Hiç kuşku yok ki, başta İHH olmak üzere, yardım gönüllüleri ile onlara destek sunan vicdan sahipleri tarihin seyrini değiştirdiler.
Artık dünyanın tek bir gündemi var: İHH, Filistin sorunu ve İsrail adlı terör örgütü.
Yahudi asıllı Türkiye vatandaşı Roni Margulirs; “Canlı bombalar çaresizlikten kaynaklandı. Canlı bombaları, 62 yıllık baskı, kamp hayatının sefaleti, barış umutlarının İsrail tarafından tekrar tekrar boşa çıkarılması doğurdu. Artık yapacak hiçbir şeyi kalmayanlar patlattı bombaları. Terörizm, insanları bu duruma düşürmenin adıdır. Özgürlük için çaresizce mücadele etmenin değil. Hamas, İsrail terörünün sonucu”dur diyor.
Taraf yazarı Roni, bu insani yardımları eleştirenlere “eşek” demişti. Haksız mı? Elbette haksız. Eşek olmanın bile bir onuru olur. Yalakalığın bile bir sınırı vardır. Fakat bu insanî yardımları eleştirenleri ‘hınzır’ da dâhil hiçbir hayvanla eş değer tutmam. Onlara yakışan tek sıfat: “Alçak”
İsrail, gemiler ve yüklerini müsadere ettiğine göre, korsan; insanları katlettiğine göre de teröristtir. Son olarak kendisini kuran BM’yi de tanımadığını açıkladığına göre, onu artık “İsrail adlı terör örgütü” olarak nitelemek en tabii hakkımız.
Umarız çok geçmez birçok ülke ‘gerçek terörist’ örgütlerin listesine, dünyanın en büyük terör örgütü İsrail’i de ekler.
Dünyanın özgür olmayan ülkesi: ABD
İngiltere’nin de veto yetkisi olduğu halde “İngiliz Yahudi İmparatorluğu” hayalinde koşan Siyonist güçler, sürekli ABD’ye veto yaptırarak, ABD’yi yıpratıp İngiltere’nin imajını koruya geldiler. Şimdiler de araları limoni gibi gözükmesi de, diplomatik tuzaktan öte bir anlam taşımıyor.
İngiltere’nin şeytanlıklar ve kanla dolu tarihi incelendiği zaman, diplomasisinin ne kadar güçlü ve etkileyici olduğu görülür. ABD’nin ise kısa tarihi çekişmelerle geçmiş, son yüzyılı da aralıksız savaşlarla geç(irtil)miş...
ABD halende savaştırılıyor. Siyonistler ABD’yi sürekli savaşta tutarak, atak yapmasını ve gelişmesini engellemeye çalışıyor. Çünkü ABD yerine son on yılda Çin atına oynadılar. Amerika Merkez Bankası FED ve dolayısıyla Amerika parasına da sahip olan küresel Siyonist güçlerin, ABD’ye hem yeni rakip yaratma hem de ABD’yi zayıflatma girişimini, ABD’liler ancak Bush’un son döneminde görebildi. Bu nedenle Obama gibi birini getirerek, karşı bir atakta bulundular. Fakat bu küresel Siyonist yapı, Amerika’nın kılcal damarlarına kadar işlediği için Obama’nın istediğini yapması da öyle kolay değil.
Tıpkı iki yüz yıllık batıcılık, en azından yüz yıllık İttihat ve Terakki geleneğini değiştirmek için çaba sarf ederken, düz duvara tırmanmak ve sürekli uzlaşmak zorunda kalan Ak Parti iktidarı gibi, Obama iktidarı da düz duvara tırmandırılıyor. Bilderberg icra kurulu üyesi eski Başkan Bill Clinton’un eşi Hillary Clinton ve Siyonist olduğunu ikrardan çekinmeyen Joe Biden’i başkan yardımcısı yapmaya mecbur kalan Obama’nın içler acısı durumu bunun göstergelerinden sayılabilir
Bir ABD’li seçkine ‘ABD’ye başkan mı FED’e başkan mı olmak istersiniz’ sorusunua yöneltirseniz, hiç tereddütsüz FED’e başkan olmayı tercih edecektir. Fakat aynı soruyu sade bir ABD vatandaşına yöneltirseniz, o tıpkı bizim saflar gibi ABD başkanlığını tercih edecektir.
İngiliz Yahudi İmparatorluğu’nu kurmak için Rothschild ve Rockefeller hanedanlıkları ve İngiliz istihbaratınca örgütlenen William Yandell Eliot, Zbigniew Brzezinski, Samuel Huntington, Henry Kissenger, Geroge Soros gibi isimlere, yeni dönemin Bill Gates, Ted Turner, Oprah Winfrey, Oryan Buffett ve Michael Bloomberg gibi isimlerini de eklemek gerekiyor. Kuşkusuz, temel çatı örgütleri de Bilderberg.
Ancak her türlü imkân ve çabaya hatta ABD’li yöneticilerin aptallıklarına rağmen, ABD’yi yıkmayı başaramadılar fakat karşısına Çin gibi yeni bir gücü oluşturdular. ABD, geçte olsa bunun farkına vardı varmasına ama geri çekilmek ve değişmek kolay değil.
İngiliz’e tepki
Özgürlüğü, gücü ve parası kendine ait olmayan ülke: ABD. Ne acıklı bir hâl… Tıpkı bizim geçmiş hâlimiz gibi...
Yüksek rakımda sessizlik olsa da, bazıları boynunu eğerek konuşsa da şükür ki; “İsrail'in elinde kan var... Yaptığı korsanlık, haydutluk ve bir devlet tarafından işlenmiş cinayet… Barbarlığı canlı olarak gördük…” diyebilen bir Dışişleri Bakanı ve "Bizi başkalarına benzetmesinler, bedeli ağır olur… Bu saldırı insanlığın vicdanına yapılmıştır… Türkiye’nin dostluğu ne kadar kıymetliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir… Bugün yeni bir gündür, bugün bir milattır. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıktır... Cinayeti, katliamı ne ölçüde iyi bildiklerini bir kez daha dünyaya göstermişlerdir… Kuru kuruya lanetlemek yetmiyor. Herkes sussa, gözünü yumsa, sırtını dönse bile, biz Türkiye olarak Filistin’e, Gazze’ye sırtımızı dönmeyeceğiz, gözümüzü yummayacağız…” diyebilen bir Başbakanı var.
Fakat ABD’de bunu rahatlıkla diyebilen bir lider henüz yok. Ama veto etmemek bile ABD için iyiye işaret. Artık bunun bir İngiliz şeytanlığı olduğunu ABD’de biliyor. Dünyaya sömürgeciliği öğreten; İstanbul’u, Kudüs’ü, Kahire’yi, Keşmir’i, Yeni Delhi’yi, HongKong’u, Kuala Lumpur’u işgal eden de İngilizler değil miydi?
İsrail’in kurulması için 30 yıl canhıraç çalışıp, Siyonist bir devlet inşası için her türlü gayri insaniliği yapan da İngiliz, onu yaşatmak için hâlâ şeytanlığa devam edende… Ama kimse ondan söz etmiyor. Neden acaba?
İHH gerçeği
İHH, Bosna katliamından bu yana yaptıklarıyla ‘Müslümanların yüz akı’ olmayı sürdürüyor.
Dünyanın en ücra köşesinde yaprak kımıldasa haberdâr olanların; din, dil ve ırk ayırımı yapmaksızın, BM akreditesi ile 120’den fazla ülkede faaliyet gösteren bir yardım örgütünden, haberdâr olmaması mümkün olabilir mi? Bu yardım örgütünün yaptığını, otoriteyi inkâr etme işareti olarak saymalarında bir sakınca olabilir mi? Elbette olur.
Çünkü otorite dedikleri: İsrail adlı terör örgütü…
Terör örgütleri ve korsanlar ne zamandan beri otorite olarak sayılıyor?
1992 yılında kurulmuş bir vakıftan yeni haberdâr olma meselesi, kuşkusuz İHH’nın kusuru değil. İHH’nın kendisini herkesin bilmesi gibi bir derdi olduğunu da sanmıyorum. Fakat onu; yetimler, mazlumlar, garipler hatta zalimler yakînen biliyorlar...
***
Aralarında İHH’nında bulunduğu 50’den fazla ülkenin vatandaşları, nereye insanî yardım götürdüler? Gazze’ye…
Gazze kimin toprağı? Filistin’in…
Geminin rotası neresi? Filistin toprağı olan Gazze yani Filistin karasuları…
Peki, İsrail ne yaptı? Uluslararası sularda insan katletti ve korsanlık yaptı…
Bunu kim yapar? Korsanlar ve terör örgütleri…
Bir korsan ve terör örgütüne bunu niye yaptın diye sorulur mu? Sorulmaz…
Tüm dünya sordu da ne oldu? Şırnak’ta bebek katleden terör örgütü ne yaptıysa o da onu yaptı...
Peki, niye dünyayı kan gölüne çeviren Siyonist çetelerin otoritelerinden söz ediyoruz? Biz Müslümanlar böyle bir otoriteyi tanımıyoruz ki. Onu tanıyorsak PKK’yı da tanıyalım.
PKK, cinayet işlerken Kürt, Türk, Arap diye ayırıyor mu? Ayırmıyor…
Peki, PKK’nın meslektaşı uluslararası sularda, gelenler Türk, Kürt, Yunan, Arap, İngiliz, Maley, İspanyol veya Müslüman, Hıristiyan, Yahudi veya ateist diye niye ayırsın ki?
Ne yani, şimdi masumları ve o masumlara yardım götüren gönüllüleri katleden bir terörist ve korsanı, efendimiz mi saymalıydık? Yoo yoo, zalimle işbirliği yapamayız ve onları otorite olarak tanımayız. Politik davranmaya hiç gerek yok.
Evet herkesin bir planı ve hedefi var...
Bu gayet doğal...
Ama hiçbir zaman unutmamak gerekiyor ki, planların üstünde plan var. Gazze’ye insani yardım götüren gemiye yapılan terör ve korsan baskınından kim neyi murat etti, nasıl bir sonuç çıktı?
Planlar üstüne, plan yapana hamd olsun.