Dünyada sanayileşmeyle birlikte gelişen kentleşme eğilimi, Türkiye'ye 1960 lı yıllardan itibaren hissedilir olarak yansımıştı. 1960 lı yıllardan itibaren ağırlığını hissetiren bu süreç ivmesini 1980 li yıllarda artırarak devam ettirmiş ve bu günlere kadar gelinmiştir.
2005 yılından itibaren genel olarak tekonolojik gelişmeler iletişim ve ulaşım altyapısındaki hızlı ilerleme ve doğu ve güneydoğu bölgelerimizde var olan terör olaylarının azalması ile kentleşme eğilimi İstanbul Ankara ve İzmir markajından kurtulmuştur.
2005 yılından itibaren kentleşme eğiliminin ülke genelindeki desantralizasyonu yerini 2010 yılından itibaren tedrici olarak kentsel alanların dokusundaki kentsel transformasyona bırakacaktır.
Merkezi yönetimin TOKİ kapsamında yürütmekte olduğu ?kentsel dönüşüm? projeleri kentsel yapılardaki fiziksel dokuyu yönlendirirken, ulaşım ve iletişim altyapılarındaki hızlı ilerleme kentin örgüsü ve içeriğindeki transformasyonu beraberinde getirecektir.
Nedir Kentsel Dokudaki Transformasyon?
Bu gün için iş, sosyal alanlar, eğitim ve sağlık hizmetlerinin karşılandığı yapılarla birlikte kentsel mekanlar aynı zamanda birer konut alanıydı. 2010 yılından itibaren kentsel alanlardan konut alanlarının yavaş yavaş süzüleceğini, konut bölgelerinin gittikçe artan hızda kırsala, taşraya doğru yayılacağını söyleyebiliriz. Bu gelişme ve başkalaşım ivmesi sadece Türkiye'de değil bütün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde aynı olacaktır.
Esnek çalışma sistemleri, ulaşım alt yapısı ve teknolojisindeki gelişmeyle iletişim teknolojilerinin ucuzlaması hatta bedavalaşması ile insanlar kentsel mekanların stresi ve kirliliğinden kaçmak istemekte ve aşama aşama konutlarını şehiraşırı bir şekilde dış mekanlara yapmaktalar.
2020 yılından itibaren bütün dünyada 1/100.000 lik kent planlarının yapılması zorunlu hale gelecek, hatta hatta ülke genelindeki bütün planların eşgüdümü ciddi bir faktör olarak karşımıza çıkacaktır. Bu durumda 2010 yılından itibaren başlamak üzere 2020 yılında köy kent ayrımı kalmayacak ve hatta ?köy? kelimesi anlamını tamamıyla yitirecektir.
Bu durumda yazın kısmet olursa yayına hazırlamayı düşündüğüm ?Yeni Bir Yerel Yönetim Modeli?nin konusunu oluşturduğu kitabımda bu gelişmelere paralel bir yerel yönetim kanunu ve modelinin geliştirilmesinin zorunluluk olacağını da şimdiden ifade etmek istiyorum.
Kentsel dokudaki konut alanlarının çekilmesi ile kentsel alanlar eskiye göre daha fazla iş eğitim, rekreasyon ve sağlık alanları haline gelecektir. Bu durum da bilgi ötesi toplumunun kentsel yapısını oluşturacaktır. Bu konuya ilerde yine değinmek üzere?
Mutlu ve umutlu yarınlar temennisiyle.