Ömer Muhtar, Libya’nın İtalyanların eline geçmemesi için savaşmıştı. Sonunda toprakları için idam edilip şehit oldu.
Aradan yıllar geçtikten sonra Libya bağımsızdı ama bu sefer Kaddafi’nin esiriydi. Halk sefaleti yaşarken Kaddafi ve şakşakçıları petro-dolarlarla sefih bir hayat yaşıyordu.
Berlusconiler, Sarkozyler de vaziyetten memnundu. Libya’dan kopardıkları ihalelerle, ucuz petrolle kendilerini ve ülkelerini ihya ettiler.
Sonra her şey birden tersine döndü. Batılı liderler, halkına ihanet eden Kaddafi’ye ihanet etti.
Kaddafi’yi Paris’te, Roma’da çadırında ağırlayanlar şimdi o çadırın üstüne ağır bombalar yağdırıyor.
Böyle olacağı belliydi aslında. Sarkozy’e karısı ihanet etti, Sarkozy de karısına. Berlusconi de defalarca karısına ihanet etti.
Ailesine ihanet eden biri dostuna neden ihanet etmesin ki?
Hem Batı bunu hep yapıyor. Saddam da bir zamanlar onların dostuydu. İran’ı vurması için Saddam’a dünya kadar silah verdiler. Tabii dünya kadar da petrol aldılar. Saddam’la işleri bitince de ülkesini işgal edip onu idam ettiler.
Saddam Hüseyin artık yok. Ama petrolle silah yer değiştirmeye devam ediyor.
Yarın Kaddafi de olmayacak. Ama petrol yine Batıya akacak. Tahrip edilen Libya savunma sistemi ise Batılılar tarafından tekrar yenilenecek.
Bütün kavga da pahalı silahlarla ucuz petrolün değiş dokuşu yüzünden oluyor zaten.
Yoksa Batı gerçekten zulüm altındaki halkı düşünseydi Kaddafi’yi devirmek için 42 yıl bekler miydi?
Bu kadar merhamet sahibi iseler neden Cezayir’de bir milyon müslümanı öldürdüler?
Filistin bir asırdır İsrail’in zulmü altında. Neden bir kerecik olsun müdahale etmediler? Müdahaleyi de bıraktık. Neden İsrail zulmüne destek oldular? En azından tarafsız olamazlar mıydı? İnsan bir kınama da mı yapmaz?
Anladılar ki eski diktatörlerden hayır gelmeyecek, şimdi yerlerine yenilerini bulmak için çırpınıyorlar. Böylelikle Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı ellerinde tutmaya devam edecekler ve petrol-silah takasını sürdürüp hem petrolden hem silahtan kazanacaklar.
Kaddafi’ye yapılan saldırıya aldanmamak lazım. Belki de Allah zalimi zalime kırdırıyordur. Ama zalim haktan yana olduğu için değil, aslına rücu ettiği için vuruyor. Yani kader adalet ediyor ama beşer zulmüne devam ediyor.
Dikkat ederseniz Amerika ve Avrupa kendilerinin olmayan topraklarda süren savaşlarda herkesten daha fazla taraflar. Çünkü asırlar sonra ölmeyen haçlı ruhuyla yeni bir haçlı seferini başlattılar.
Yalnız haçlı seferlerini din savaşlarına indirgememek lazım. Din, haçlı savaşlarında hep bahane olmuştur. Eskiden Avrupa’nın nüfusu arttığında, krallar artacak nüfusu doyuramayacaklarını bildiklerinden haçlı seferlerine gönderirlerdi. Bu savaşlar olmasaydı işsizliğe dayalı huzursuzluk artacaktı. Bu da krallara karşı isyana neden olacaktı. Krallar da tehlikeyi önceden sezdiklerinden , fazla nüfusu yok etmek için haçlı seferleri düzenleyip nüfusun bir kısmından bu şekilde kurtulurlardı.
Sarkozy, Berlusconi ve diğerleri de dikkatleri iç meselelerden kaydırmak için Kaddafi’ye karşı haçlı seferi düzenleyip onu devirmeye çalışıyorlar.
Diktatörlerin Müslüman halka yaptıkları ihanetin hiçbir gerekçesi olmayacağına göre Kaddafi’den de hesap sorulması gayet normaldir. Ama bu hesabı yeni nesil haçlıların sorması kabul edilebilir bir şey değil.
Çünkü Avrupalıların derdi Kaddafi’nin yerine kendilerine tabi olacak yeni bir diktatör bulmak olduğuna göre Kaddafi gitse bile halk yine mazlumları oynayacak. Daha da kötüsü Müslümanların izzeti bir kez daha ayaklar altına alınacaktır ki insanı en çok bu durum yaralıyor.
Bu rezalete son verilmesi için İslam aleminin bu ihanet oyununu görmesi ve inisiyatifi kendi eline alması gerekiyor.
Çünkü bu mesele Libya halkı ve petrolünü korumanın ötesine geçip bir izzet/şeref meselesi olmuştur.
Müslüman şerefinin bişerefler tarafından kıymetsizleştirilmesi bu kadar basit olmamalı. Bu mesele artık İslam’la şereflenmiş herkesin derdi olmalı.
Müslüman ülkelerin ne yapıp edip bu dertten kurtulmak için bir şeyler yapmaları gerekiyor.
Aksi taktirde, sustukça yeni dertlere muzdarip kalınacak.
Tarih bunun örnekleriyle dolu.
Tarih tekerrür etmesin artık.