayan Reha Oğuz'un yüksek perdeden meydan okuyucu bir üslûpla kaleme aldığı başyazının başlığı şöyledir: "Yeni Ergenekon Destanı".

Ergenekon, muhtemelen Reha Oğuz'un birinci sayıda asıl ismiyle yazdığı "Faşizm Tehlikedir!" başlıklı yazı yüzünden üçüncü sayısında Almanlarla ilişkilerimize zarar verdiği gerekçesiyle Milli Şef yönetimi tarafından kapatılmıştır.

Eski Türkçülerin büyük iddialarla ortaya çıkan çocuk denecek yaştaki "Bozkurtçu" gençleri ciddiye almadıkları, Reha Oğuz'un Nihal Atsız'la görüşme teşebbüsünün sonuçsuz kalmasından anlaşılıyor. Ancak devlet Reha Oğuz'u da, onun sekiz arkadaşıyla birlikte kurduğu, çocukça bir fanteziden başka bir şey olmayan Bozkurt Güremi'ni de ciddiye alıyordu. Bu örgüt, Almanların yenilmesi üzerine Irkçı-Turancılar hakkında açılan meşhur davada iddianamenin en önemli malzemelerinden biri olacaktır. Yıllar sonra bir gazeteci de bir roman denemesinde olay örgüsünü bu örgüt üzerine kurmuştur.

Evet, Ergenekon efsanesinden hareketle kurulan Bozkurt Güremi dokuz çocuk tarafından kurulmuş adı var kendi yok bir örgüttü; ama aylardır gündemimizi işgal eden Ergenekon örgütü hiç de fantezi gibi görünmüyor.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara