Dolar

38,1008

Euro

43,4851

Altın

4.076,20

Bist

9.317,24

Dolar

38,1008

Euro

43,4851

Altın

4.076,20

Bist

9.317,24

Dolar

38,1008

Euro

43,4851

Altın

4.076,20

Bist

9.317,24

Thalasso ve Zonaro'ya göre Dersaadet

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-04 08:05:00

Thalasso ve Zonaro'ya göre Dersaadet

 

Adolpho Thalasso, İstanbul'da doğup büyümüş olmakla beraber asıl eğitimini Paris'te almış bir Levanten...

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısıyla yirminci yüzyıl başlarında -Ömer Faruk Şerifoğlu'nun ifadesiyle- "İstanbul-Paris arasında gidip gelmeli bir hayat yaşayan" ve Osmanlı'da resim, müzik, tiyatro konularında yazıp çizen bu ilgi çekici adam, Fausto Zonaro'nun da yakın arkadaşıymış. Dostları arasında, Paris'te Victor Hugo ve Sarah Bernhardt, İstanbul'da Namık Kemal ve Veliahd Abdülmecid Efendi gibi önemli şahsiyetler var. 1885 yılında yayımlamaya başladığı Le Revue Orientale, dönemin sanat ve edebiyat ortamını çok iyi yansıtan bir dergidir. Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmud Ekrem ve Rıza Tevfik, bu derginin yazarları arasında yer almışlar.

İstanbul ve Paris sanat çevrelerinde yer edinmiş, tanınan, sevilen, fakat aslına bakılırsa iki başkentte de "yabancı" olarak görülen bir şair ve yazardan söz ediyorum.

Bohem hayatı yüzünden son yıllarında yoksulluk ve yalnızlığa sürüklenen Thalasso'nun üç önemli kitabı var. 1906'da yayımlanan Les Premiers Salons de Peainture de Konstantinople (İstanbul'un İlk Resim Salonları), 1908'de yayımlanan Déri Sé'adet ou Stamboul: Porte du Bonheur (Dersaadet: Saadet Kapısı İstanbul) ve tarihsiz L'Art Otoman (Osmanlı Sanatı).

Paris'te basılan Déri Sé'adet, "Ressam-ı Hazret-i Şehriyarî" Fausto Zonaro' resimlenmiş bir kitap olduğu için ayrı bir önem taşıyor. Özel olarak sadece üç yüz adet basılan ve numaralanan kitapta, Thalasso'nun "Şehir ve Hayat", "Kadın" ve "Aşk" ana başlıkları altında biri araya getirdiği yirmi dört yazısına Zonaro'nun kırk dokuz yazısı eşlik ediyor. Yazılar da, resimler de nefis...

Thalasso, kitabına manzum bir "Dua" ile başlıyor:

"Ey İstanbul, Sultanlar Şehri! Ey İstanbul, Saadet Kapısı! Sen Altın Boynuz'a asılmış anahtarıyla Hem Avrupa'ya, hem Asya'ya açılan ve iki kanadı Boğaziçi'nin yakaları olan Saadet Kapısı'sın. Övgüler olsun sana! Sen, Allah'ın iki dünyaya birlikte bastığı mühürsün! (...) Ey İstanbul! Selam olsun sana! Sana hürmet eder ve gönül veririm! Camilerine ve minarelerine, tutkunum namaza davet eden müezzinlerinin sesine, ve tutkunum senin dar sokaklarına, haremlerinin tel kafeslerine, ve halkına, ilahiler ve ışıklarla dolu mesut günlerine. Seni Yaradan'a hamdolsun! O ki seni bize kaostan getirmiş! Amin."

Duayı, Zonaro'nun tarihî yarımadayı güneş doğarken tasvir ettiği tablosu ve Thalasso'nun "Gündoğumunda İstanbul" başlıklı yazısı takip ediyor. Sonra Zonaro'dan İstanbul'un dinî ve tasavvufî hayatını yansıtan üç figüratif resim (mesela Ney Üfleyen Mevlevi) ve Thalasso'dan "Sabah Ezanı"... Ardından eski İstanbul'un balıkçıları, tulumbacıları, arzuhalcileri, seyyar berberleri vb. resmigeçide başlıyor ve Ramazanı, bayramı, hıdrellezi, bayram yerleri, kahveleri, çarşıları, dar sokakları, ahşap evleri, hanları, hamamları, çarşılarıyla bütün bir İstanbul hayatı canlanıyor.

Zonaro'nun fırçası da Thalasso'nun kalemi de oryantalizmden büsbütün arınmış değil; ancak uyduruk bir "doğu"yu, hayalî bir "İstanbul"u değil, içinde nefes alıp verdikleri, aşk derecesinde sevdikleri, kendilerini bir parçası hissettikleri şehri anlatıyorlar. Ömer Faruk Şerifoğlu, Thalasso'nun oryantalizm eleştirisi niteliğini taşıyan şu cümlelerini naklediyor:

"Birçok ressam, iyi niyetle kadınların başlarına başörtüsü, erkeklere sarık oturtmakla ve Doğu manzaralarına sivri minareler iliştirmekle Türk sanatı yaptıklarını zannetmektedirler (...) Bu tablolarda resmedilenler, Türklerin ülkesi olan Türkiye değildir. Türkiye'yi resimleyebilmek için, gün ağarırken pembeleşen ufku, yakıcı öğle vakitlerini, altın gün ışımasını ve güneşin batışını, uzun yıllar orada yaşamak gerekir. Onun ışığını, gölgelerinin, örf ve geleneklerini ve kendine özgü halkının ruhunu hissetmek ve anlatmak gerekir."

Evet, bu güzel kitap Fransızcadan Türkçeye Öykü Terzioğlu, İngilizceye Öykü Terzioğlu ve Fatma Doğuş Özdemir tarafından tercüme edildi. Ömer Faruk Şerifoğlu'nun yayına hazırladığı, 2009 sonlarında Kültür AŞ tarafından yayımlanan kitap, cildi, kâğıdı ve baskısıyla da göz dolduruyor. Şerifoğlu'nun giriş mahiyetinde yazdığı "Adolpho Thalasso ve Déri Sé'adet'i" başlıklı yazı, hayatı hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz Thalasso hakkında bugüne kadar yazılmış en kapsamlı metin.

Daha önce de aynı yazarın Osmanlı Sanatı: Türkiye'nin Ressamları (2008) adlı eserini yayına hazırlayan bu çalışkan ekibi tebrik ediyor, iki kitabı da İstanbul tutkunlarına ve sanatseverlere hararetle tavsiye ediyorum.

Zaman


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara