14 Şubat'ın 30 Şubat'a dönüşmesini ne çok isterdim oysa ki? Bu yazımı 30 Şubat'a armağan ediyorum. Bu serzenişimin nedeni bayanlardır. O kadar gün icat etmişler ki, neredeyse yılın bir ayı bayanlar için şu ya da bu şekilde özel gün haline gelmiş. Örneğin anneler gününü herkes bilir kutlar, ihmal edemez, ama babalar gününden insanların üçte ikisi habersizdir.
Şimdiye kadar ?aşk? kelimesi bana hep kutsallığı anımsatmıştır. Aşkın maddiliği, dünyeviliği her zaman daha sığ gelmiştir. Bu nedenle bu güne hep itirazım olmuş ve asabiyim demişimdir. Hatta 1999 yılının 14 Şubatında Fatsa'da ?Yârânı Bilemem? başlığını taşıyan aşağıdaki manzumeyi karalamışımdır.
Kalbim çarpar şu dağlarda,
Şu dağlarda ruhum oynar.
Ruhum oynar sevdamın baharında,
Sevdamın baharında gönlüm durmaz.
Gönlüm durmaz aşiyanın rehgüzarında,
Aşiyanın rehgüzarında maşuk olmaz.
Maşuk olmaz yalan dünyada,
Yalan dünyada dost bulunmaz.
Dost bulunmaz Sultandan başka,
Sultandan başka derdim olmaz.
Derdim olmaz ben bir geda,
Ben bir geda sensiz olmaz.
Sensiz olmaz senden cefa,
Senden cefa fersiz olmaz.
Fersiz olmaz canlar feda,
Canlar feda yersiz olmaz.
***
Derdim buysa canlar, bunu ben bilemem,
Ben bilemem, canlar buysa cananı bilemem,
Ben bilemem, yarlar buysa yaranı bilemem.
Gedâ: Köle
Yine de bu gün bir yaprağa, toplu iğne ucundan daha küçük böceğe bakıp, atomların çekirdeklerini ve galaksi salkımlarını düşünüp maşuklar maşuku Yüce Yaratıcıyı anıyorum.
Not: Meğer ne de duygusuz biriymişim. Meğer bu yazıyı yazarak bu güzel günü ziyan etmişim. Affedin beni kalabalıklar, örtün üstümü topraklar, örtün üstümü yapraklar.