Zulmün coğrafyası: Doğu Türkistan !
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-02 15:15:54
Doğu Türkistan 18. yüzyıl sonrasından bugüne kadar Çin'in mütemadiyen istila ettiği bir toprak. 1955’de resmî olarak Çin’in otonom bölgesi ilan edilen Doğu Türkistan, hâlen işgal altında.
12 Kasım 1933 tarihinde ilan edilen Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti, 6 Şubat, 1934 yılında Ma Chnagying ordusu tarafından işgal edilmiş ve yeni kurulan cumhuriyet yıkılmış.
12 Kasım, 1944 yılında tekrar oluşan Doğu Türkistan Cumhuriyeti 1949 yılında tekrar yıkılmış ve 1949'da Çin Halk Kurtuluş Ordusu bölgeye girerek konuşlandırılmış ve Doğu Türkistan, Çin Halk Cumhuriyeti'ne bağlanmıştır. Doğu Türkistan halkı da o zamandan beri Çin işgaline karşı direnmektedir.
1953 yılında Türkiye dokuz yüzden fazla Doğu Türkistanlı mülteciyi Kaşmir ve Pakistan'dan kabul etmiştir.
Tarihî Türkistan topraklarında, Kaşgar’da, Urumçi’de, Turpan’da insanlık suçları işleniyor. Temel insani hakları ellerinden alınan, zorla göç ettirilen, soykırımlara maruz kalan Doğu Türkistan halkı, özgürlüğüne kavuşmak istiyor.
Bu yıl ramazan ayının girmesiyle birlikte Çin, Doğu Türkistanlı Müslümanlar üzerindeki baskıyı arttırdı. Çin işgal yönetimi, Doğu Türkistan'da Ramazan ayının başlaması ile yeni yasakları yürürlüğe koydu. Okul Müdürleri, öğretmen, memur ve aile reislerine "Ramazan'da İstikrarın Korunması ve Güvenlik Taahhütnamesi" adlı bir belge imzalattı.
Buna göre; devlet memurları, öğrenci ve gençlerin dini eğitim almaları, oruç tutmaları, dini etkinliklere katılmaları, camilere gitmeleri ve namaz kılmaları yasaklandı.
Bölgeye dair uzaktan edinebildiğimiz bilgi bu kadar ancak bölgede yaşananları Doğu Türkistanlı İsmet Amber'den yani birinci ağızdan dinleyelim istedim, belki bu zulme dikkat çekebiliriz niyetiyle...
İsmet Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
İsmet Amber, 1965 Hindistan Srinager Keşmir’de doğdum. Aslen Doğu Türkistanlıyım. Ailem Çin’in, Doğu Türkistan’daki zulümden kaçan Doğu Türkistanlı ailelerden sadece birisidir.
Komünist Rejim sonrası dedeniz mülteci olarak Keşmir'e kaçmış ancak bazı akrabalarınız halen Doğu Türkistan'da ve siz de sık sık gidip geliyorsunuz, dedenizin yahut ailenizin yaşadıklarını bizimle paylaşır mısınız?
Komünist rejim Doğu Türkistan’ı işgal etmeye başladığında Hotan şehrinde yaşayan dedem, Doğu Türkistan Cumhuriyeti Maliye Bakanı Kasım Damolla’yı kardeşini ve büyük oğlunu (babamı) alarak Keşmir’e kaçıyor. Daha sonra diğer çocuklarını aldırmak için kardeşini geri gönderiyor, dedemin kardeşinin o geri gidişiyle irtibat 1975 yılına kadar kesiliyor.
Dedem Hotan şehrinin önde gelenlerinden birisiydi. Dedemin yerini söylemeleri için oradaki akrabalarımıza insafsızca işkenceler edilmiş. Bir halam bir amcam öldürülmüş, inşallah şehit olmuşlardır.
Dedem, babam ve diğerleri Keşmir’e yerleşmişler ve babam Keşmir’de evlenmiş. Hindistan vatandaşı olmayı hiçbir zaman büyüklerimiz kabul etmediler. Muhacirler olarak Keşmir’de yaşadık.
1977 senesinde serbest göçmen olarak Türkiye’ye geldik.
Mao’nun ölümünden sonra Çin Komünist devleti kapılarını açtı ve 1982 senesinde dedemin kardeşi ve diğer amcalarım ve halalarım ve onların çocuklarıyla tanışma imkânına kavuştuk. 1984’ten bu yana sık sık gider gelirim.
Doğu Türkistan'da tam olarak yaşananları özetleyebilir misiniz?
Doğu Türkistan’da gizli ve açık bir soykırım uygulanmaktadır. Eşit eğitim hakkı yoktur. Uygurlara İş verilmez. Komünist Partisi üyesi olanlar ve İslam’ı inkâr edenlere iş verilir. Din eğitimi kesinlikle yasaktır. Eğitim veren hocalar sebepsiz yere yıllarca hapishanelerde tutulmaktadır. Eğitim görenlerin ailelerine baskı uygulanmaktadır. Uygurlar, Kazaklar ikinci sınıf insan muamelesi görür. Kısırlaştırma ve zorla kürtajlar yapılmaktadır.7 aylık hamile kadınlara bile kürtaj yapılmıştır. Uygurların uyuşturucu kullanmalarına gizli teşvik vardır, göz yumarlar.
