Dolar

35,1885

Euro

36,7106

Altın

2.967,84

Bist

9.724,50

Mülga: Anayasa ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-02-17 08:11:00

Mülga: Anayasa ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu

 

Bu başlıktaki mülga (ilga edilmiş, kaldırılmış) kelimesi takdir edilir ki devlet memurlarının ve devlet memuru olmayanların özlemle ve hararetle duymak istedikleri bir hukuksal düzenlemedir. En azından öyle temenni ediyorum.

Şu anki 657 sayılı Devlen Memurları Kanunu, tembel, sünepe, statik, korkak, yönetsel anlamda muhafazakar insanlar için tam bir sığınak veya barınaktır. Bu kanunun mülgası, kamu kesiminin yerinde saymaması için, bürokratik gecikmelerin ortadan kaldırılması için öncelikli bir durumdur. 1960 lı yıllardan itibaren  kamuya göre hızlı bir gelişme ivmesini sürdüren özel sektörün dinamizminin temel kaynağı, personel rejimi olarak devlet memurları kanununun dışında iş kanununa tabi olmasına dayanır.

Çalışanla çalışmayanın maaşta ve terfide belirgin bir farkının olmadığı, terfide ?armut olgunlaşması? sisteminin geçerli olduğu, performans sisteminin olmadığı, esnek çalışma sistemine SONUNA KADAR SIKI SIKI KAPALI olan 657 sayılı yasa Türk kamu personel rejimi açısından tam anlamıyla bir kanserdir.

Hükümetin 657 sayılı yasayı bir taraftan masaya yatırırken bir taraftan da Anayasayı toplum kitlelerini rahatsız etmeyecek orta yollu bir çözümleme ile ele almalıdır. Yeni personel rejimi çıkarılmadan önce yeni Anayasa bu günkü tek parti istikrarı avantajıyla hazırlanmalıdır. İktidarın yeni anayasa konusunda hassasiyeti kendi önünü açacaktır.

Yeni anayasa hazırlıklarının tekrar konuşulduğu bu günlerde TBMM alt ve üst komisyonların öncelikli farkında olmaları gereken bir başka husus ta, daraltılmış anayasa maddeleri geleneğinin oluşturulamasıdır. Türk kamu bürokratları ve sivil toplum kuruluşlarının önde gelen süjeleri bu konuda hep yanılgı içinde olmuşlar ve hangi alanda ne tür düzenleme olursa olsun bu düzenlemeyi anayasa maddesi haline getirme eğilimine girmişlerdir. Şu unutulmamalıdır ki, hukuksal düzenlemenin anayasa maddesi haline getirilme çabaları, gelişmenin, esnekliğin önündeki en büyük engeldir.

Yeni anyaasa mümkün olduğunca az maddeyi içeren ve temel olarak Temel Hak ve Hürriyetleri güvence altına alan, devletin temel ilkelerini belirleyen hükümler içermeli, yönetimle ilgili ayrıntılar mutlak surette yasal statüye bırakılmalıdır. Özet ve esnek bir anyaasa bu gün için dar ve kifayetsiz gibi görülse de çok kısa zamanda halkımız ve ilgililer buna alışacaktır.

Örneğin devlet memurlarına ilişkin maddelerin anayasada bulunması gereksizdir. Anayasada devletin temel çalışma ve / veya istihdam sistemi, personel rejimi bir cümlede ortaya konulduktan sonra ayrıntı, ilgili yasal düzenlemeye bırakılmalıdır. Bu gün her hukuksal düzenleme Cumhuriyetin ilanından bu yana Anayasamıza doldurulmuş olmasaydı, şimdiye kadar 1982 Anayasasının değiştirilmesi bu kadar zor olmayacaktı. Ne yazıktır ki, hala darbe dönemi anayasasıyla yönetilmekteyiz. Bu zülden bir an önce kurtulup Türkiye toplumunun bünyesine uygun bir anayasa elbisesi giymemiz gerekmektedir. Bu anayasa elbisesi, ne 1961 anayasası gibi bol, ne 1982 anayasası gibi dar olmalıdır. 2010 anayasası ESNEK, LİKRALI BİR KUMAŞTAN YAPILMALIDIR.

2010 anayasası kamunun personel rejimini de esnek çalışma sistemine göre tanımlamalıdır. İktidarda olsun muhalefette olsun, yasa yapımcılarının veya yasa yapımını etkileyici mercilerin sivil toplum ve meslek kuruluşların güçlü ama etkili, özet ama etkili bir kompozisyonu esas almalıdırlar.

2010 yılında yeni, yepyeni, özet, esnek, (likralı))) temel hak ve özgürlüklere saygılı bir anayasaya kavuşmamız temennisiyle.

 

 

Haber Ara