NATO’nun Soğuk Savaş döneminde Türkiye’yi komünist bir tehlikeye karşı koruduğu iddia edilir. Belki gerçekten de Sovyet tehlikesine karşı korumuştur. Ancak Türkiye’nin NATO’ya üye olmasının faydası mı yoksa zararı mı daha çoktur, işte orası tartışılır.
En son çıkan haberlere göre NATO, Türkiye’nin Çin’den veya Rusya’dan füze almaması için ciddi bir uyarıda bulunmuş. Eğer Türkiye Rusya’dan S300 veya Çin’den HQ-9 füzesi alırsa NATO füze saldırılarıyla ilgili istihbarat paylaşımını ve (gerekirse) silah satışını durduracakmış. Çünkü NATO, askeri istihbarat sırlarının bu yolla Çin ve Rusya’ya sızmasından endişe ediyormuş.
NATO bunun yerine Türkiye’nin Amerikan Patriot ya da Fransız-İtalyan-İngiliz ortak yapımı Aster 30 füzelerini almasını tavsiye ediyor.
Çin,Rus, Amerikan ve Avrupa’lı füzeler karşılaştırıldığında Rus S300 füzelerinin diğerlerine göre çok daha iyi olduğu görülüyor. Çin’in HQ-9’u Rusların S300’ünün taklidi. Amerikan Patriot füzeleri de iyi ama çok pahalılar. Avrupalı Aster 30 ise o kadar iyi değil.
Türkiye Rus veya Çin malı füzeleri çok daha ucuza alabilir. Bu füzelerin hava savunmasına katkısı da daha fazla olacaktır. İşin aslı da istihbarat bilgilerinin Rusya ve Çin tarafından öğrenilmesi değil, Türkiye gibi büyük bir silah pazarının kaybedilmemesi. Böylelikle kötü mal pahalıya satılmaya devam edilecek.
Çünkü NATO’nun vermem dediği istihbaratlar Rusya veya İran’dan gelecek füze saldırılarıyla ilgili. Rusya’yla ve İran’la bir sorun yaşanmadığına göre bu istihbarata ihtiyaç yok. NATO verebiliyorsa sattığı silahların kodlarını ya da Türkiye için gerçek tehdit oluşturabilecek İsrail ve Yunanistan gibi ülkelerden gelebilecek saldırılar için erken istihbarat versin.
NATO üyelerinden alınan uçakların elektronik sistem şifreleri Türk ordusunca bilinmiyor. Bu uçaklar istenildiği vakit havada düşürülebilir, nerde oldukları düşmana bildirilebilir ve düşman uçağı dost gibi gösterilerek düşmana kolayca yem edilebilir. Bugün Yunanistan’la veya İsrail’le bir savaşa girilse muhtemelen Yunan ve İsrail uçaklarında Türk uçakları düşman olarak görünecektir. Türk uçaklarındaysa bu ülke uçakları dost olarak görünecektir. Böyle bir durumda NATO’nun Türkiye’den yana olacağına ya da en azından tarafsız kalacağına şahsen ben inanmıyorum.
Geçmiş biraz deşilse Türk savunma sanayisinin NATO ülkelerine bağımlı yapıldığı görülebilir. Askerin piyade tüfeğini üretmeye bile ancak lisans alınarak izin verildi. Daha ağır silahlarınsa en fazla montajı yapılıyor ve en önemli parçalar dışarıdan tedarik ediliyor. NATO’ya girmeden önce uçak üretebilen Türkiye, tekrar uçak üretebilmek için 2023 yılını bekliyor.
Silahların sadece NATO bloğundan alınması hem maliyetli olmakta hem de Türkiye’yi onların esiri yapmakta.Türkiye NATO üyesi olmaya devam edebilir ama ortak görünümlü müşteri pozisyonundan da bir an önce kurtulup kendi silahını kendisinin üretmesi gerekiyor. İlle de müşteri olunacaksa NATO dışındaki başka ülkelerden de silah alınarak muhtemel bir savaşta Garp kurnazlığına gelmemek için envanterde çeşitlilik sağlanmalıdır.
Türkiye’nin NATO’nun tehditlerine de aldırış etmemesi gerekir. Alamazsın dediği S300 füzelerini bir başka NATO üyesi olan Yunanistan almıştı. O gün kimse Yunanistan’a sesini çıkarmamıştı. Madem Türkiye üvey olarak görülüyor, öyleyse Türkiye NATO’nun tehditlerine aldırış etmemeli.
Çünkü Türkiye’nin güvenliği NATO’nun güvenliğinden daha önemli.