Filistin istismarı, mezhepçilik ve ulusçuluk
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-06 11:51:20
Gövde gösterisi yapmak, liderliği kapmak, ulusal çıkarlarını korumak ve stratejik amaçlarına ulaşmak gibi maksatlarla Filistin'den yana gözükmek, 'Ben bunları Filistin için yapıyorum' demek de Filistin istismarıdır.
Filistin yıllardan beri İsrail zulmü altında inliyor, İsrail adım adım Filistin'i yutma yolunda ilerliyor, Gazze'yi yutmasına bir avuç Filistinli mücahid mani oluyor; İslam dünyası değil.
Gûya Suriye Filistin davasını destekliyor ve İsrail'i engelliyormuş; onun böyle bir gücü olsa Golan tepelerini geri alırdı.
Zalim Suriye yönetimi gidip yerine belki sünnîlerin çoğunluğu teşkil edeceği bir yönetim (mesela İhvan ağırlıklı bir yönetim) iş başına geldiğinde bunların İsrail ile işbirliği yapıp Filistin davasına ihanet edecekleri ihtimali mi var!?
Bunları niçin yazdım?
Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah'ın zalim Suriye yönetimini desteklediğini ilan etmesi sebebiyle. Bakın ne diyor:
'İsrail ve Amerika'nın karşısında olan her rejimi destekleriz. Suriye yönetimine öncelikle İsrail'e karşı takındığı tutum, ikinci olarak da reform ve diyaloğa hazır olduğuna inandığımız için destek veriyoruz. Suriye'deki olayların başladığı ilk haftalarda, Cumhurbaşkanı Beşşar Esed ile bir araya geldim, 'halkın meşru talepleri olduğunu, mutlak bir reforma ihtiyaç duyulduğunu' ilettiğimde olumlu cevap verdi. Ancak muhalefet diyalog masasına oturmaktan yana değil, rejimi yıkmaktan yanaydı.'
Hangi rejimi, meşru bir rejimi mi yıkıyor da onlara karşı çıkıyorsun!
Erdoğan ve Davutoğlu da defalarca görüştüler ve saatlerce halkın sesine kulak vermesini söylediler, söz verdi, ama yapmadı. Bir yandan halkın meşru talepleri olduğunu söylemek, öte yandan bu halkı hunharca katleden bir yönetime destek vermek nasıl oluyor?
Şimdi dönüp bir de mazlum halkın bir temsilcisi ile insaflı bir şîî alimi dinleyelim:
Suriye muhalefetinin en büyük direniş cephesi Livau't-tevhid'in lideri Abdulkadir Salih:
'Biz adil bir devlet istiyoruz, barışçıl gösterilerde de bu talepleri ilettik rejime. Fakat karşılığında vahşice saldırılar yaşadık ve halkın üzerine ateşler açıldı. Suriye halkının dramı yeni değil 40 yıldır aynı dozajda bir sindirme ve sistematik baskı politikası uygulanıyor. Ama biz buna karşı çıkıyoruz artık! Artık herkesin özgürce kendini ifade edebileceği, konuşmaktan korkmadığı, hak ve adalet kavramlarının anlam bulduğu bir yönetim talep ediyoruz. Allah'ın izniyle tüm etnik gruplarıyla beraber Suriye Halkı bu kazanımı elde edecek! Suriye'de 18 aydır neredeyse her gün yüzlerce kişi katlediliyor. Bu halk sadece özgürlük talebinde bulunduğu için bu dramı yaşıyor! Lütfen bu katliama ve vahşi politikalara karşı sessiz durmayın! Bu izledikleriniz film değil, gerçek tüm çıplaklığıyla gözler önünde.'
Lübnan Yüksek Şii Konseyi Üyesi Seyyid Hani Fahs:
'Suriye'de yaşananlar artık suç olmaktan çıkıp korkunç bir faciaya dönüştü. Suriye devrimine destek vermekte geç kalındı. Lübnan'daki Şiilerin yüzde 70'inin Suriye yönetimini desteklediği yönündeki iddiaları doğru değil. Suriye devrimine destek veriyoruz ve bunu, 10 Ağustos'ta bazı Şii alimlerle birlikte bildiri yayımlayarak duyurduk. Suriye ve Arap ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarına destek veren Şiilerin sesi çoğunluk tarafından bastırılıyor... Tahran'ın dış politikadaki en büyük hatası olaylara karşı ideolojik bir yaklaşım sergilemesidir.'
Haber Ara