Dolar

38,1939

Euro

44,0029

Altın

4.191,33

Bist

9.321,64

Dolar

38,1939

Euro

44,0029

Altın

4.191,33

Bist

9.321,64

Dolar

38,1939

Euro

44,0029

Altın

4.191,33

Bist

9.321,64

Türkiye: Soyguna açık müze

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-18 07:34:00

Türkiye: Soyguna açık müze
Türk ressamlarının eserleri, son yıllarda müzayedelerde çok yüksek fiyatlarla el değiştiriyor.

Kısa bir süre önce Burhan Doğançay'ın 'Mavi Senfoni' adlı tablosu 2 milyon 200 bin liraya, Erol Akyavaş'ın 'Kuşatması' da 2 milyon 100 bin liraya alıcı buldu. Şeker Ahmet Paşa'nın bir natürmortu da geçenlerde 1 milyon 350 bin liraya satılmış. Türk ressamlarının yakın zamanlara kadar hayal bile edemedikleri rakamlar...

Sanat eserinin önemli bir yatırım aracı olduğunun fark edilmesi Türkiye'de bazılarının iştahını kabartmış görünüyor. Tam da bunların konuşulduğu günlerde Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nin soyulduğu haberi 'gündeme bomba gibi düştü'. Merhumun on üç adet karakalem resmi sırra kadem basmış. Gazetelerde yer alan haberlere göre, resimleri alanlar yerlerine fotokopilerini koymuşlar. Beş tablo da çerçevelerinden sökülerek götürülmüş. Soyguncular, resimleri -eminim- hiç plan milan yapmadan kolayca almış, müzeden ellerini kollarını sallaya sallaya çıkıp kim sipariş ettiyse ona teslim etmişlerdir. Çünkü müzelerimiz korunaksız...

Avrupa'da müzeler ve özel koleksiyonlar çok iyi korunduğu için soygunların çoğu inceden inceye planlanarak yapılmıştır ve yapılmaktadır. Mafya metotlarıyla çalışan, sanat eseri hırsızlığında uzmanlaşmış çetelerce ciddi eksperler ve ileri derecede profesyonel elemanlar kullanılıyor. Bu çeteler, 'manyaklık' derecesinde sanat düşkünü koleksiyonculardan siparişler de alıyorlar. Esasen böyle koleksiyoncular olmasa, kayda geçmiş sanat eserlerini elden çıkarmak imkânsızdır. Geçen yüzyılın sonlarında, Fransa'nın bazı bölgelerinde iki yüz civarında şato sipariş üzerine soyulmuş.

Tabii, birçok ülkede sanat eseri hırsızlığına karşı eğitilmiş uzman polisler de var. Bildiğim kadarıyla, yüzden fazla devletle bağlantısı bulunan İnterpol, her yıl birkaç defa, aranmakta olan eserlerle ilgili belgeler yayımlıyor. Ancak ele geçirilebilen eser sayısı yok denecek kadar az. Çalınan paha biçilemez eserler bir daha kolay kolay gün ışığına çıkmıyor. Monet'nin 'Kadın Başı' adlı tablosu, kayboluşundan tam doksan yıl sonra bulunabilmiş.

Sanat eseri soygunlarının ustaca planlandığını söylemiştim; sinema filmlerine ve romanlara da konu olan bu soygun planları titizlikle ve büyük bir gizlilik içinde uygulanıyor. Ancak banka soygunu gibi gürültülü bir biçimde yapılanlar da var. Mesela 27 Ekim 1985 Pazar günü Paris'te gerçekleştirilen Marmottan Müzesi soygunu... Müze saat 10.00'da açılır, saat 10.02'de bekçi, bozuk olduğu için sık sık harekete geçen alarm sistemini kapatır, saat 10.03'te bilet satışı başlar ve saat 10.05'te soygun gerçekleştirilir. Ziyaretçi gibi bilet alıp içeri girdikten sonra da yüzlerini kapatıp silahlarını çeken iki kişi, herkesi bir araya toplar, elleriyle koymuşçasına duvardan beş Monet, iki Renoir, bir Morisot ve bir Narusé alır, müzenin önünde park ettikleri arabanın bagajına yükleyip sırra kadem basarlar. Beş dakikadan kısa süren bir operasyon... Marmottan'dan çalınan tablolar arasında Monet'nin Empresyonizm akımına ismini veren ünlü tablosu da varmış. Hırsızlar Fransa'dan yüklü bir fidye istemiş, fakat hayır cevabı almışlar. Bu tabloların Japon mafyasının eline geçtiği tahmin ediliyor.

1991 Mart'ında da Amerika'da polis kılığına giren hırsızlar, Boston Isabella Stewart Gartiner Müzesi'ne ellerini kollarını sallayarak girip tarihin en büyük tablo soygununu gerçekleştirmişlerdi. Çalınan ve değeri 200 milyon dolardan fazla olan 13 resim arasında, 17. yüzyıl Hollanda ressamlarından Jean Vermeer'in 'Konser'iyle Rembrandt'ın tek deniz manzarası olan "Galilee Denizi'nde Fırtına"sı da vardı. Rembrandt, sanat hırsızlarının çok sevdiği bir ressam; 1980'lerden sonra kırktan fazla tablosu çalındı.

İnterpol'ün istatistiklerine göre, sanat eseri hırsızlığından etkilenen ülkelerin başında İtalya geliyor, onu Fransa, epeyi gerilerden de diğer Avrupa ve Amerika ülkeleri takip ediyormuş. Çalıntı sanat eserlerinin kolayca saklanıp pazarlanabildiği ülke ise Hollanda imiş. Bu ülkede faaliyet gösteren uzmanlaşmış tüccarlar her türlü sanat eserine iştahla kucak açıyorlarmış.

Sadece ünlü ressamların eserleri mi? Hayır, halılar, mücevherler, ilk baskı kitaplar, enstrümanlar, kısacası sanat değeri yüksek, büyük paralar kazandıran her şey... Türkiye bu bakımdan hakikaten bir 'cennet'. Camiler, mezarlıklar, müzeler, sit alanları milletlerarası sanat mafyası ve onun Türkiye'deki uzantıları tarafından soyulup soğana çevriliyor. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nden çalınan Hoca Ali Rızalar da bir şey mi? Ülkemiz baştanbaşa soyguna açık bir müze!

Zaman

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara