Ergenekon davası ile ilgili dosyalarda ultra ulusalcıların silahlı kanadının PKK’ya bizzat silah temin ettiğini öğrenince insanların üç kuruşluk çıkar için devlet adına devleti satmak gibi iğrenç davranışlar içine girebileceğini de görmüş olduk.
Bu ülkede, ülke bütünlüğü için terörle mücadele ediyor gibi görünüp perde arkasından da teröriste “ al şu silahlarla asker vur” diyebilecek kadar zalim insanlar var.
Ancak zalimin dini de, milleti de olmuyor. Mossad’ın verdiği istihbaratla yayın yapan Debka isimli internet sitesinde geçen hafta yayınlanan bir haberle Arap liderlerin bizim ergenekoncularla aynı mantıkla çalıştıklarını öğrenmiş olduk.
Sitenin iddiasına göre Mahmud Abbas iki hafta önce Çin’i ziyaretinde başkan Hu Jintao’dan Birleşmiş Milletler’in İran’ın nükleer programı dolayısıyla İran’a yapacağı yaptırımlara destek vermesini istemiş. Üstelik Abbas, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, Ürdün Kralı Abdullah ve BAE lideri Şeyh Halife Bin Zaid El Nahyan adına bu teklifte bulunmuş.
Abbas’a göre İran, Suriye, Hizbullah ve Hamas İsrail’e karşı birlikte savaşa girerlerse Filistin’in İsrail roketlerine karşı kendini savunacak gücü yokmuş.
Peki Abbas hiç kendine sormuş mu Filistin neden bu kadar savunmasız diye?
Sebebi sadece İsrail ve onun abileri Batı ülkeleri mi?
300 milyonluk Arap nüfusunu yöneten liderlerin koltuk sevdaları uğruna masum canları İsrail askerlerinin kurşunlarıyla takas etmesinin hiç suçu yok mudur?
Nüfusça 50 Arap müslümana 1 yahudi düşmesine rağmen neden her savaşta 1 yahudiye bedel 50 Arab müslüman ölür?
Madem İsrail’le aynı tezleri savunuyorsunuz; Neden İsrail’le düşmansınız? Yok İsrail düşmanınızsa neden size destek veren dostlarınızı satıyorsunuz?
Eğer Arap liderler dostlarını kapalı kapılar ardında bu şekilde ispiyonluyorlarsa bundan Başbakan Erdoğan da nasibini almış olmalıdır. Erdoğan, Peres’e “ one minute” postasını zulüm altındaki Filistin halkı için koymuştu. Sakın birilerine “ Siz Erdoğan’a bakmayın. O da kim oluyor? Ölüyorsa Filistinli ölüyor. Filistin’i savunmak ona düşmez.” demiş olmasın?
Baş olmanın verdiği doyumsuz istek ve çıkar hırsı liderlere düşmana işte böyle halkını ve ülkesini peşkeş çektiriyor.
Peygamberimiz (a.s.m) demiyor mu; Siz, baş olmak isteyeceksiniz. Hem de büyük bir istekle
O makamdan ayrılmak o kadar zor ki, onun için nice sütten kesilmemiş bebeler ve anneler feda ediliyor.
Bir zamanlar İsrail’li bir düşünür, şimdi ölmüş bir liderin Arap liderlerinin düzenlediği toplantılarda alınan bütün gizli kararları İsrail’e ilettiğini, İsrail’in de bu sayede Arap ülkelerinin yapacağı manevralardan haberdar olduğunu ve ona göre tedbir aldığını söylemişti.
O zat bu ispiyonlar sayesinde yıllarca ülkesine baş oldu. Oysa ondan aldıkları istihbaratla Filistinlileri Sabra ve Şatilla’da katledip katlettikleri masumlarla fotoğraf çekenler sonradan İsrail’e başbakan yani baş oldu.
İşbu rüesanın fiziken Filistin, ruhen karşı cenahta olmasından dolayıdır ki bu mesele hala müslümanların aleyhine devam ediyor. Bu samimiyetsizlik ve makam sevgisi, birlik olmak yerine bölünmeye sebep olduğundan İsrail’in de işi kolaylaşıyor. 6 milyon nüfusla etrafını saran 300 milyonluk Arap dünyasına meydan okuyabiliyorlar. Çünkü halkla liderler bir olup ülkelerini ve dinlerini savunuyorlar.
Haberi Debka’dan okuduğum için içimde hala biraz hüsn-ü zan var. Ancak haber doğruysa müslüman Arap dünyası Filistin meselesinden önce bu gaflet ve dalalete acil çözüm bulmak zorundadır.
Yoksa Filistin daha çok ağlar...
