Türk Siyasal Hayatında ?Bölgesel Siyaset? Kavramına Doğru
Yerel seçim kampanyalarının coşkusu ve harareti içinde bir de genel seçim tablosu çizmeye çalışsak.
Örneğin DTP tek başına iktidar oldu. (Mesela Yani))
1. İktidara gelir gelmez ilk icraat olarak doğu ve güney doğuya bir sınır çizip doğu ve güneyde kalan topraklar üzerinde (sözde) Kürdistan devletini kurardı (mı acaba)
2. Anayasayı değiştirip üniter devlet yapısı yerine, iki, hatta üç, hatta dört, hatta beş toplumlu Türkiye Federal Halk Cumhuriyetini kurardı (mı acaba)
3. Kürtçeyi resmi dil yapıp Türkçeyi ikincil dil olarak tanırdı (mı acaba)
4. Doğu ve Güney özerk / federal bölgeden batıya geçecek insanlardan pasaport ve vize talebinde bulunurdu (mu acaba)
5. Başkenti Ankara'dan Diyarbakır'a taşırdı (mı acaba)
Bu maddeler daha da uzatılabilir. Görüyor musunuz, DTP nin öteden beri dile getirdiği idoller ve kronik politikalar ulusal bazda ne kadar iğreti ve komik durmakta. Malum ki DTP nin bizzat kendisi zaten ulusal bazda iktidar talep etmemekte. DTP bölgesel siyasal bir partidir. Misyonunun varlığı gereği ulusal bazda politika oluşturmaz, oluşturamaz. Oluşturması durumunda önemli ölçüde kendi kendini inkar etmiş olur.
Bu gün için siyaset 2 tabanlı yapılmakta. Yerel siyaset, ulusal siyaset. Öyle görülüyor ki, DTP oylarındaki artış veya aşağı indirilemez yüzde 5 lik kronik destek bu ve bunun gibi siyasal yapılanmaları kalıcılaştırmakta. Bu gelişmeler Türk siyasetinde yakın gelecekte yerel siyaset, ulusal siyaset kavramlarına ilaveten ?bölgesel siyaset? kavramını beraberinde getirmektedir.
Gerek DTP ve uzantıları, gerekse legal veya illegal ?kürt? ulusalcıları, gerek liberal aydınlar, gerek AKP nin dominant Kürt tabanlı üyeleri ?Türk Vatandaşlığı? kavramı yerine ?Türkiye Vatandaşlığı? kavramını üstü örtülü veya örtüsüz siyaset mönüsüne sunmakta.
İktidarın doğu ve güneydoğu üzerindeki mikro kredi ile destekli ?glastnost ve prestroika? benzeri açılımları kentsel yığınlar üzerinde kayda alınacak derecede karşılık bulmuş, bu icraatlarını TRT Şeş ile biraz daha netleştirmiştir. Buna karşın bu tür açılımlar katıksız ulusalcı taban tarafından son derece kaygıyla takip edilmekte, hatta bu kitle yerel seçimlerde bu yöndeki açılımları sıcak - reel politika masasına getirmektedir.
Kim ne derse desin bu gün için gelinen nokta 20 yıl önceki duruma göre oldukça farklıdır. 20 yıl önce konuşulmasına bile tahammül edilmeyen kelimeler veya kavramlar bu gün ulusal iktidar tarafından icraata dökülmüştür. Tabi bu dönüşüm süreci Birleşik Devletler'in (USA) kimsenin tahmin edemeyeceği oranda maddi manevi desteği ile tamamlanmaktadır.
Bu dönüşüm sürecinde federal bir yapı, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türki Cumhuriyetler haricinde bütün diğer dünya devletleri tarafından desteklenmekte, ayakta alkışlanmaktadır.
Öyleyse beni ülke olarak düşmanım alkışlıyorsa bu duruma ne denir?
Bir yerde değil çok yerde ?hata yapıyoruz? denir.