Terörist başı Öcalan, avukatları üzerinden Ergenekonun taşeronluğunu yapıyor. PKK, avukatlar üzerinden Öcalan’ın taşeronluğunu yapıyor (avukatlara dikkat). KCK, PKK’nın taşeronu. BDP , KCK’nın taşeronu. Taş atan çocuklar BDP’nin taşeronluğunu yapıyor.
Çocuklar sonradan yakalanıp hapis yatıyor. Orada PKK’lılar tarafından terörize edildikten sonra salıveriliyorlar. Önce iş-aş arıyorlar. Sicilleri bozuk olduğu için bulamayınca da dağa çıkıyorlar.
Terör dediğimiz illet yukarıdaki döngüde çocukların ölmesiyle canlı kalıyor.
İnsanlar kendilerinin olmayan bir savaşta, savaş çıkaranların yaşaması için ölüyor.
Doğudaki bu döngüye şimdi de batıdaki Kürt çocuklar eklenmeye çalışılıyor.
Dörtyol, İnegöl, Tokat, İstanbul ve diğer illerde çıkarılan ve çıkarılacak olan olaylar...
Hepsi örgüte yeni eleman kazandırmak için yapılıyor. Amaç batı illerinde terörist faaliyette bulunup ordaki Kürtleri zor durumda bırakmak. Sonra da o çocukları da dağa çıkmaya mecbur bırakmak.
Oysa bu çocukların aileleri terörden, fakirlikten, işsizlikten kurtulmak için göçtüler batıya. Çocukları okusun da bir meslek sahibi olsunlar ya da en azından sokakta soğuk su satıp geçimlerini temin etsinler diye çekiyorlar bu çileyi.
BDP istiyor ki batıdaki Kürt genci de bir taş atsın. Sonra hapis, sonra işsizlik, dışlanmışlık, isyan ve nihayetinde dağa çıkış. Böylelikle terör devam edecek.
Bu savaşı çıkaranların (Ergenekon, Öcalan, PKK, BDP) akıllarını başlarına alması lazım.
Bu savaş onların savaşı. Kendi davalarına bu kadar çok inanıyorlarsa çocukların yerine kendileri çıksınlar dağa.
Belki dağa çıkan cahil çocuklar bilmiyor ama bu savaş artık bir inanç savaşı değil, bir inat savaşıdır. Kürtlerin özgürlük savaşı değil, Öcalan’ın özgürlük savaşıdır. Öyle olmasaydı “ Öcalan bırakılsın, silahları bırakalım” denmezdi. Silahlar kimin için susarsa savaş onun için yapılıyor demektir.
Hem Kürtlerin özgürlüğünü isteyenler Kürtlerin özgürlüğünü elinden alır mıydı?
Doğuda bir çocuğun taş atmama özgürlüğü yok.
Bir ailenin taş atmak için çocuğunu sokağa göndermeme özgürlüğü yok.
Dağa çıkanın inme özgürlüğü yok.
İnenin barınma özgürlüğü yok.
Başka bir partiye oy verme özgürlüğü yok.
Halkını esir almış bir örgüt mü özgürlük getirecek?
Devletin Kürtlere karşı yanlışı olabilir ama onlara en büyük ihaneti Türkler değil, PKK yapıyor.
Bugüne kadar ölen insanlar, göçler, çekilen sefalet, şehit edilen 20’lik askerler, yapılan bunca masraf, halka verilen bunca zarar Kürtleri daha mı özgür yaptı?
25 yıl sonra Kürt halkı daha fakir, daha mazlum. Silahla bir adım ileriye giden PKK, halkını onlarca adım geriye götürdü.
Halktan hangi birinin durumu 25 yıl öncesinden daha iyi? 25 yıl sonrasından umudu olan var mı?
Türkler ve (bilhassa) Kürtler yeni bir senaryo ile tekrar kullanılacaklarının farkına varmalılar.
Geçmişten ders almalılar;
1960 darbesinde halkı şeriatçı-kemalist diye bölüp darbe yaptılar. Olan halka ve hükümete oldu.
1980’de halk bu sefer sağcı-solcu diye bölündü . Olan yine halka ve hükümete oldu.
Şimdi de Kürt-Türk diye bölecekler ki olan yine halka ve hükümete olsun. Belki hükümeti devirirler de. Ama giden canlar bir daha geri gelmeyecek.
Bilsinler ki bu topraklarda silahlar iktidarı ele geçirmek ve egoları tatmin etmek için kullanılır. Bağımsızlık mücadelesi ya da ülkenin korunması gibi basit (!) şeyler için değil.
Kullanılanlar ancak kullananların istikbaline çalışırlar. Bu savaşta kullanılanlara gelecek yok.
Onun için alet olmasınlar.