Dolar

35,1917

Euro

36,7410

Altın

2.966,68

Bist

9.724,50

3 Kasım?ın Gerçek Mağlubu Ergenekon Partisiydi(!)

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-19 01:26:00

3 Kasım?ın Gerçek Mağlubu Ergenekon Partisiydi(!)
28 Şubat soğuk geçmişti. Şubatın soğuğu, siyasal olarak ta dondurmuş hatta kasıp kavurmuştu Ankara'dan başlayarak bütün ülkeyi.
Bu gün kamuoyunun geldiği nokta, Ergenekon yapılanmasının terör örgütü olarak kabul edildiği şeklindedir. Bu yapılanmanın aslında askeri olduğu kadar siyasal, siyasal olduğu kadar da ekonomik üç büyük temelli sacayağı bulunmaktadır.
Süreç içinde Amerika, yapılanmanın en başta ekonomik ayağını oluşturmuş, ekonomik düzen senaryosuna göre gereken yapılmıştı. Askeri yapılanma ise, emekli üst düzey askeri kişilikler üzerinden yürütülmüştü. En can alıcı noktası ise, siyasal yapılanmasıydı. Sol ve sosyal demokrat tabanlı bütün siyasal partilerle olduğu gibi, yer yer milliyetçi siyasal partilerle ulusalcılık bağlamında yer üstünde olmasa da yer altında iş birliklerine girilmişti. Bir yandan da başta Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşlarıyla kümülatif bir cephe oluşturulmuş veya paslaşmalar yapılmıştı.
Ne var ki, 3 Kasım seçimlerinde Türk halkı, Ergenekon yapılanmasına inanılmaz bir hayal kırıklığı yaşattı. Ergenekon yapılanmasının iğreti olarak baktığı, dolgu malzemesi olarak gördüğü halk bu seçimde tam bir temizlik operasyonu yapmış ve AKP yi tek başına iktidara getirmişti. 3 Kasım gecesi seçim sonuçlarını ilk gördüğümde ellerimi başımın arasına aldım ve öteden beri büyüyerek gelen ulusalcı akımın uğradığı mağlubiyeti düşünerek ?nereden nereye?? demiştim.
Bu gün için kamuoyu tarafından terör örgütü olarak algılanan Ergenekon yapılanması, 28 Şubat ile şöhret olsa da, esas başlangıcının Özal'ın Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıkmasına kadar dayandırılabilmesi mümkündür. Tabi ki olayı çok daha abartıp 28 Şubat'ın Batı Çalışma Grubu adından esinlenilen ve Gökalp'in ?batılımaşma? diye nitelendirdiği akıma da dayandırabiliriz veya ulusalcılık isimlendirmesinden hareketle Ergenekon destanına vardırabiliriz. Bu tür düşün zinciri ile bu son paragrafın II. Yarısında, melodramatik sansasyonel bir komplo senaryosu yazdığımı da itiraf etmeliyim.
28 Şubat'ın da etkisiyle 3 Kasımda güçlü bir CHP oy potansiyeli bekleniyordu. Öyle ki, CHP DSP nin iktidardaki yıpranmışlığını tolere edecekti. DSP nin başlattığı ve ergenekon'un siyasal ayağının teorik alt yapısını oluşturan ulusal sol kavramı kendine göre de önemli bir yer edinmişti. Ancak ne var ki, Demirel'in tabiriyle aklını ekmek ve peynirle yiyen Türk halkı 3 Kasımda AK Partiyi iktidar yaptı.
Demirel'in Cumhurbaşkanlığı döneminde ses çıkarmadığı hatta yer yer destek verdiği Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, YÖK, AY Mahkemesi gibi devletin zirvesindeki satranç taşlarının değişimine Sezer'in Cumhurbaşkanı yapılmasıyla hızlı bir şekilde devam edilmiş hatta neredeyse bu kurum ve kurullarda Kızıl ve Yeşil renk dağılımı ona ikiye kadar sağlanmıştı. İşte bu denge noktası yakalanmışken, 3 Kasım seçim sonuçları bütün yapılanları 2002 den başlamak üzere gelecek 5 sene içinde geri döndürmüştür. Kurum ve kurullardaki denge şu an itibarıyla tekrar beşe beş düzeyine gelmiş, gelecek beş sene içinde on kişilik kurum ve kuruluş bazında yeşil lehine onda ikiye kadar düşürülecektir.
Bu süreçte AK Partinin demografik faktörlerden dolayı çantada keklik olarak gördüğü siyasal destek Ergenekon Sürecinin takibi ve bu takipteki ısrara kaynaklık etmektedir. Süreç devam etmektedir. Mağlubiyetin kaderi ancak demokrasiyle değişebilecektir. Bu konuya AK Parti'nin iktidardan düşürülmesini hedeflemek son derece yanıltıcıdır. Olaya demografik faktörleri iyi okuyarak cephe veya akım olarak bakmak ülkenin siyasal örgüsünü daha iyi analiz etmek demektir. Bu gün için Ergenekon Partisi açısından pembe tablolar görülmemektedir.
Ülkemiz için aydınlık yarınlar ve esenlikler temenni ederiz.
 

Haber Ara