Dolar

34,8956

Euro

36,6300

Altın

3.008,96

Bist

10.058,63

Başbakan'ın “çılgın” projesi, Türkiye’yi ikiye bölecek!

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-18 02:09:46

Başbakan'ın “çılgın” projesi, Türkiye’yi ikiye bölecek!

12 Haziran seçimlerine az bir süre kala siyasi partiler bir bir seçim beyannâmelerini açıklıyor.   Ak Parti ise seçim beyannamesi ile birlikte, 8,5 yıllık iktidarında yaptıklarını anlatan bir de rapor yayınladı.   Son aylarda, Başbakan’ın çılgın bir proje peşinde koştuğu konuşuluyor. Hıncal Uluç, Başbakan’ın kendisini arayıp, İstanbul’la ilgili çılgın projesini söylediğini yazmıştı.   Peki, bu projeler ne ve gerçekten bunları yapmak çılgınlık mı?   İstanbul’la ilgili projelerin birincisi, Haliç devam ettirilerek bir U şeklinde Marmara Denizi’ne bağlanması ve böylece durağanlığın sona erdirilip, suyun sirkülâsyonunun sağlanması…   İkincisi ise; biri Anadolu, diğeri Rumeli yakada olmak üzere ‘iki yeni şehir/İstanbul’ kurulması…   İkinci proje acaba ne kadar yeni ve başarılabilir mi?   Bundan 5 yıl önce, Türkiye’nin son dönemde yetiştirdiği en değerli mimarlarının başında yer alan rahmetli Prof Dr Turgut Cansever Hoca’yı ziyarete gitmiştim. Bir saatlik randevum, rahmetli hocanın arzusu doğrultusunda 4 saat sürdü.   Başbakan Erdoğan’dan, siyasetten, sanat ve mimariden, İmam Hatip Liseleri’nden, İlahiyatçılardan ve sair çok şey konuştuk. Çok şey anlattı. Bazı bilgi ve belgeler verdi, kitaplar hediye etti.   Bunlardan biri de “Pilot Şehir Uygulama Raporu” ile yeni kurulacak 25 bin kişilik pilot ve 500-750 bin kişilik yeni şehirlerin yerlerine kadar tüm detayları açıklanmış ölçekli şehir plan ve haritalarıydı.   Farklı mesleklerden 41 kişiden oluşan ‘İstanbul Deprem Çalışma Grubu’ tarafından “Pilot Şehir Uygulama Raporu” Ocak 2003 yılında yayınlanmış. Ekip başmimarı rahmetli Cansever Hoca.   Yine başka bir eser ise -oldukça hacimli- “Yıkıcı Depremden Etkilenecek İstanbulluları Yeni Şehirlere Yerleştirme Projesi Ön Raporu.” Yine farklı mesleklerden farklı alanda uzman 64 kişi tarafından hazırlanan bu raporda da; Turgut Canser’den İsmet Özel’e, Ahmet Davutoğlu’ndan Teoman Durali’ye, Kürşat Bumin’den Burhan Şenatalar’a, Hayrettin Karaman’dan Atilla Karaosmanoğlu’na, Yücel Yaman’dan M. Ruhi Şirin’e kadar çok sayıda ünlü isme rastlıyoruz.   Turgut Hoca bu çalışmanın gecikmesinden dolayı çok dertliydi. Başbakan Erdoğan’la, belediye başkanı olmasından önce -adaylık sürecinde- tanıştığını ve kendisine bu konularda bilgi verdiğini ve danışmanlık yaptığını anlattı. Belediye başkanlığı süresince, şartlar ve imkânlar elvermedi dedi ve ekledi:   “Ak Parti iktidara gelince konu yeniden gündeme geldi. Başbakan’ın talimatıyla, İmar İskân Bakanı Zeki Ergezen’le konu üzerinde yeniden çalışmaya başladık. Bir hayli mesafe aldığımızı düşünüyorduk ki, bir gün Bakanlıktaki bazı üst düzey yöneticiler gelip beni tehdit ettiler. Bunu yaptırmayacaklarını açık açık söylediler. Hatta ‘seni bir daha burada görmek istemiyoruz’ dediler. Gecikmenin ve engellemelerin nedenini böylece öğrenmiş oldum. Devlete çöreklenmiş bazı kimseler, iktidarın muktedir olmasını engelliyorlardı. Siyasi irade ise beklediğim tepkiyi ver(e)miyordu. İyice ümidimi kaybettim” demişti.   Kendisine, 22. Uluslararası Mimarlık Kongresi için İstanbul’a gelen ve şehri helikopterle gezip “Bu şehri Mimar Sinan’ın torunları inşa etmiş olamaz” diyen Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) Başkanı Jaime Lerner’ın sözlerini hatırlattığımda, hocanın gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamıştı. Sanırım 15-20 dakika birlikte ağladık.   Bu sırada, odasındaki masanın yanında bulunan raftan kalınca bir kitap çıkardı ve imzalamaya başladı. Bu kitap, hoca tarafından hazırlanmış ve Al-Baraka tarafından neşredilmiş olan “Mimar Sinan” adlı hacimli eserdi. Bu yazı vesilesiyle eseri açtım, rahmetli şunları yazmış: “Sayın Kemal Özer, sevgiler ve yolunda başarılar temennilerimle 12.6.2006 Turgut Cansever” Bu vesileyle Turgut Hocaya rahmet dilerim.   “Pilot Şehir Uygulama” eserinin arka kapağında “Neden yeni şehirler?” gerektiği şu şekilde ifade edilmiş:   “JICA 2002 hesapları, olası İstanbul depreminin 140 ila 200 milyar dolar tutarında bir ekonomik kayba sebep olabileceğini belirtmiştir. Tahmin edilen kayıplar, yeni şehirler kurma maliyetinden en az 14 kat daha fazla olacaktır.   Uygulama Raporu; yeni şehirler yaklaşımının bir zorunluluk olduğunu ortaya koyarken, mevcut şehirlerimizdeki sosyal, ekonomik ve fiziksel çevrede, mimaride yaşanan olumsuzlukları çözümleyerek, güvenli yapılar inşa ederek barınma ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, güzel şehirler vücuda getirmenin gerekliliğini irdelemektedir.”   Raporun farklı bölümlerinde ise, hâlen İstanbul’da yaşayan en az 4-5 milyon insanın Anadolu’da kurulacak, -kültürel ve insanî yaşam koşullarına haiz- yeni şehirlere taşınmasını öneriyor.   “Çılgın” proje olarak anılan Başbakan Erdoğan’ın bu projeleri, bugüne ait şeyler değil. Bu güne kadar olgunlaşmayan şartlar nedeniyle başarılamayan projelerin vaktinin geldiğinin düşünülmesinin sonucudur.   Gelelim üçüncü çılgın’ projeye…   Öncelikle belirtmek gerekirse; bu proje yine İstanbul’u yakından ilgilendirmekle birlikte, Türkiye’yi ikiye bölecek bir proje…   Kimileri için ‘vay be!’ dedirtecek bu proje, aslında yine İstanbul’la ilgili. Çanakkale ve Marmara Boğazları’nın yükünü azaltacak olan bu projeyi başarmak kolay değil. Bu projenin benzerleri, dünyada uygulanmış ve mimarlarını tarihe geçirmiş...  
* * *   Bunlardan biri, Kanuni’ye ait olan “Süveyş Kanalı projesi”. Kanuni’ye nasip olamasa da, yine 1869'da Osmanlı’ya nasip olmuş. Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla, Akdeniz’den Hint Okyanusu’na çıkmak için Afrika kıtasını dolaşma zorunluluğu sona ermiş.   Bir diğeri de, “Corinth(Korint) Kanalı projesi”. Yunanistan’ı ikiye bölen bu kanal, 1881 ile 1893 yılları arasında, 11 yılda tamamlanır. Bendenizin, hem karayoluyla, hem de bir baştan bir başa gemiyle geçtiğim bu kanalın uzunluğu 6,3 km. Ege ve Adriyatik denizlerini birbirine bağlayan bu kanal sayesinde, gemiler 400 km dolaşmaktan kurtuluyorlar.   Yine gidip gördüğüm başka bir kanal ise, ülkenin içlerine kadar ilerleyen ve Almanya’nın ağır sanayi ürünlerinin, gemilerle Kuzey Denizi’ne naklini sağlayan 300 km’den daha uzun dev kanalları. Hem Polonya’daki, hem de Almanya’daki bu kanal projeleri Hitler’e ait.   Başbakan Erdoğan’ın yeni projesi, ülkeyi siyasi anlamda olmasa bile, coğrafi anlamda ikiye bölecek. Toplum projeyi ne kadar gerçekçi bulur ve tamamlanabilir mi? Bu ayrı bir tartışma konusu.   Başbakan, Karadeniz ile Akdeniz’i, Samsun ile Adana hattından bağlayacak olan bu “çılgın projeyi” henüz açıklamadı. Ancak bu seçim sürecinde en çok tartışılacak projelerden biri olacağı aşikâr.   Nerden baksanız, 500-600 km’lik bir dev kanal sayesinde hem ülkenin toprakları küçülecek, hem ülke ekonomisinde ciddi değişiklik olacak, hem de eski Demokrat Parti Milletvekili Ali Rıza Kılıçkale'nin esprilere konu olan “Kayseri'ye deniz isterim” talebi gerçekleşmiş olacak.   Bekleyip göreceğiz.

www.twitter.com/ozerkemal

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara