Bildiğiniz gibi son günlerde bir TV’de yayınlanan, Kanuni Sultan Süleyman’ı kadın düşkünü, etrafındakileri de sümsükmüş gibi gösteren Muhteşem Yüzyıl isimli dizinin tartışması yapılıyor.
Doğrusu bu dizinin Muhteşem Süleyman’ı olduğu gibi tanıtacağını beklemiyordum. Bu tür meselelerde mef’ule (yapılan) değil faile (yapan) bakılması gerektiğini düşünenlerdenim. Filmin senarist ve yapımcıları Kanuni’yi nasıl biliyorlarsa ve de tarihi değerlere saygıları ne kadarsa çıkaracakları ürünün de öyle olacağını beklemek gerek.
Tartışılan dizinin senaryosundaki yanlışların temelinde iki sosyolojik faktör olduğunu düşünüyorum;
Birincisi, tarih kitaplarıdır ki bu ülkenin son 5 nesline Osmanlı padişahlarını diktatör, hareminde onlarca cariyenin olduğu, fuhuş düşkünü, ehl-i keyf insanlar olarak öğretti. Asırlarının kutbu olmuş, evliyalık mertebesine çıkmış, 3 kıtadaki toprakları ve milyonlarca nüfusu idare etmiş padişahlar haremdeki sefahatle özdeşleştirilip tu kaka edildi. Mevcut düzen tarihi yeniden yazıp kendini meşru kılmak için Osmanlının yaptığı her şeyi gayrı meşru gösterdi. Haremle ilgili meselelerde kendi uydurdukları yalanların yanı sıra Osmanlı düşmanı Batının kitaplarından da istifade edildi. Çünkü Osmanlı yere düşen yaprağı bile kayıtlara alırken haremle ilgili hiçbir şeyi belgelerine koymamıştı. Nedeni basit; harem mahremdir.
İkincisi, düzenin dayattığı/sevdirdiği ahlak(sızlık)dır ki İslamiyet’in ve dahi Osmanlı’nın günah ve suç saydığı her türlü fuhuş ve hayasızlık artık normal kabul edilmektedir. Ne filmin yapımcısı, ne senaristi ne de oyuncuları fuhuşu ayıplı/günah bir vakadan saymazlar. Öyle olsaydı hiç tanımadıkları insanlarla rol gereği de olsa kamera önünde, milyonlarca insanın seyredeceğini bile bile öpüşürler miydi? Mezkur zevata göre Kanuni’nin kadın düşkünü olarak gösterilmesi olağandır. Çünkü bu durum kendileri için de normaldir. Asıl anormal olan, sanat için soyunanlardan, sevişenlerden, kendi haremlerini kuranlardan edepli bir dizi beklemektir.
Kanuni’nin yanlış tanıtılıp kul hakkının yenilmesi de onları ırgalamaz. Onlar içinde fantezinin olmadığı gerçek bir Kanuni portresinin diziyi halka izlettirmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Maalesef halk da tarihinin ırzına geçildiğini bile bile bu diziyi izliyor.
Bu arada merak ediyorum, dizinin yapımcıları Atatürk’ün hayatını anlatan bir dizi çekip içini de fantezilerle doldurabilirler mi? Mesela, Atatürk’ü zampara gösterebilirler mi?
Yapamazlar daha doğrusu yapmadılar. Çünkü filmin başrol oyuncusu Dersimiz Atatürk filminde Atatürk’ü oynarken Atatürk’e benzemek için muazzam çaba sarf etmişti. Ama sıra Kanuni’ye gelince sanki dedesi Kanuni tarafından kılıçtan geçirilmişçesine Kanuni’yi olabildiğince kötü gösteriyor.Demek ki işin sırrı oynadığı tarihsel şahsiyeti sevmekte ya da o şahsiyetin kanunlarla korunmasında (Atatürk’ü koruma kanunu gibi).
Eğer Kanuni de kanunlarla korunmazsa ar perdesi yırtılmış yapımcı ve oyuncular çıkıp onu ve diğer pahişahları giydiği elbiseyi bir daha giymeyen, altın tabaklarda yemek yiyen, hareminde 300 cariyesi olan biri gibi göstermeye devam edeceklerdir.
Muhteşem Süleyman ve muhteşem bir mazi Muhteşem Yüzyıl dizisiyle dize getiriliyor ve biz seyrediyoruz. Eğer Kanuni’nin fethettiği ülkelerden birinin TV’sinde böyle bir dizi yayınlansaydı bir nebze anlaşılırdı. Ama Türk’e hakareti yine Türkler yapıyor.
Münafıklığın milli versiyonu böyle bir şey olsa gerek.