Dolar

35,2216

Euro

36,6736

Altın

2.962,65

Bist

9.916,22

Sulu İlahiyat

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-19 10:28:16

Sulu İlahiyat

Herhangi bir fakülteyi okuyup bitirdiğinizde okuduğunuz bölümle ilgili teorik de olsa ihtisas sahibi olur, daha sonra çalışma hayatında teori ile pratiği birleştirerek mesleğinizin ehli olursunuz. Aldığınız eğitim sizi önce yetiştirir sonra da alanınızda uzman yapar. Mesela inşaatın uzmanı inşaat mühendisidir. Eğitimin uzmanı öğretmendir. Tıbbın uzmanı doktordur. Mesleğe giren her yeni aday, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek duymadan, seleflerinden devraldığı bilgi ve tecrübeye yeni bir şeyler katarak o mesleği yaşadığı çağda zirvede tutar.
 
Ama iş ilahiyata gelince Türkiye’nin kendine münhasır şartlarından olsa gerek ki yukarıdaki tez tersine işliyor. İlahiyatçılardan dini, sünneti ve iman hakikatlerini öncelikle muhafaza sonra da kavileştirmelerini beklerken, bakıyorsunuz en büyük zararı onlardan bazıları veriyor.
 
Eskinin evliyaları, kutupları, imamları, alimleri sünnet ve farzla yetinmeyip çokça nafile ibadetler eda ederlerdi. Takvada en ilerideydiler. Kimisi geceleri 500 rekat namaz kılardı, kimisi bir ömür boyu yatsı namazının abdestiyle sabah namazını kılardı. Bazıları yılın çoğunu oruç tutarak geçirirdi. Bazıları da bir mağaraya inzivaya çekilip ibadetle meşgul olurdu. Hepsi de sünnet-i seninyeyi harfi harfine yaşarken, hal ve tavırlarıyla, ilimleriyle, fedakarlıklarıyla başkalarının da necat bulmasına vesile olurdu. Hatta bazı büyük zatlar medreselerde talebe eğitirken yeri geldiğinde talebelerini de yanına alıp düşmana karşı cenk ederlerdi.
 
Şimdinin mektepli din alimleriyse (bir kısmı müstesna) dine uymak yerine dini kendine uydurma gafleti içinde. “Bugün dininizi tamamladım” (Mâide/3) ayetine rağmen namaz, oruç, güzel ahlak, sünnet gibi bir çok ibadeti yapmak ve yaptırmaya vesile olmak, hal ve tavırlarıyla örnek olmak yerine dinin temel taşlarını teşkil eden ibadetlerle ilgili bile bile verdikleri yalan yanlış fetvalarla insanların aklını çeliyorlar. Yeri geldiğinde kendi verdikleri fetvalara bile aldırış etmiyorlar. Zinaya haram derler ama zina yaparlar, namazı 3 vakite indirirler ama namaz kılmazlar, kurbanda tavuk da kesilebilir derler ama kurban da kesmezler, ibadet Türkçe olsun derler ama Türkçe de ibadet etmezler.
 
Eskiden alimler nefislerini terbiye ederek manevi mertebelerde yol alırlardı. Şimdikiler nefislerini terbiyesizleştirerek maddi alemde yollarını buluyorlar. Diğer meslektaşları ancak geçinebilirken bunlar isteyenin gönlüne göre verdikleri fetvalarla birer servet ve makam sahibi oldular.
 
Onlara tabi olanlarsa çok zorluklar çektiler. Vaktiyle iyi niyetli bazıları bu ilahiyatçılardan bakış açısı sabit birinin sözlerine kanıp peşine düşüyorlardı. Polis ne zaman bu hocanın cemaatiyle birlikte toplandığını duysa gider toplantıyı basardı. Her seferinde cemaat içeri atılırdı. Hocaysa serbest kalırdı.
 
Din alimi olup hem kendini kurtarmak hem başkalarının kurtulmasına vesile olmak herkese kısmet olmaz. Bu imkanı iyi değerlendirenlerin alacağı sevap büyüktür. Ancak bunu çıkar için kullananların hali muhakkak ki fena olacaktır.
 
Peygamberimiz (a.s.m) Ulema-i Su’yu “Ahirete yakın bir zamanda din ile dünyalık elde edecek bir zümre türeyecek. Onlar kuzu postundaki kurt gibidirler. Sözleri baldan tatlı, kalpleri ise kurt kalbidir.” Hadisiyle tarif etmiştir.
 
Kur’an ise bu kötü ulemaları dilini sarkıtıp soluyan köpeğe (A’raf 176) benzetir. Fakat dini sulandıranlar muhtemelen bu ithamları üzerlerine alınmayacaklardır. Onlara sorsanız kendileri gibi düşünmeyen ilahiyatçı, hoca, cemaat lideri, kim varsa hepsi yobazdır, sapıtmıştır. Zaten gerçekleri görselerdi belki gaflete de düşmeyeceklerdi.
 
Lakin zihnindeki bir çok soruya cevap bulamamış, kafası karışık bir çok kişi hala bu insanlara teveccüh edebiliyor.
 
Allah dostlarına tabi olmak güzeldir. Ancak tabi olunan, Allah’a tabi olmak yerine nefsine tabiyse mutileri de nefislerine tabi kılar.
 
Hakiki mürşidler Allah’a yönlendirdiklerine göre bu sahte mürşidlere bilmeden tabi olmamak için Allah’a sığınmaktan başka çare yok.
 
Safiyane edilmiş bir dua insanı muhakkak ki gerçek Allah dostlarıyla buluşturacaktır.
 
Dualar sığınağımız olsun.
 
 

Haber Ara