Geçen pazar günü gri üzerine hayli irdelemede bulunmuştum. Gri renginin kutsiyeti ne kadar önemliyse benimle gri rengin arasındaki yakınlık ta o derece uzaktır. Her nedense hem İsaya hem Musaya yarayacak popülist, pragmatist (çıkarcı/faydacı) açıklamaları veya yazıları başaramamışımdır.
İsa ve Musa hazretlerinin her biri toplumun zirve noktalarına yerleşmişler, kendi çevrelerindeki yağ, sabun ve muz kabuğundan oluşan kaydırmaca kozasının verdiği tereddütsüz sözde mutkak doğru(!) bilgilerle beslenmektedirler. Gerek musanın ve gerekse İsanın bu bilgilerin doğruluğunu te'yid etme lüksleri bile yoktur. Onların yapacağı en makul şey, kozanın kendilerine sundukları bilgilerin emrine amade olmaktır. Bu durumda da, koza dışında, canla başla çalışan ve son derece iyi niyetli kişiler ağızlarıyla kuş tutsalar bile tukaka edildiklerinden dolayı bunun maddi ve manevi hiç bir değeri olmamaktadır.
Sayın isa ve musa hazretleri nezdinde topluma bir maruzatım var!
Allah'ın aşkına ben sizlere yaranmak zorunda mıyım? Toplumda doğrucu olmak veya ilkeli olmak ne zaman prim yapmaya başlayacak. Hani bir söz vardır,
?Acaip doğrucu birisiyimdir, doğruya doğru eğriye kavisli? niye diyemiyorum.
Okumuş olduğum İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin dekanına maruzatım var.
Sayın dekanım, lütfen okul girişinde bizi karşılayan boydan boya duvarda yazılı olan Atatürk'ün ?Gerçekleri Söylemekten Korkmayın? sözünü silin. Çünkü bizler bu söz nedeniyle gaza gelmiş bir eğitim ırkının ahvadıyız. Bu söz bizim hayatta iş yaşamında yerinde saymamıza neden olmakta.
Bu sözün altına hatırlatma babından ?her doğruyu da her yerde söyleme? ibaresini eklemek gerek. Çünkü toplumdaki musa ve isa rolündeki kör sağır ve egosantrik kafalar, evrensel doğrulardan hoşlanmamaktadır.
Bu yayızı yazmak için üç gün bekledim. Acaba yazıyı hangi yöne çekerek ele alabilirim diye düşündüm. Ama hiç çekilecek bir tarafını bulamadım, bu nedenle doğrudan yazma gereğini duydum. Pek tabi ki yine doğrucu damarım dominant (baskın) çıktı.