Etrafımda ticaretten iyi anlayan ve fakat ticaret yapmak yerine düşük bir maaşla geçinmeye çalışan insanlar var. Ticaret yaptıklarında iyi paralar kazanacak bu insanlara bazen nasihat edip içindeki cevheri keşfetmeleri için çok çırpındığımı bilirim. Sözümü dinleyip ticaret atılanlar az oldu ama güzel paralar kazandıklarına bizzat kendim şahit oldum.
Onlara dediğim gibi onlar gibi kıt kanaat geçinen herkese derim;
Sağlık harcamalarını kısmak ve de ileride emekli olmak için sigortalı bir işte çalışmak yaranın acısını dindirip yaraya merhem olmayan ilaç gibidir. Ailenizi ucuza tedavi ettirebilirsiniz. 60 yaşına geldiğinizde (tabi o kadar yaşarsanız) emekli de olabilirsiniz. Ama maalesef bir ömür boyu sürünmeye mahkum kalacaksınız. Çocuklarınıza ucuz elbiseler alacak, kiralarda yaşayacak, bir yanınız aç bir yanınız tok bir hayat yaşayacaksınız. Çünkü düşük bir maaşla daha fazlasını yapamazsınız. Hanımınız da bir tekstil atölyesinde çalışırsa belki biraz rahatlarsınız ama ötesi yok. Hep varoşlarda yaşayacak, hep üçüncü sınıf insan muamelesi göreceksiniz. Birileri de size bakıp “göbeğini kaşıyan adam” ya da “ bidon kafalı” diye hakaret edecek.
Derdimizi biliyorsan dermanını da söyle diyorsanız size bizzat şahit olduğum bazı başarı hikayelerini anlatarak cevap vereyim;
Bir hastane kapısında güvenlikçi olarak çalışan birisi ek iş olarak hafta 50 kg. Antep fıstığı satıp ayda bir maaş ek para kazanıyor.
Adıyaman’ın bir köyünden gelip her gün İstanbul’da sokak sokak gezip günde 50 kg., ayda 1,5 ton kuruyemiş satan birisini bilirim. Aylık kazancı 6000 ile 7000 TL arası. Bu zatın memleketinde 4 adet dairesi var.
Bir Amerikan firmasının sağlık ürünlerini satan emekli birisi ayda 7000 ile 15000 TL arasında değişen miktarlarda prim alıyor.
Otogaz malzemeleri satan bir firmada 1450 TL maaşla çalışan bir pazarlamacı işinden kovulur ve aldığı tazminatla bir minibüs alır. Sağdan soldan topladığı malzemeleri eski firmasının müşterilerine satmaya başlayan bu pazarlamacı, aradan 2 yıl geçtikten sonra aylık 135.000 TL ciro ve 20.000 TL net kara ulaşır.
Okul harçlığını çıkarmak için su arıtma cihazı satan birisi sonradan öğretmen olur ama cihaz satmaya da devam eder. Önce bir firmanın bayiliğini alıp prim usulü ile çalıştırdığı insanlara sattırır. Sonra imalata geçer. Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra bu girişimci 300 kişiye iş veren bir işadamı olur.
Yukarıdaki örneklerden daha çok var. Hepsi de işsiz oldukları veya kazançları yetmedikleri için bu maceralara girdiler ve başardılar. Üstelik hepsi başladığında ceplerinde yok denecek kadar az para vardı.
Eğer siz de geçinmekte sıkıntı çekiyorsanız işe bir yerlerden başlamanız gerekiyor. Mesela, memleketinizden birşeyler getirip satabilirsiniz. Kayseri’liyseniz sucuk, Antep’liyseniz fıstık, Ege’liyseniz zeytin ya da zeytinyağı getirip satabilirsiniz. Sizin “satarsam iyi para kazanırım” dediğiniz başka bir ürün varsa onun ticaretini yaparak da başlayabilirsiniz.
Ben başaracağınıza inanıyorum. Çünkü;
Az sermaye ile iş yapıyorsunuz.
Çok tecrübe gerektirmeyen bir iş yapıyorsnuuz.
Küçük müşterilere sattığınız için hem tahsilat sıkıntısı yaşamazsınız hem de riski bölmüş olursunuz.
Zaten bir işiniz olduğu için geçinmekte zorlanmazsınız.
Eğer başarırsanız ek işiniz ana işiniz olacaktır. Belki de ana işinizi bırakıp yeni işinizde büyürsünüz. Başaramadığınız zaman çok bir kaybınız olmayacak. Çünkü hali hazırda zaten bir işiniz var.
Hem peygamberimiz (a.s.m) da “ Rızkın yüzde doksanı ticarettedir. Cesur olun” hadisiyle bizlere yol gösteriyor. O (a.s.m) ne dedi de tersi çıktı? Ayrıca ekonominin dahileri de bu sırrı çözmüş ve girişimcilere aynı tavsiyelerde bulunuyorlar.
Eğer benim durumum zaten iyi, işimi büyütmek için tavsiyeye ihtiyacım var diyorsanız sonraki yazılarımızı beklemenizi tavsiye ederim. Sizlerin de örnek alabileceği bir kaç başarı hikayemiz var.
Şimdilik bol kazançlar dileğiyle...