Menderes’in 6 Haziran 1950'de, ‘darbe planladıkları’ gerekçesiyle başta Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman ve bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general, 150 albayı re'sen emekliye sevk etmek gibi takdire şayan icraatlarının yanı sıra; ülkenin başına NATO’ya üye olma ve bu nedenle de adı daha sonraki ‘Özel Harp Dairesi’ olarak değiştirilecek olan şaibeli ‘Seferberlik Tetkik Kurulu’nu kurmak, Marshall Yardımı, Tahkikat Komisyonu ve bazı özel kanunlar gibi bize birçok sorunu da miras bıraktığını biliyoruz.
Sorunlardan biri de, yönetenlerini siyasete taşımaktan başka ne işe yaradığı kimse tarafından bir türlü öğrenilemeyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) de, Adnan Menderes döneminde Celal Bayar’ın isteğiyle kurulur. Başına ise İş Bankası Genel Müdürü Üzeyir Avunduk getirilir.
Amaç, ticareti yani parayı siyasete taşımaktır ve öylede olur. Ancak araya 27 Mayıs darbesi girer.
TOBB, darbeyle İnönü’nün eline geçer. Başkanlığı'na da Vehbi Koç getirilir. TOBB’un 4. başkanı olan Vehbi Koç -onun yükselişini ve hayatını birde Erol Toy’un ‘İmparator’undan okumak gerekiyor- "siyaset ve ticaret birlikte yürümez" diye istifa eder.
Koç’un istifasının haklılığını, Demirel’in Erbakan Hoca’yı TOBB Başkanlığı’ndan indirmek için başlattığı savaşta bir kez daha görüyoruz. 70’li yıllarda yine AP’nin kontrolüne geçen TOBB, elinde bulundurduğu on milyarlarca doların gücü nedeniyle siyasette önemli ol oynamayı sürdürüyor.
TOBB Başkanlıkları tümüyle bakanlık arzusunun tavan yaptığı, Yılmaz Karakoyunlu’nun tabiriyle "ticari ve siyasi terbiye tahtası" haline dönüşür. Ahmet Dallı, Medeni Berk, Necmettin Erbakan, Mehmet Yazar, Ali Coşkun, Ersin Faralyalı, Yalım Erez, Zafer Çağlayan göze çarpan TOBB’un talihlilerinden…
TOBB’a bugün toplamda 365 örgüt üye. Bunlar; 178 Ticaret ve Sanayi Odası, 60 Ticaret Odası, 12 Sanayi Odası, 2 Deniz Ticaret Odası ve 113 Ticaret Borsası. Gerçek ve tüzel kişilik üye sayısı ise 1 milyon 300 bin civarında. Üyeliği ve aidatı ise zorunlu. Yönettiği servet ve sahip olduğu imkânlar, Türkiye’nin imkânları ile mukayese edildiğinde inanılmaz bir büyüklükte.
Kurulduğu günden bu yana her adı darbeler ve darbecilerle anılmaktan bir türlü kurtulamayan TOBB, şimdi de ‘balyoz planı’ ile gündem de…
Türkiye halklarını ve özellikle cami cemaatini “iç düşman” ilan eden ‘balyoz’ darbe planının başbakan adayı; 2001’den bu yana TOBB’un 22. başkanlığını yürüten Rıfat Hisarcıklıoğlu.
Hisarcıklıoğlu; “adımı bu işlere bulaştıranlara hakkımı helal etmiyorum” diye ‘cılız’ bir gürleme yaptı. Cılızdı çünkü daha fazlasını yapma imkânı yok gibi…
TOBB’un tarihi sanki darbecilerin tarihi gibi.
28 Şubat sürecinde TOBB Başkanı Fuat Miras’ın oynadığı rol herkesin malumu.
Öte yandan Rıfat Beyin etrafındaki bazı kişiler ya 28 Şubatçı, ya ulusalcı ya da son darbe planlarında yer almaktan yargılanıyorlar.
Mesela önceki dönem TOBB Başkan Yardımcısı ve halen ATO Başkanı ve de “hükümeti eleştirerek kötümser bir hava yaratmak ve bu yolla halkı isyana teşvik” etmekle suçlanan Ergenekon sanığı Sinan Aygün bunlardan biri.
Aygün’ün bir başka özelliği de Hisarcıklıoğlu’nun ortağı olması.
Hilafetin kaldırılışının 80. yıl dönümünde ATO’da Kuvvet Komutanları ile panel düzenleyen Ergenekon sanığı Sinan Aygün’ün 1 Temmuz 2008 günü tutuklanmasına sinirlenen Hisarcıklıoğlu; yargıya “kınıyorum” şeklinde sert bir tepki vermişti.
Hisarcıklıoğlu’nun uzun yıllara dayanan dostluğu, komşuluğu ve ortaklığı nedeniyle Sinan Aygün üzerinde öylesine etkili ki CHP’den aday olmasını, Baykal’la anlaşmış olmasına rağmen engellemişti.
Hisarcıklıoğlu, 06 TBB 58 plakalı otomobille Ergenekon tutuklularından Sinan Aygün’ü cezaevinde ziyaret etmiş ve ziyaretin kameralara yansımaması için büyük çaba harcamıştı.
Aygün’ü savunmayı sürdüren Hisarcıklıoğlu; “eleştirirken artık herkes dikkat etsin” diyerek Aygün’ün o dönemdeki medyatik şovmenliği nedeniyle tutuklandığını ima ediyordu. Fakat iddianameyi hazırlayan savcılar öyle düşünmüyorlardı.
Mesela dava açmak ve suç duyurusu gibi bir girişimde bulunmak yerine, konuyu yumuşak sözlerle geçiştiren Rıfay beyin; başbakanlık aşkına kendini başbakan adayı olarak tercih eden ve millete balyoz indirmeyi planlayan komplocu militarist güçlerle dileriz ki hiçbir ilişkisi olmamış olsun.
Balyoz darbe planında, adı kabine üyesi olarak geçen kimselerin bir kısmının halen Ergenekon sanığı olması ayrı bir gerçek…
Bu senaryoların tümünün planlanan kabine üye adaylarının bilgisi dışında gerçekleşmiş olması mümkün mü acaba?
Fakat şu da bir gerçek ki; neden başkası değil de Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun adı geçiyor?
Başbakanlık yapacak asker ya da sivil mi kalmadı ki TOBB Başkanı tercih ediliyor?
Yumuşak bir karın yoktur inşaallah!