Şehid Hama'dan Ümmete isyan
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-24 12:03:32
Ey Ümmet! Sana o kadar kızgın, küskün ve dargınım ki; lafı hiç eğmeden, bükmeden dikine söyleyeceğim. Yüreğimden akan yaşları umarsızca dökeceğim gözbebeklerinize.
Unutma! Yarın unutturacaklar bu resimleri sana. Hayatını ellerine geçirdikleri gibi zihnini de satın alıp unutturacaklar sana. Bir taraftaki acılar öteki tarafın kahkahaları arasında kaybolacak. Ve sen her zamanki gibi üç maymunu oynayacaksın; görmeyeceksin, duymayacaksın, bilmeyeceksin. Belki daha da korktuğum şey olacak: duyarsızlaşacaksın. Yaşanan acılar ve sıkıntılar sende bir anlam ifade etmeyecek. Hissizleşeceksin, işkencelerden ve dayaklardan sonra bizim bedenlerimizin hissizleşmesi gibi olacak yüreğin. Sakın hayır deme! Çünkü seni çok iyi tanıyorum. 30 senedir yoksun zaten, şayet olsaydın bir sapık aile, bu kadar zulüm yapabilir miydi Sünni halka? Sen olsaydın bunlar olur muydu hiç? Senin sesin olsaydı bir zalimin sesi bu kadar çıkabilir miydi?
Ey Ümmet! En az onlar kadar sen de katilsin. Onlar canlarımızın katili sen ise; seni en temiz duygularla beklediğimiz günlerin katilisin. Onlar bedenlerimizin katili sen ise duygularımızın katilisin. Biliyor musun üzülürüm üzülürüm de, en çok çocukluk yıllarımda seni yeraltı hapishanelerinde umutla beklediğim günlere üzülürüm. Kahroluyorum senin bu ataletine ve en çok da, o gözü dönmüş şebbihaların bu bekleyişimizi görüp, sırıtarak gülmesine kahroluyorum.
Bir gün yaşlı bir hocam bana bakarak: “Hama mazlum ve mağdur Hama! Lütfen ölülerden yardım isteyip Allaha şirk koşma. Ölüler beklenilmez, onlar gelmez, onlardan yardım istenmez, medet umulmaz” demişti. Kalbi atan ama ruhu ölmüş ümmetten yardım istemek... Yaşarken ölü statüsü kazanmak nasıl bir vakadır, hala anlamış değilim.
Dünya büyüktür beşten diyorlar ve bunu anlayamıyorlar. Ben ise bir sapık ailenin âlemi İslam’dan büyük ve güçlü olduğunu kendi gözlerimle gördüm. Bu onların büyüklüğünden değil senin iradenin küçüklüğündendir elbette. Matematiksel hesaplar bile sana anlam veremiyor. Bu güne kadar varid olmuş bütün kurallar seni ayıplıyor, tabiiyet, hayvanat, yerçekimi hatta fizik kurallarıbile seni ayıplıyor; neden bu ümmet tepki vermiyor diye ah-u figan ediyor. Bütün paradigmalar çökmüş durumda, der misin bana hangi felsefik akımın kurtaracak seni bu ayıbından? Hangi düşünce sistemin, hangi okumaların(!), hangi sanatsal faaliyetin, hangi diploman kurtaracak seni bu utançtan.
Ey Ümmet! Hani şikâyet ediyorsun ya; buradaki, fitnecileri, kendi çıkarını düşünen örgütleri ama suçlu sensin. Sen olmadığın için onlar vardır. Sen bizi yaban ellere teslim ettiğin için, dilencilere para verir gibi bize de kendi lüks harcamalarından arta kalan birkaç kuruş gönderip lüks dairelerden, TV ekranlardan bu kıyımı seyrettiğin için suçlusun. Koskocaman Biladuş-Şamın mücadelesini battaniye kampanyalarıyla sınırlı gördüğün için, kötüler kendilerine alan buluyor. Bize sadece ekmek gönderdiğin için suçlusun oysaki biz ekmek değil onurumuzu istiyoruz. Sen ölü olduğun için kötüler aktif oluyor.
Hizbuşşeytanların, Andreylerin, Safavi-Rafızi çetelerinin nasıl yardımlaştığını, uçaklarla gemilerle nasıl da teçhizat taşıdığını görünce sana söyleyecek kelime bulamıyorum literatürde. Ve kendi kendime diyorum ki, birkaç TIR yardımın bize ulaşması bu kadar mı zor? Hangi kirli eller engelliyor bu yardımları?
