Obama’nın geçen hafta 1967 sınırları baz alınarak Filistin’de iki devletin kurulmasını istemesine beklendiği gibi en çok İsrailliler ve Amerikan Yahudi lobisi şaşırdı. Çünkü Obama’nın talebi İsrail’in şu anda işgal ettiği bir çok bölgeyi ve üzerindeki yerleşim yerlerini terk etmesi demekti. Yahudilerden çok tepki gelince Obama yanlış anlaşıldığını, sınırların müzakere edilerek çizilmesi gerektiğini söyledi.
Ancak Obama her ne kadar çark etse de Yahudiler nezdinde niyetini belli etmiştir. Yahudiler Obama’nın 1967 sınırlarına geri dönülmesi taraftarı olduğunu ve gücü yeterse bunu İsrail’e dayatacağını anlamış oldu. Bu saatten sonra gerek İsrail’in gerekse de Amerikan Yahudilerinin Obama’ya güvenmesi nerdeyse hayal gibi.
Öncelikle Obama’nın söylediklerini önceki Amerikan başkanları ve Yahudi lobilerinin de daha önce beyan ettiklerini hatırlatalım. Ancak bu defa söyleyen Obama olunca, söylenenler hiç olmadığı kadar Yahudilerin ağrına gitti.
Obama’nın önerisi aslında şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan Yahudi ağıyla örülmüş bir devlet sisteminde geleceğini düşünmeden böyle bir söz tasarrufunda bulunmak. O Amerikan devleti ki Yahudilerle kol kola girmeden siyasette iyi bir noktaya gelemeyeceğiniz bir yer.
Bakın eski kongre üyesi Cynthia McKinney İran’lı Press TV’ye daha birkaç gün önce ne demiş; Bizim dönemimizde her kongre adayından İsrail’in askeri üstünlüğünü desteklemesi, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğuna dair yazılı bir taahhüt alınırdı. Eğer bu taahhüdü imzalamazsanız kampanyanızı yürütmek için para alamazdınız. “
Anlayacağınız, Amerika’da siyasete atılmak için Amerikan çıkarlarından önce İsrail’in çıkarlarını koruyacağınızı beyan etmeniz gerekiyor. Aksi taktirde siyasi hayatınız başlamadan biter.
Böyle bir ülkede başkanlık yapıp esiri olunan bir gruba rağmen Filistin devletinin kurulmasını istemek, Obama için büyük bir cesaret ve adalet örneği olmakla birlikte onun sonunu da getirebilecek bir demeç olabilir.
Gerek İsrail medyası gerekse de İsrail yanlısı Amerikan medyası bu demeçten sonra Obama’nın “Hüseyin” ismini de bastıra bastıra kullanarak hedef haline getirmeye başladı. Daha da kötüsü Yahudi Lobisi Obama’yı gelecek seçimlerde desteklememekle tehdit etti ve muhtemelen desteklemeyecektir de. Seçim öncesi Obama’nın da gizli kamera ile çekilmiş videoları çıkarsa şaşırmayalım.
Gelelim 2 devletli Filistin’e; İsrailli olmasına rağmen İsrail’i çokça eleştiren, Ben Gurion Universitesi akademisyenlerden Neve Gordon’a göre iki devletin kurulması mümkün görünmüyor. Ona göre Netanyahu Filistin devletini ancak (1) İsrail 1967 sınırlarına çekilmezse, (2) Kudüs bölünmezse, (3) Filistinli mülteciler geri dönmezse ve (4) Yeni Filistin devletine ait bir ordu olmazsa kabul edecektir.
Yukarıdaki şartlardan da anlaşılacağı üzere muhtemel bir Filistin devletinin barışcıl yollarla kurulmasının mümkünatı yok. İsrail’e Amerikan desteği -Obama’nın da belirttiği gibi- sınırsız olduğuna göre, İsrail, işgal edilen topraklarda bağımsız bir Filistin devletini ancak savaşırsa ve de yenilirse izin verebilir.
Dünyadaki yeni konjonktür bunu gerektiriyor diyenlere katılmadığımı da belirtmek isterim. İsrail ve Amerika konjonktür falan dinleseydi bugün bir İsrail devleti de olmazdı.
Netice-i kelam, Obama söyledi diye 2 devlet kurulmayacaktır. Çünkü Obama iktidar olsa bile henüz muktedir olamadığının farkında değil. Yakında o da etrafını sarmalayan Yahudi orijinli Amerikan Ergenekon’unun farkına varacaktır ama o güne kadar Başkan olarak kalır mı göreceğiz.
Şayet tüm bu zorluklara rağmen sözünün arkasında durup Filistin devletini kurdurabilirse tıpkı kendi çikolata rengi gibi Amerikan dış politikasının rengini değiştirerek tarihe geçecektir.