Dolar

38,4149

Euro

43,7601

Altın

4.095,06

Bist

9.432,55

Dolar

38,4149

Euro

43,7601

Altın

4.095,06

Bist

9.432,55

Dolar

38,4149

Euro

43,7601

Altın

4.095,06

Bist

9.432,55

Kitap okuma cezası

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-18 02:42:00

Kitap okuma cezası

Önceki gün, iftardan önce Sultanahmet Camii avlusundaki kitap fuarını ziyaret ettim; bomboştu. Stand görevlileriyle konuştum, çoğu sinek avladıklarını söylediler.

'Peki,' dedim, 'dışarıdaki kalabalıktan fuarın payına bir şeyler düşmüyor mu?'

Sultanahmet Meydanı'ndaki köftecilerin, sucukçuların, tatlıcıların vb. Ramazan boyunca icra-yı faaliyet ettikleri Ramazan barakalarının önleri insan kaynıyordu; aralarından güç bela sıyrılarak fuar alanına ulaşabilmiştim.

'Eh,' dediler gülerek, 'tek tük!'

İster istemez, şu günlerde çok konuşulan kitap okuma cezasını düşündüm.

Hani, Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle Cem Uzan'ı bir rehber gözetiminde en az üç ay süreyle öfke kontrol programına devam etmesi ve beş adet 'kişisel gelişim' kitabı okuma cezasına çarptırmış ya...

Bu cezalar içinde ilgimi en fazla çeken, kitap okuma cezası oldu. Böyle bir ceza verilebildiğine göre kanunda yeri var demektir ve herhalde bizimkilerin icadı değildir; bir yerden alıvermişlerdir. Bunun akıllıca bir tercih olduğunu söyleyebilirim. Zamanla çok etkili olacak, hatta belki de diğer ceza türlerini gereksiz kılacak bir ceza...

Devletimizin okuyan, düşünen, soru soran, itiraz eden insanlara değil, hiç sorgulamadan itaat eden uysal vatandaşlara ihtiyacı vardır ve bu ceza, bu ihtiyacın kısa zamanda karşılanmasını sağlayabilir. Sırf okumamak için kanunlara daha fazla uyacak vatandaşların sayısı tahminlerin üzerindedir.

Öyle sanıyorum ki, hâkimler suçun derecesine göre, ceza olarak okunacak kitapların sayısını artırarak Türk toplumunu muma çevirebilirler.

Kitap okuma cezası, yazarları, yayıncıları ve kitapseverleri çok rahatsız etmiş, etsin! Ülkemizin selameti, yazarların susmasını gerektiriyorsa susarız efendim, yayınevlerinin kapatılmasını gerektiriyorsa, kapatırız.

Bazı gazetelerden arayarak 'kitap okuma cezası' hakkında ne düşündüğümü sordular. Neymiş? Kitap okumayla ceza kavramını bir araya getirmek, özellikle çocuklarda okumaya karşı bir soğukluk yaratmaz mıymış? İlk anda 'Kitap okumak ceza mı olurmuş? Olsa olsa ödül olur!' diye düşünüyorsunuz. Hiç de öyle değil! Okumayı seven birine bile kötü bir Türkçeyle yazılmış beş adet 'kişisel gelişim' kitabını zorla okutursanız, onu hakikaten cezalandırmış olursunuz. Hele cezalandırılan kişinin kitaplarla ünsiyeti yoksa, yandı ki ne yandı!

Okuma alışkanlığı edinmemiş birine ha kitap okutmuş, ha işkence etmişsiniz, aynı şey!

Çin sineması ve biz

İki hafta önce bir Çin filmi seyrettim: 'Üç Hanedan: Ejderin Dirilişi'. Yiğitliği, fedakârlığı, sadakati ve azmi sayesinde hızla yükselen Zhao Zilong adlı sıradan bir askerin hikâyesi etrafında Çin tarihinin kritik bir dönemi anlatılıyordu.

Pekin Olimpiyatları'nın açılış ve kapanış törenlerinde sergilenen o muhteşem 'görsel'lik, Çin sinemasının da belirgin özelliği olarak karşımıza çıkıyor. Çin tarihi, kültürü ve destanları didik didik edilerek çekilen 'Kahraman', 'Kaplan ve Ejderha', 'Parlayan Hançerler' ve 'Hero' gibi filmleri seyredenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.

Bu filmlerle kazanılan başarı, sadece bütçelerinin büyüklüğüyle açıklanamaz. Belli ki Çin sinemacıları, hem içinden geldikleri tarihi, bu tarihin dilini ve sembollerini, hem de sinemayı iyi biliyor, iki bilgiyi bir araya getirerek yepyeni bir dil yaratıyorlar. Bu, Hollywood kalıplarını küçümseyen ve dışlayan bir dildir. Modern teknolojinin imkânları kullanılarak kotarılan stilize edilmiş bir hikâyeyi değil de, geçmişe açılmış büyücek bir pencereden bir zamanlar yaşanmış gerçeğin kendisini seyrediyormuş hissine kapılıyorsunuz. Zırhlara bürünmüş heybetli savaşçılar, dekorlar, kostümler, mekânlar, hiçbiri sun'ilik duygusu yaratmıyor. Karton figürler değil, capcanlı karakterler görüyorsunuz beyaz perdede.

Bilmiyorum, bu büyük prodüksiyonlar belki de devlet desteğiyle hayata geçiriliyor. Uzunca bir süredir ekonomisiyle dünyaya meydan okuyan Çin, aynı zamanda Hollywood sinemasıyla boy ölçüşüyor. Bana sorarsanız, Çin, kendi halkına içinden geldiği tarihin ve kültürün büyüklüğünü göstererek özgüven aşılamaya çalışıyor ve Kültür Devrimi'yle bir zamanlar ilişkisini kestiği geçmişini yeniden inşa ediyor. Çinli yönetmenlerin tarih tutkusu başka nasıl açıklanabilir?

Çin filmlerini seyrederken, kendi tarihinizi, kültürünüzü ve tabii sinemanızı düşünmeden edemiyorsunuz. Gözlerinizde 'Malkoçoğlu' gibi, ortamektep müsamerelerinden ileriye geçememiş filmlerin karton kahramanları, uyduruk hikâyeleri, tahta kılıçlarla ve sıska beygirlerle kotarılan komik savaş sahneleri canlanıyor. Üstelik bazı yönetmenlerin kötü niyetli olduğunu, ideolojik sebeplerle akılları sıra küçümsedikleri Osmanlı tarihini ve kültürünü aşağılamak niyetiyle yola çıktıklarını biliyorsunuz. İyi niyetliler ise, küçücük bütçeler, alelacele kotarılmış senaryolar ve kötü oyuncularla büyük konuları harcayıveriyorlar. Üzülüyorsunuz. Evet, sinema önemli, ama Çinliler gibi yapabilirseniz!

[DERKENAR] Şerif Benekçi ve Kemal Çapraz

Yaprak dökümü devam ediyor. Romancı Şerif Benekçi'nin aniden hastalanarak vefat ettiğini sanatalemi.net'ten öğrendim. Önceki gün de aziz arkadaşım Kemal Çapraz'ın bir trafik kazasına kurban gittiği haberi geldi. Benekçi 1952 doğumluydu; Basın Yayın Birliği Derneği Başkanı ve Ufuk Ötesi gazetesinin sahibi Kemal Çapraz ise 1964... Yani genç sayılabilecek yaşlarda aramızdan ayrıldılar. İkisine de Allah'tan rahmet, ailelerine ve dostlarına başsağlığı diliyorum.

ZAMAN

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara