Dolar

37,9228

Euro

42,3342

Altın

3.816,69

Bist

9.477,72

Dolar

37,9228

Euro

42,3342

Altın

3.816,69

Bist

9.477,72

Dolar

37,9228

Euro

42,3342

Altın

3.816,69

Bist

9.477,72

‘Kara elmas’ cennetinden renkli notlar

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-17 08:43:00

‘Kara elmas’ cennetinden renkli notlar

Kinşasa-Yaounde

Afrika ziyaretinin ilk ayağı Kongo Cumhuriyeti'nin başkenti Kinşasa'ya indiğimizde çok sayıda özel uçak dikkatimizi çekmişti.
Havaalanı bakımsız, altyapısız ama pahalı küçük uçaklarla dolu, büyük tezat.
Sebebini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül açıkladı: 'Burası dünyanın en zengin madenlerinin kaynağı, özellikle elmas ve altın cenneti.'
Gül, 'vicdani sorumluluk' hatırlatması yaparken, sömürgecilik zihniyetini eleştirdi ve 'insanlığın Afrika'ya yaptığı bir yüz karasıdır' diyerek tepkisini dile getirdi.
Göz kamaştırıcı yeraltı zenginliğine karşın, sokaklarında fakirlik ve sefaletin kol gezdiği bir ülke... Kongo, Afrika'nın geri kalanının özeti gibi adeta. Bir milyarlık nüfusuyla dünyanın yeni mücadele alanı: Özellikle Çin'in ABD ile kıyasıya rekabetine sahne oluyor. Çin başbakanı sadece geçen yıl beş kez Afrika'ya gelmiş. Avrupalılar ise yüzlerce yıldır zenginlikleri adeta yağmalamış. Artık, 21. yüzyılda Afrika bir stratejik rekabet arenası.
Şimdi Türkiye 'ben de varım' diyor, bu uzak coğrafyalarda.
Gül'e çok ilgi gösterdiler, yakınlık sergilediler. Doğası gereği 'güler yüzlü' olan Cumhurbaşkanı'nı sanırım uzun zamandır hiç bu kadar keyifli görmemiştim.
Kongo'daki son gecemizde sohbetimize Gül bu neşeyle başladı, yanımıza geldiğinde 'hepimiz birer Afrikalı bebek evlatlık edinip, götürelim' diyerek söze girdi, sonra 'Hayrünnisa ile konuştum, bizimkiyle (yeni dünyaya gelen Zeynep torun) beraber büyütürüz diyor' cümlesiyle devam etti.

GAZETECİLER NE OKUYOR?

Gül, seyahat boyunca gazetecilerle yakından ilgilendi, hepimizle sıcak ve samimiydi. Ece Temelkuran'a, 'kitabını aldık, önce Hayrünnisa okuyacak, o sıraya koyuyor, sonra ben başlıyorum' dedi.
Yolculuklar uzundu; İstanbul-Kinşasa  8 saat sürdü. Oradan Yaounde'ye geçiş 2 saat. Artık adet olduğu üzere 'kim ne okuyor'a baktım.
Benim elimde Engin Geçtan'ın 'Zamane'si var. Birey ve toplum psikolojisiyle ilgilenenlere şiddetle tavsiye ederim.
Fatih Çekirge, Bejan Matur'un 'Rüzgar Dolu Konaklar' kitabını okuyordu. Cumhurbaşkanı'nın Basın Başdanışmanı Ahmet Sever'in ellinci doğum gününde Fehmi Koru, Fatih Çekirge, Bejan Matur ve ben şiir sohbeti yapmıştık. Çekirge'nin sıkı bir Bejan okuru olduğu belli oluyor.

ZAMAN TEMSİLCİSİNİN ELİNDE ATATÜRK KİTABI

Ece, sürekli 'kitabımı unuttum' diye yakındı, Newyorker dergisiyle idare etti. Mustafa Karaalioğlu Zürcher'in 'Milli Mücadelede İttihat Terakki', Okan Müderrisoğlu Gül İnanç'ın 'Büyükelçiler Anlatıyor', Yusuf Ziya Cömert, Albert Camus'nün 'Veba' kitabını okuyordu.
Zaman'ın Ankara Temsilcisi ise 'Ali Fuat Cebesoy', 'Sınıf Arkadaşım Atatürk' okuması yapıyordu. 'Ne güzel' dedim, 'Bizim Atatürk'le hiçbir sorunumuz yok ki; olamaz ki' dedi.
İsmail Kaplan Afrika hakkında kitaplar almış yanına, Amberin
Zaman ise saatler boyu kendi
gazetesi Taraf'ı okudu.

CEMAAT OKULLARI SÖMÜRGE HAREKATI MI?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yurtdışında Türk okullarını mutlaka programına koyuyor. Dışişleri bakanıyken genelge yayımlamış ve büyükelçilere sorumluluk yüklemişti. Kongo'da özel bir tören düzenlendi. Artık kamuoyunun aşina olduğu üzere, Türkiye'den binlerce km uzakta, siyahi öğrenciler bizim dilimizde şarkılar söyledi, şiirler okudu, hep beraber İstiklal Marşımız seslendirildi.
Bir yönüyle insanın gururlanmaması, duygulanmaması imkansız.
Genel olarak cemaate kuşkuyla, kızgınlıkla ve hatta öfkeyle bakanlar; onu tehlikeli bulanların varlığı malum. Cemaat okulları da bu bakıştan nasibini alıyor. Bu Türk okulları ise ilginç bir durum. Dediğim gibi bir Türk olarak dünyanın neresine gitseniz ellerinde Türk bayrakları, sınıflarda Atatürk posterleri, dillerde Türkçe... Manzaraya şaşırıyorsunuz, gururunuz okşanıyor. Tanzanya'da mesela, cumhurbaşkanının çocuğu burada okuyor. Bilemiyorum doğrusu, sanki Türkiye'den çok; global bir iş gibi, büyük organizasyon.
İlber Ortaylı hocam aklıma geldi, bir keresinde ona sormuştum, 'Cemaat ayrı, herkes istediğini düşünsün. Bu okul işi başka. Onlara okul yapıyorlar diye kızmadan önce Atatürkçüler olarak, o okullardan fazlası yapılsın' demişti.
Sonuçta artık devlet programlarına dahil edildi. Kongo'daki okulda ilginç bir konu oldu, onu aktarayım.

ABDULLAH GÜL'Ü DÜŞÜNDÜREN SORU

Cumhurbaşkanı Kongo'daki Şafak Türk Okulu'ndaki törende çok neşelendi. İstiklal Marşımızı okuyan siyahi öğrencileri öptü, onları kutladı.
Sonra, meslektaşımız Ece Temelkuran, bu okulların sömürgecilik görüntüsü oluşturduğu yorumunu yapıp Gül'e düşüncesini sordu. Ardından, 'Okulda o küçük çocuklara rahat hazır ol' talimatı verildi. Türkiye'de sivilleşme konuşulurken bunları nasıl buldunuz diye sordu.
Gül, 'Sömürgecilik ruhu ve mantalitesiyle alakalı değil. Kardeşlik ruhu var. Kaynaşıyorlar, gidip onlara sormak lazım, kaynaşanlara' dedi ve Türklerin tarihinde sömürgecilik zihniyeti ve geleneği olmadığını ekledi.
Rahat-hazır ol talimatını ise adeta dert edindi, şaşırdı; üç dört kez tekrarlayarak sordu, o duymamış. Biraz da üzüldü.
O kadar ki; akşam saraydaki resmi yemekte arkadaşımızı yanına çağırıp 'Sahiden öyle mi oldu' diyerek üzüntüsünü ifade etti.

Akşam

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara