Birleşik devletler (USA) nasıl ki (sözümona) fırsatlar ülkesi ise, İstanbul da Türkiye için fırsatlar kenti. Bu açıdan bakıldığında Ankarayı uygun bir yere koymakta zorluk çekmekteyiz.
Bürokratik açıdan bakıldığında İstanbul Ankara'nın taşrası iken, genel anlamda bakıldığında, İstanbul dışında (Ankara da dahil her yer İstanbul'un taşrasıdır.
Taşra?. Talihsiz taşra.
Ne cevherler barınmakta üzerinde. Ama sırf taşrada olduğu için, sırf göz önünde olmadığı için kor ateşin üzeri küllenip zamanla yok olduğu gibi o cevherler de taşrada eriyip gitmekte.
Devlet yöneticilerinin taşradaki potansiyeli keşfetme, ortaya çıkarma gibi bir derdi olmamıştır hep. Çünkü Osmanlı'dan bu güne taşraya teb'a mantığıyla bakılmış, ?avam? olarak görülmüştür.
Oysa ki, gerek Selçuklu gerekse Osmanlı dönemlerinde tarikatlar ahilik bağı ile devletin temel ?derûni dinamikleri? olmuşlardır.
Üstüne üstlük, taşradaki orta ve ileri yaştaki bu cevherler toplum tarafından, küçük yaştaki cevherler de aileleri tarafından itelenip kakılmış dışlanmıştır. Hatta hatta çoğu yerlerde ?toplumun sorunlu kişileri? haline getirilmişlerdir.
Kalabalık ruhuna iman etmiş skolastik teb'a adeta bu kişileri birer birer linç etmiştir.
Taşradaki cevherlerin makus talihini değiştirip tarihlerinin tekerrürünü ortadan kaldırabilmeleri ise, atom çekirdeğini patlatmak kadar güçtür.
Bu dramatik gerçeklik karşısında için için ?Aaaaahhh, taş olası taşra? demeden yazımı bitiremeyeceğim.
Mutlu yarınlar temennisiyle esen kalın!.
