Son bir kaç haftadır siyasi konular yerine daha iyi bildiğim ekonomi ve özelde dış ticaret üzerine yazılar yazmayı planlıyordum. Çünkü insanın bildiği konularda yazı yazması, yazı için lazım olan malzeme bolluğundan dolayı kolaydır.
Ne var ki Türkiye’nin siyasi gündeminin hızlı değişmesi ve de daha önceki tahminlerimin çoğunun ayni ile vaki olması üzerine gündemle ilgili bir kaç kelam daha yazmak vacip oldu.
İlk yazılarımdan birinde Başbakan ile Kemal Sunal’ı karşılaştırıp Başbakanımızın ihlasına binaen inayet-i İlahiye mazhar olduğunu ve başına örülen çoraplardan bazen hiç bir şey yapmadan, onu devirmek isteyenlerin kendi kendileriyle uğraşmaları yüzünden kurtulduğunu yazmıştım. Buna darbecilerin birbirlerini deşifre etmeleri, Erdoğan’a yasak koyanların o yasağı yine kendilerinin kaldırmaları gibi örnekler vermiştim.
Bahsettiğim yazıyı yazdığımda Baykal hala CHP’nin tahtındaydı. Sonrasında yazımı doğrularcasına Baykal uçkuruyla kenara çektirildi. Şimdi de o uçkuru çektiği daha da malum olan Önder Sav, genel başkanlığı hediye ettiği Kılıçdaroğlu tarafından tard edildi. Netice-i kelam CHP bölünüp AK Partiye karşı zayıflamış oldu.
Öte yandan Erbakan hoca Saadet’i evlatlarına miras bırakıp Kurtulmuş’u kovdurunca Saadet de bölünmüş oldu.
Anlayacağınız son bir ayda 2 parti bölündü.
Bu arada MHP’nin“ülke bölünüyor” diye bas bas bağırmasına rağmen ülkenin yerli yerinde durması ve PKK’nın çaresizliğini de unutmayalım.
Bütün bu bölünmeler ve terörün zayıflaması Başbakan Erdoğan ve Ak Parti’nin daha da güçlenmesi demek.
Çünkü CHP’deki istikrarsızlık şimdilik dinmiş gibi görünse de eninde sonunda CHP’yi zayıf düşürecek. Numan Kurtulmuş Saadet’in alacağı oyların yarıdan fazlasını da beraberinde götürerek muhtemelen seçim ittifakı yaparak Ak Parti’ye yamayacağı da kuvvetli bir ihtimal.
Bütün bu olup bitenlerde Erdoğan’ın bir parmağı yok ama her şey onun lehine, onu daha da güçlendirecek şekilde işliyor ve Erdoğan’ı hızla üçüncü iktidar dönemine doğru götürüyor.
Tüm bu hadiselerde İlahi bir elin müdahalesinin olduğu aşikar (her ne kadar Emre Kongar buna şans dese de.)
Peki Allah Erdoğan’a niye yardım ediyor olabilir?
Erdoğan ki çakı taşımak gibi ihmali kolay bir sünneti bile yerine getiren bir insan. Yanına gelen küçük çocuğa “ Namaz kılıyor musun?” gibi bir soru sorabilecek kadar dinin çocukların yetişmesindeki önemini kavramış bir lider.
Küçük sünnetlere ittiba eden birinin daha büyük sünnetleri ifadaki tutumunu varın siz düşünün.
İslamiyet’i detayına kadar özümsemiş bir insanı en yüksek makamlar bile şaşırtmıyorsa o insana (bence) Allah yardım eder.
Marifet liderlik, cesaret, kapasite, hitabet, tecrübe ya da bilgi birikiminde olsaydı bugüne kadar devlet yönetmiş nicelerinin de başarılı olması gerekmez miydi?
Türkiye gündemini hala olaylara bakıp sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde yorumlayanlara bir de bu gözle bakmalarını tavsiye ediyorum. İnancı zayıf olanların siyasetle uluhiyet arasındaki bağları anlayamayanlar belki dalga geçeceklerdir ama olsun.
Hakikatlere gözlerini kapayanlar kör değil, cahildirler.