Dünden devam?
Yıllardır belediyelerin, kaldırımlarla ve alt yapıyla ikide bir oynaması, elektirik su ve telefon hatları için kazı yapması üzerine insanlar haklı olarak bu kurumları eleştiri yağmuruna tutar. Ve ardından bunları bir kez sağlıklı yapsalar da her yıl birkaç kez yolu kazmasalar diye söylenirler. Anayasa değişikliği konusunda da benzeri bir durum söz konusu. Üstelik anayasalar belediye kazıları yol kazıları kadar kolay değildir. Anayasanın değişmesi son derece önemli olaylardır. Bu nedenle her zaman anayasa maddelerinin çok daha kısa çok daha genel ve kapsamlı olması gereğini vurgularım. En iyi anayasa, en kapsamlı ve en az maddesi olan anayasadır diyebiliriz. Çünkü anayasaya her ayrıntı doldurulursa, ayrıntıya girilmiş konulardaki değişme anayasanın da revizyona sokulmasını gerektirir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna İlişkin Değişiklik Önerisi:
Anayasa değişikliği paketinde yer alan bir başka düzenleme de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) kararlarının yargıya açılmasıyla ilgili. Düzenleme ile HSYK'nın disiplin, görevden alma, kadro dağıtımı gibi yetkilerinin, yargı denetimine açılması öngörülüyor. Bu düzenleme de olması gereken bir açılımdır. Kurumun, siyasal iktidarın vesayetinin altından kurtulması ve buna ilişkin açılımlar asla ihmal edilmemelidir. Bu kurumun yapısı mümkün olduğunca Barolar Birliğinin oluşumuna yaklaştırılmalıdır. Böylece iddia makamı ile savunma makamının üst otoriteleri dengeye oturmuş olur.
YAŞ Kararlarının Yargı Denetimine Alınması:
YAŞ kararlarının yargı denetimine tabi olması da hazırlanan Anayasa değişikliğine ilişkin taslak metinde yer buldu. Buna göre Yüksek Askeri Şura kararları yargı denetimine açılıyor. Böylece ihraç kararlarına yargı yolu doğmuş olacak. Hukuk devletinin bir gereği olan bu değşiim aynı zamanda sivil yönetimin de bir gereğidir. Askeri yönetimin kendine özgü bir yönetim yapısının olmasına kimsenin diyeceği olmamaz. Ama hukuk evrenseldir ve ister asker kişilerin ister sivil kişilerin hak aramalarının önünü tıkayacak bir formülasyon hiç te hakça bir formülasyon olmayacaktır.
Sonuç olarak başta da belirttiğimiz gibi, bu değişiklikler anayasamızda kristalleşmiş büyük sorunlar ve çözümler içerse de bunları anayaslaşma sürecinde palyatif veya yama mantı içinde ele alınması Türkiye(nin 1982 asker anayasası yaftasına hapsedilmesi anlamına gelmektedir. Ancak, sırf halihazırdaki siyasal iktidar bu anayasa değişikliğini gerçekleştiremesin düşüncesi ile sağlıklı zeminde yürütülen anayasalaşma sürecine takoz olmak ta son derece büyük bir kötülük, hatta ihanettir. Bu konuda ister iktidarın ister muhalefetin isterse sivil toplum kuruluşlarının çoğulcu yapıyla makul zemin üzerinde akl-ı selim içinde olmalarını temenni ederiz.
Esenlik ve barış dileklerimle.