Doğu Türkistan ismini kullanmak kesinlikle yasaktır. Bu ismi kullanan kimse idam edilir. Az da olsa camiler vardır, yaşlıların camiye gitmelerine bir şey demezler ama gençlerden birisi gittiği takdirde takibe alınır ve o kişi ile görüşen herkes suçludur. Her gün Vagonlarla yeni Çinliler getirilmekte ve Uygur nüfusu azınlık durumuna düşürülmekte.
Peki, Doğu Türkistan'da Müslümanlar mevcut zulme karşı direnebiliyor mu, örgütleşme mümkün mü, sivil toplum kuruluşları faaliyet yürütebiliyor yoksa bunlarda mı yasak?
Zulme karşı direnen Doğu Türkistan Müslümanları ya o yerde infaz edilir ya da idam edilir. Örgütleşmek mümkün değildir. STK’ların Uygurlarla ilgili faaliyet yürütmeleri mümkün değildir, kesinlikle yasaktır.
Doğu Türkistan'daki Müslümanların maruz kaldığı zulüm karşısında Müslüman ülkelerden yahut yardım kuruluşlarından destek görüyor musunuz?
Türkiye her zaman destek vermiştir. Özellikle Ak Parti iktidarında desteği bariz bir şekilde hissettik. Ziya ül Hak dönemi hariç Pakistan destek vermemiştir, Çin’den kaçıp Pakistan’a sığınanları da Çine geri teslim etmişlerdir ve teslim edilenlerin çoğu idam edilmiştir.
Yardım kuruluşlarının yardım etmeleri önce Çin komünist rejiminden sonra da coğrafi koşullardan dolayı gerçekleşemiyor. Türkiye haricinde yardım etmek isteyen başka ülkelerin yardım kuruluşları yoktur.
Doğu Türkistan'daki Müslümanlar da bir zulmü yaşıyor ancak buradaki zulüm çok fazla insan tarafından bilinmiyor bunu neye bağlıyorsunuz?
1977 de Türkiye’ye geldiğimizde Doğu Türkistan ismini bilenler yok denecek kadar azdı. Şaşırmıştık.
Sovyetler dağılıp diğer Türk Cumhuriyetleri Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra İnsanlar Doğu Türkistan diye bir yerin varlığından haberdar oldular.
Doğu Türkistan coğrafi olarak çok içerde kalır, haber almak zordur. Son 20 senedir Doğu Türkistan’dan kaçan özellikle Türkiye’ye yerleşen Uygurların anlatmasıyla bu olaylar bilinmektedir. Türkiye’de tarihin eksik okutulması da bir sebeptir.
Bir Doğu Türkistanlı Müslüman olarak, insanlardan ve Müslümanlardan beklentileriniz nelerdir, bu zulmün son bulması için neler yapılmalı?
84 ülke dolaştım Müslüman ülkelerde vurdum duymazlık çok fazla var. Türkiye son yıllarda Müslümanlara yapılan zulümlere karşı ses çıkartan en önemli ülkedir.
Mesela sosyal ağlarda yazılar yazan Pakistanlı bir arkadaşım var kendisi Doğu Türkistan’daki zulme değinmez, Çin ile ilgili çok olumlu şeyler yazar sebebini sorduğumda bana “Çin, Pakistan’a çok yardım eder, Uygurlara yapılanları biliyorum ama bu şekilde konuşmak yazmak zorundayım.” dedi.
İslam ülkeleri zulümden kaçanlara sığınma hakkı vermeli ama vermiyorlar.
Medya’nın desteği çok önemli, Doğu Türkistanlı Müslümanlar maddi olarak hiçbir şey istemiyor. Seslerini dünya Müslümanları duysun ve destek versinler sadece bunu istiyoruz. Müslüman ülkelerin İslam’ı hatırlamaları gerekiyor. Allah’ın emrini yerine getirmeleri zalimlere karşı zulme karşı seslerini yükseltmeleri gerekiyor. Bunu istiyoruz.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz yaşadıkları baskıyı duyurmak adına gereğince çalışıyor mu?
Doğu Türkistan Vakfı merhum İsa Yusuf Alptekin tarafından kurulmuştur. İsa Bey’in oğlu Erkin Alptekin ABD’de faaliyet gösteriyor. Son 4 yıldır zulmü anlatmak için yoğun bir şekilde çalışıyorlar.
Sosyal ağlarda(medyada) bu zulümleri anlatmak daha kolaylaştı. Müslümanların sizin gibi hassas davranmalarını ve çalışmalarımıza destek vermelerini bekliyoruz.
Türkiye’de http://www.maarip.org/tr/ kurulmasıyla bu olayları daha fazla anlatmak için hep gayret gösteriyoruz. İnşallah çalışıyoruz sesimizi duyurmak için siyasilerden, medyadan destek istiyoruz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara