Anne ve 3 oğul
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-24 10:37:18
Yazının ortalarında veya sonundaki ifadeyi işin başında hemen belirtmenin bence sonsuz faydaları var. Herhalde haberciliğimizden gelen flaş başlık çıkarmanın çabasından kaynaklanıyor bu durum.
''Ekiz ailesi de nereden çıktı?'' derseniz, Anadolu'nun bağrından, Karadeniz kıyılarından cevabını veririz. Ülkemizin sanat bilmez ortamında tanıyanları az, adlarının duymamış olanlar çoktur. Şimdi bu aileden bahsedelim.
Anne Esma Ekiz okuma yazma bimeyen önce tarlasının ırgatı sonra fabrikada tütün işçisi... 3 oğul ise sanat eğitiminden geçmiş önemli ressam ve heykeltraş.
KALEM YERİNE FIRÇA
Anne Esma Ekiz, 1921 yılında Giresun'un Alucra ilçesine bağlı bir dağ köyünde dünyaya gelir. Çocukluğu ve gençliğini dünyayı köyünü kuşatan ormanlar ve dağlardan ibaret sanarak geçirir. 1938 yınıda köylüsü Raif Ekiz ile evlenir. Hayat şartları Ekiz ailesini de göçe zorlar ve Samsun'a yerleşirler. Esma Ekiz artık bir fabrikada tütün işçisidir.
Hayatını çocuklarının eğitimine adar ve en çok çocuklarının resim yapmasından hoşlanır. Onları resim yapmaya,taşları, ağaçları yontmaya teşvik eder. Tütün işçiliğinden emekli olduktan sonra da resme başlar ve yüzlerce tablo yapar. Buarada oğulları sanat eğitini için İstanbul'un yolunu tutarlar.
Metin ve Rafet Ekiz Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Rahim Ekiz ise Marmara Üniversitesi Resim Bölümüne girer. Sema Ekiz ise boş durmamaktadır. Çizer,boyar....Onlarca tabloyla karşılar oğullarını.
Eğitimle yoğrulan yetenekli delikanlılar ise annelerini eserleri karşısında şaşkındır. Bu eserleri İstanbul'da hocalarına gösterirler.
Akademik çevreler şok içindedir. Esma Ekiz'in eserleri ilk kez 1986 yılında Galata Sanat Galerisi'nde sergilenir.
Bu serginin açılışında Esma hanımın 3 oğlu tarihe şöyle not düşerler;
''' İstanbul'a geldikten sonra her birimiz kendi kişisel mücadelemizi zaman zaman yarıdmlaşarak sürdürdük. Annemizin hepimizden üretken,yapıcı,birleştirici kişiliği de çok güçlü bir etken oldu. Bizi doğurup büyüttüğü yetmiyormuş gibi, zaman zaman içine düştüğümüz verimsizliğimizle alay edercesine,şaşmaz bir bereketle hayran kaldığımız pek çok tabloyu burnumuza dayıyordu.Bu sergiyi onun için açtık. İlkel sözcü(!) kültürün evrensel sözcüsü sayabileceğimiz annemizle,Batı kültür değerleri ile geleneksel Doğu Kültürünü barıştırmak ilkemiz oldu.''
23 yıl önceki sergi için yazı kaleme alan Suna Tanaltay da şöyle yazmış;
'' Yazları Zigana yaylalarında yaşarmış Esma Ana....Yılan da beslermiş öyle derler....Desenlerinde yer yer bu parıltıyı,renk geçişlerini görür gibi oluyorsunuz.o ve oğulları bir ya da üç değil çok boyutlu sesleniyor bizlere. resimler sanki bir türkü....Heykellerde Batı Müziği ritmi de var. Anadolu temaları da.Çok güzel, çok yönlü bir dörtlü bu.''
Sergiler birbiriri izler, uluslararası başarılar gelir. Ama araya acılar girer. daha çok heykele ağırlık veren en küçük kardeş Rahim Ekiz henüz 30 yaşındayken bir kaza sonucu hayatını kaybeder. Anne Esma Ekiz 1996 yılında, ortanca kardeş Rafet Ekiz ise 2003 yılında dünyadan göçer. Bu acıları yaşayan büyük oğul Rafet Ekiz ise sanata ve İstanbul^'a küser Samsun'a yerleşir. Çalışmalarına bir süre sonra bu kentte devam edecektir.
İşte Ekiz ailesinin tüm eserleri uzun yıllardan sonra yeniden İstanbul'da sergilendi. bazı eserler yüksek fiyatla alıcı buldu.
Ekiz alesinin resim değil de tiyatro sanatı ile ilgilenen oğulları Turgut Ekiz, şimdi bu eserleri birarada tutmaya, satılan eserlerinde hangi koleksiyon ve galerilerin elinde olduğunu belirlemeye çalışıyor.
Şöyle diyor Turgut Ekiz, ''Annem ve ağabeylerim, Anadolu'nun yetiştirdiği önemli sanatçılarıdı. Onların isimleri yaşatmak benim görevim. Ama asıl istediğim,sergiyi gezen insanların sıradişı bir başarı öyküsünü hissedebilmeleri''
Karadeniz'in dağlarında yaylalarında başlayan İstanbul'da noktalanan Ekiz ailesinin sanat serüveni böyle. Turgut Ekiz sanatçı anne ve ağabeylerinin yaşam öyküleriyle eserlerinin yeraldığı bir albüm hazırlamış. Albümün sayfalarında gezinirken yine sessiz ve ilgisizce karşılanan bir başarı öyküsünün dramını iliklerinizde hissediyor, cahil denilen bir annenin yaşadıklarının duyulmamasına isyan ediyorsunuz.
Burası Türkiye diyerek son noktayı koyalım.
SON VİDEO HABER
Haber Ara