Dolar

34,5104

Euro

36,1667

Altın

2.979,36

Bist

9.367,77

Kapıdaki Tehlike

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-31 18:05:00

Kapıdaki Tehlike
0 false 18 pt 18 pt 0 0 false false false

Türkiye tam Gundi Kemal'le iktidar arasındaki çekişmeye odaklanmışken, İsrail'le “one minute”'dan sonraki ikinci büyük krizin içine girdik. Gazze'ye yardım konvoyunu kendilerine yapılmış bir baş kaldırı olarak değerlendiren İsrail yönetimi, bu yazının yazıldığı sıralarda gemilere saldırıp  bazı gönüllüleri şehit etmişti. Aşırılıklar ülkesi İsrail, beklendiği  gibi aşırı tepki gösterdi.

 

Bu müdahaleyi bekliyordum. Neden beklediğimi aşağıdaki alıntıyla ifade edeyim.

"Gazze'ye yardım konvoyu bizzat Başbakan Erdoğan ve Türk istihbarat birimlerinin sponsorloğunda gerçekleşiyor ve Başbakan'ın Ankara'daki ofisinden yönetiliyor. Yardım filosuna  bir veya daha fazla helikopter gizli destek veriyor.

 

Erdoğan'ın bir de hareket planı var. Plana göre, İsrail savaş gemileri ve komandoları yardım gemilerine yaklaştığında, gemi üzerindeki bir helikopter yardım gönüllülerinin önde gelenlerini Gazze'ye götürmek için havalanacak. İsrail güçleri de dünya kamuoyu önünde zorda kalmamak için helikoptere dokunamayacak.

 

Yukarıdaki alıntıyı İsrail medyasından aldım. İsrail'deki gazeteler  bu düzmece komplolarla dolu. İşin daha da vahim  yanı, paranoyak olmuş İsrail halkının bu tür haberlere inanıyor olması. Öyle ki Türkiye'yi çoktan İran, Hizbullah, Suriye ve Hamas'la müttefik düşman bir ülke olarak görmeye başlamış durumdalar.

 

Varsın görsünler. Ticaretteki üstün zekalarını uluslararası ilişkilerde kullanamıyorlarsa suçu kendilerinde arasınlar.

 

Şu kesin ki bu gerginlik iç siyaset ve Türk-İsrail ilişkilerini baştan aşağı değiştirecektir.

İç siyaset bağlamında konuşmak gerekirse, önümüzdeki günlerde ve aylarda gündemi İsrail'le olan gerginlik işgal edecek. Gundi Kemal'in ucuz muhalefeti ve arkasındaki medya rüzgarı bu fırtınanın yanında yel gibi kalacak. İsrail’le olan gerginlik iç siyasette rüzgarı tersine çevirecek.

 

İki ülke arasındaki  ilişkiler bağlamında ise , one minute krizi, Türkiye'nin nükleer krizde İran'dan yana tavır koyması ve Gazze'ye yardım konvoyu gibi olaylardan sonra Türkiye ve İsrail arasındaki suni dostluk yerini artık düşmanlığa bırakacak. Hatta konvoya yapılan saldırı  ile birlikte bıraktı bile.

 

Çünkü İsrail bu düşmanlığın tohumlarını  uzun bir süreden beri  toprağa serpiyordu.

Mesela, global medyada Türkiye aleyhine çıkan haberleri yazan gazete, muhabir veya köşe yazarlarının kim olduğunu merak edip araştırdığımda hepsinin yahudi olduğunu gördüm. İsterseniz o haberleri internetten bulup, yazarının ismini alıp hakkında araştırma yapabilirsiniz.

 

Amerikan senatosunca  kabul edilen sözde Ermeni soykırımının mimarlarının Amerikalı yahudi milletvekilleri olduğunu da hatırlatalım.

 

Ayrıca bazı Ergenekoncuların (Doğu Perinçek gibi) İsrail istihbaratı ile sıkı fıkı ilişkiler içinde olduğunun ortaya çıkması ve Ak Partiye karşı güçlü bir muhalefet kurulması için Baykal'ın İsrail tarafından düşürüldüğü iddiaları da  inandırıcı geliyor.

 

Konvoya yapılan saldırıdan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Benim (gerçekleşmesini istemediğim) öngörüm, başkaları üzerinden sürdürülen bu savaşın toplu-tüfekli, yüzyüze bir savaşa dönüşmesi.

 

Çünkü kalplerindeki merhameti çoktan kaldırmış, nükler bombası olan, Amerika’nın askeri güç  desteği verdiği ve  uluslararası yahudi sermayesinin sınırsız yardımını arkasında hisseden bir İsrail devletinin meydan okumayacağı ülke yoktur.

 

Türkiye’ye gelince; bu ülkenin halkı ve ordusu düşmanının gücüne bakmadan savaşmış gözü kara insanlardır. Geçmişte az bir güçle nice güçlü orduları arkalarına Allah’ın gücünü alarak yenebilen bir ordu, sıra İsrail’e geldiğinde onun da hesabını görmesini bilir.

 

Hem Türkiye’nin öncülük ettiği bir savaşa başta İran ve Suriye olmak üzere bütün İslam alemi destek verecektir.

 

Buna rağmen İsrail savaşmak istiyorsa buyursun konvoydakilerin hepsini katletsin.

 

Savaşın sonunda yüzyıllardır hayalini kurdukları “Eretz Israel” devletini kurmak yerine ikinci bir Babil sürgününü yaşamak da var.


Haber Ara