Kamera...
Tepesindeki kırmızı gözünü kırpmaya başlayıp, kırmızı kırımızı bakmaya
başlayınca,
obejektifin karşısında bulunan siyasetçilerin kimyası değişiyor.
Söylemek istemediklerini söyleyenler mi istersiniz...
Söylemek istediklerini söyleyemiyenler mi!...
Maalesef beyinlerin örtülmesine sebep olan bu sihirli cama ulaştırma
aracının,
henüz kalpleri örtecek bir sihri bulunamadı.
O sebeple onyıllardır siyasetin serumu olan başörtüsü, hala herkes
için; Renklerine,desenlerine,şekline ,duruşuna yapışılması
ve oradan can alınması gereken serum konumunu, devam ettirmekte.
Dine saldırının ve saldırmak isteyenin beyinlerinin ekran karşısında
örtüldüğü artık yatsınılamaz bir realite.
Toplumun gelişmesi,vizyonunun dünya konjonkturune uygun hale
gelmesinden dolayı ,
onlar karşısında, onların istediklerine en azından yakın konuşmaya
çalışmak,yani istemediklerini söylemek zorunda kalmak,
takiye yapmak,sıkıntı oluştursa da artık yapılıyor.
Ancak,saldıranın kimyasını değiştiren sözlerin, yüze yansıması ve
kimyasında oluşturduğu değişikliğin,
meydana getirdiği kalp ritminin düzeni ya da düzensizliği,zanlıyı
,siyaset serumu olarak başörtüsünü kullandığı konusunda,
ele verecek cinsten olmaya, devam ediyor.
Bir başka zihniyet olan;"Çözülürse arkasına saklanacak,oylarımı
arttıracak bir yeni siyaset serumu bulup ayakta durmayı beceremem,
bu yüzden kargaşa ortamı benim oy depom olarak devam etmek zorudadır"
anlayışındakilerinin örtülü sözleri,
beyaz camdan tebessümlere yansımaya devam ediyor.
Ya da "dini gereğidir" diyemiyen bir siyasetçinin,söylemek
istediklerini söyleyemeyerek,
demokrası kavramının ardına yapışırken,kalbinin nasıl
"inançlarım"dediğini duymak için steteskop kullanmak gerekmiyor.
Millet görüyor...
Anlamazlar...gibi ahmakça bir duşuncenin ardına sığınma adına kafasını
hala kumda tutmaya devam edenler,
başörtüsü ie kendi duruşuna can vermeye çalıştığı siyaset serumunun artık
her iki taraf da, damara kadar çoktan indiğini, görmek istemiyorlar.
Millet anlıyor...
Ve millet, demokrasi adına,insan hakları adına,özgürlükler
adına,inançlar adına,
yıllardır verdiği mücadelenin sonucuna nihayet gelindiğnin farkında.
İster her karam için ayrı mücadele edenlertarafında olsun,
ister bütün bu kavramları "olmazsa olmaz" kabul edenler tarafında olsun,
bu millet,bu değerlere topyekün sahip çıkıyor.
Artık başörtüsünün siyaset serumu olarak kullanılmasnın dönemi kapanıyor.
Bireysel özgürlüklerin,bireysel kazancın,bireysel refahın toplumu
bütünleştireceği,"
toplumsal kazanca"dönüştüreceği yolun başına geldik.
Hem de buraya bu kavramları onaylayan,kendini yelpazenin neresinde
görürse görsün,anlayışı/düşücesi ne olursa olsun, bu noktaya,
bu kavramlardan yana olan herkes ile birlikte geldik.
Bunu, karşı duruş şekli ve söylemek istemediklerini kameralara
söyleyerek destek olanlar da,
azımsanmayacak ölçüde önemli,,,
Bu milletin geri dönmeye de hiç mi hiç niyeti yok.
Artık başı açık olanla,başı örtülü olanın aynı ortamda,
birlikte ve kardeşce okuyabileceği,çalışabileceği,üretebileceği ve
kimsenin kimseye müdahale edemeyeceği günler, büyük aile
olabileceğimiz günler gelmiştır.
Yeni serumlara...