Dolar

35,1925

Euro

36,7191

Altın

2.967,81

Bist

9.724,50

Kürt Açılımının Tek Mağlubu: CHP

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-13 14:34:00

Kürt Açılımının Tek Mağlubu: CHP

 

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Kürt açılımı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri üzerine devletin çözüme angaje olmuş bir açılımdır. Bu açılımın altında dış güçleri aramak oldukça komiktir. Çünkü sadece Kürt açılımı değil, bütün açılımların veya kapatımların ardında her menfaat kesimi olabileceği gibi, Amerika’nın, İngilterenin, Almanya’nın Fransa’nın olması son derece doğaldır. Önemli olan, I. ve II. ırak darbesinin ardından, 30 yıllık terörün ardından kaybedilenleri ss  (su ve siyon oyunu) oyununun 8. hamlesini görecek basirette konumlanmak, bu bakış açısına (vizyona) sahip eylemler üretmektir.

Zaten dış güçler Asırlardır bu topraklara göz dikmiş, ardı ardına haçlı seferleri yapmamışlar mıdır. Bunu ilköğretim tarih bilgisine sahip her akıl ve hafıza sahibi bilir. Aynı tayfa bizzat seferler yaparak emellerine ulaşmaya çalışırken, bu günse politik saltolarla bu emellerini yerine getirmek istemektedir.

Peki Türkiye, şer güçlerin saltolarını ters yüz edecek, basiret ve vizyonda değil mi? Peki Türkiye karşı bir aksiyon üretip bununla  şer güçleri sıkıştıramaz mı? Elbette ki bunları yapabilir.

Anadolu’nun özellikle Güney, Ege ve Marmara sahil kesimlerinin tuzu kuru varlıklı veya orta direk levantenleşmiş mukimlerinin göstermelik hassasiyetleri ile küreselleşen dünyada eskiye nazaran anlamı değişmiş, yer yer kalmamış ve de yıllardır kutsanmış değerler için bu ülkede kan dökülmüştür. Hala da dökülmektedir.

Emperyalist tayfa ise, Anadolunun bu varlıklı kesiminin parası ve medyası ve kışkırtmasıyla Doğunun eğitimsiz ve fakir gençlerini dağa çıkarmıştır. Tam otuz yılı aşkındır bu sürüp gitmiş, bu körebe oyunundan beslenen yer yer kartelleşmiş (uşak anlamında) masonlar/piyonlar ise, bir yandan semirmiş bir yandan da sömürüyle ve akan kanla sevinmiştir.

Her Hareketin Ardında Dış Güç Var Diye Tukaka Mı Diyelim:

Ortada bir gerçek var. Bu gerçek, 30 yılı aşkındır bitmeyen terör, doğu ile batı bölgelerimiz arasındaki refah, bayındırlık ve eğitim farkıdır. Ak Parti hükümeti de tek başına iktidar olmuş hükümetidir. Bu gücünün doğal sonucu olarak ta, kronik soruna el atmak istemektedir. Bu konuda hükümetin kötü niyetli olmadığını, hatta iyi niyetli olduğunu düşünüyorum. Düşünmek istiyorum.

Dış güçler, bir taraftan “mezopotomya” topraklarında bir (sözde) Kürdistan devleti kurmak istemekteler, bir taraftan da, İsrail merkezli “Vaad edilmiş topraklar”ı tesis etmek istemekteler. Her iki coğrafyayı (genişletilmiş tasarımıyla) üst üste koyduğumuzda üçte bire yakın bir bölgesi avam tabiriyle pişti olmakta, yani üst üste binmektedir.

Hal böyle olunca, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu şer güçlerin ikircikli yapısından yararlanarak, Türkiye için en uygun (optimum) çözümün arayışına girişmiştir. Bu arayış yapıcı bir yaklaşımla, uyarılarıyla, hassasiyet noktalarıyla sonuna kadar desteklenmelidir.

Kürt Açılımının Tarafları:

Kürt açılımının (ulusal bazda) siyasal tarafları bizce, AK Parti, MHP, DTP dir. Bu açılımda her üç  partiyi (CHP yi de mantıksal olarak dahil ederek) teker teker kısaca ele almak istiyorum. Küresel bazda Kürt açılımınının tarafı Türkiye ve (Kuzey Irak) lı yetkililer dışında yoktur. Olmamalıdır. Olamaz. Kabul edilmez. Varsa varsa o bölgede yaşayan ve yine o bölgenin insanınca seçilmiş kurum ve kişilerdir.

[Böylesi stratejik değinimli siyasal bir yazıyı reel çıkarcı (oportünist) siyasal desteğe (oya) indirgenmiş hale dönüştürdüğüm için ayrıca üzgünüm. Fakat reel politik tablonun da parti yöteticileri ve liderleri tarafından görülmesinin gerekliliğini belirtmek istedim.]

CHP: (Taraf Değildir ama Analitik Bakış Gereği Yer Verdik)

Taraflar böyle olunca, CHP için en akıllıca yaklaşım, iktidara destek olmaktır. Ama nerdeeee. CHP bu gün için MHP saflarında yer almaktadır. Bu durumda en acı olan gerçek şu dur ki, Kürt açılımının karşı cephesinin siyasal rantını hamasi nutuklar atan MHP alacaktır. CHP ye bu açılımdan lokma bile düşmeyecektir. Velev ki, açılımı önyargısız değerlendirip yapıcı olarak ele alırsa aklı selimi temsil etmesinden dolayı en azından durumunu koruyabilecektir.)

CHP zaten uzun zamandan beri Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden vazgeçmiş durumdadır. Ama bu tür fırsatlar, ülkenin kuzey ve batı bölgelerinde de siyasal açıdan oya dönüşmektedir.

MHP:

MHP ister hamasi nutuklar atsın, isterse entelektüel ve aklı selimle olaya yaklaşsın, her ne yaparsa yapsın bu ikili (düalist) tartışmada, hassasiyet gösteren tarafın baş aktörüdür. Kürt açılımı sürecinde eğer merkezi veya yerel bir seçim yapılmış olsa, bu günün CHP tarafından ele geçirilmiş Marmara, Ege ve Akdeniz sahil şeridi tamamıyla MHP ye geçecektir. Bu süreçte, MHP ye düşen, açılıma içi boş hamasi nutuklarla değil de, derinlemesine altı dolu çekinceler koymasıdır.

Bu günlerde Bahçeli’yi takip etmek gerek. Bahçeli’nin böylesi hırçın çıkışı hiç hayra alamet değil. (Kanımca bu hırçınlığın kaynağı, Orta Anadolunun öteden beri hep fedakarlıklar yapmış olan özellikle sünni Türk/Türkmen’lerinin sözü olan “Bu ülkete Türk sorunu vardır” ifadesidir.

DTP:

Diğer taraftan, DTP zaten hiçbir şey yapmamış olsa bile durduğu yerde kazançlıdır. Zira öteden beri dile getirdikleri konular T. C. Devleti tarafından dile getirilmektedir. Çözüme ulaşmış veya ulaşmamış her bir tartışma, DTP için ilave bir puandır. DTP bu ülkenin bir siyasal partisi ise eğer, İmralı’dan göbeğini kesmelidir. Zira Türk milletinin İmralı’daki şahsa karşı sukatıksız bir alerjisi bulunmaktadır. PKK lehine attıkları her slogan, konuştukları her demeç, açtıkları her bayrak kendi yığınlarında sempatik görülse de, ülke genelinde puan kaybettirmektedir.

Ayrıca, Kürt halkının, Kürt burjuvazisinin ve/veya aristokrasisinin menfatlerinin tam olarak örtüştüğünü söylemek son derece hatalı olduğu da bir gerçektir.

AK Parti:

AK Parti ise, sorunu çözen, tam olarak çözmese bile çözmeye çalışan bir siyasal parti olarak kayda değer bir siyasal destek toplayacaktır. Ancak dış güçlerin ekonomik ve siyasal angajmanlarından kurtulamaz, satrancın 8. hamlesini kestiremez ise, sadece kendi sonunu değil Türkiye’nin üniter bütünlüğünün de sonunu getirir. Yani durum oldukça hassastır.

AK Parti saflarında bulunan çoğu akademisyen milletvekillerinin her biri sürece kendi açılarından destek olmalıdır. AK Parti bu açılımı yapmaya muktedirdir. Madem muktedir, o halde böylesi güçlü ve stratejik manevrada iktidarı yalnız bırakmak en başta Türkiye’ye ve bu ülkenin insanlarına zarar verecektir.

Biz bu ülkenin insanları olarak, hükümetin dış güçlerin oyuncağı durumuna düşmesini de, DTP aracılığıyla PKK nın ekmeğine yağ sürülmesini de istemeyiz. Bu nedenlerle doğu ve güneydoğu bölgelerimizde yaşayan insanların da, ülkenin batı bölgelerindeki insanlar kadar bayındır müreffeh ve eğitimli bir toplum olmalarını isteriz. Toplumu düşünen her bireyin kendince bu sürece ayakları yere basan desteği vermesi gerekmektedir.

Hükümetin de hassas noktalar konusunda acemi şoför gibi aceleci olmaması daha fazla veri ile hareket etmesi gerekmektedir.

Yazımızı bitirirken formülü yazıp sonucu zamana bırakalım:

MHP+CHP X AKP + DTP = ?  (Kaos değil Kozmoz bekleriz.)

Yarın, “Küreselleşen Kürt Burjuvazisi ve Aristokrasisi Kime Hizmet Ediyor? konusunu ele alıp, bu reel sığ politikadan biraz daha derinlere inmiş oluruz.

Aydınlık yarınlar temennisiyle.

 

Haber Ara