Ey Ümmet! Diğer toplumlarda on tane kedi öldürülse, iki tane ağaç kesilse bütün dünya ayağa kalkıyor. Oysa bizde yüz elli bin insan hunharca katledildi; bunların 14 bini çocuk 10 bini kadın, 2.500.000’e yakın tutuklu ve 80 bininden haber alınamıyor, binlerce yetim yaralı, mülteci üstelikte bunlar. Tüm bunlar senin gözlerinin önünde oluyor, gizli saklı hiç bir şey yok, her şey aşikâr. Sen ise hala kafan karışık, gözlerin bulanık bir şekilde susuyorsun. Hala ‘orada fitne var kime yardım edeceğiz’ diye debeleniyorsun, basiretin mi kilitlendi, vicdanın mı prangalandı, ruhun mu zincire vuruldu, bir dizi kahramanına ağladığın kadar kardeşlerine ağlamıyorsun. İnan senin bu suskunluğun harbiden öldürüyor insanı, o yakıcı ve yıkıcı varil bombalarından daha çok ıstırap veriyor senin bu sessizliğin.
Gerçekten zoruna gitmiyor mu? Senin meselelerin, problemlerin Cenevre’de falan çözülmek isteniyor. Ne idüğü belirsiz insanlar senin hakkında karar veriyorlar, deyim yerindeyse senin kaderini belirliyorlar. Sen hiç tarihini okumadın mı? Hama’nın, Humus ’un, Halep’in, Şam’ın problemlerini BM, Brüksel, Cenevre vs. çözebilir mi? Bunları Bağdat’a, Afganistan’a getirdiği ‘’demokrasiden’’ tanımıyor musun? Mısırda yaptıkları ikiyüzlülüğe görmedin mi? lehimize bu güne kadar bu yerlerden bir tane karar çıktığını şahit oldun mu? İşte bunlar hep senin pasifliğin yüzünden oldu. İyilerin pasifliği kötülerin aktifliğine sebebiyet verdi bir kez daha.
Ey ümmet! Hatırlıyor musun Amr bin Salim, Medine’ye gelerek Peygamberimizden; onlara zulüm edenlere karşı yardım istemiş ve bu şiiri okumuştu:
Onlar bizi Vetir'de namaz kılarken buldular,
Kimimizi rükuda, kimimizi secdede vurdular.
Onlar hem güçsüzdü hem az sayıca…
Allah'ın kullarını çağır da gelsinler yardıma,
Köpüklü deniz dalgalarını andıran ordularla…
Allah resulünün nasıl bir intikam aldığını okumamış olamazsın.
Bu ayet senden bahsetmiyor mu? ”Ve size ne oluyor ki Allah'ın yolunda ve ‘Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan bu kasabadan bizi çıkar ve katından bir veli ve katından bize bir yardımcı kıl (gönder)." diyen zayıf ve aciz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?”
Esad ve ailesi zalim değil mi? Biz aciz ve zayıf bırakılmış değil miyiz? Biz senin kardeşin değil miyiz? Üzerinde kardeşlik haklarımız yok mu? Niçin gelmedin, gelmiyorsun yardıma?
Ey ümmet! Sen bizi unuttun ya, yalnız bıraktın ya, bütün bu zulümlere dilsiz şeytanlar gibi sessiz kaldın ya, unutma sen bizi unutsan da biz seni asla unutmayacağız. Allah’ın huzurunda haklarımızı senden talep edeceğiz. Sen asla karşılaşmayacağımızı, yüz yüze, göz göze gelmeyeceğimizi düşünüp avunuyorsun ya, ama aklında tut; biz seninle en büyük günde, hakların alındığı en adaletli günde, âlemlerin Rabbinin huzurunda, Allah Resulünün, yüz elli bin şehidimizin ve bu anları kaydeden meleklerin şahitliğinde karşılaşacağız. O gün o kadar yakın ki, sadece sen kör olduğun için göremiyorsun.
Not; bu yazı ölümün gölgesinde hamalı gençlerle konuştuğumuz günlere atıf yapılarak yazılmıştır
https://twitter.com/furkan_azeri
SON VİDEO HABER
Haber Ara