Sanırsınız ki İsmet İnönü yeniden iktidara gelmiş. Tıpkı İnönü Cumhurbaşkanı iken camilerin mahyalarında “Müslümanlar Cumhuriyetperverdir”, “Var ol İnönü”, “Para biriktir” şeklindeki ideolojik metinler gibi birkaç gündür İstanbul’un bazı salatîn camilerinin mahyalarına “Ne mutlu Türküm diyene”, “Önce vatan”, “Milli birlik esastır” ve “Şehitler ölmez” cümleleri asılmış.
Bu yazılar nereye asılmış?
Camilere
Bu camiler kime bağlı?
Diyanet İşleri Başkanlığı’na
Asan kim?
Güya İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü
Astıran kim?
Bilinmesi istenmiyor fakat tahmin etmek zor değil…
Ne zaman asılmış…
- Camiler haftasında.
- Mescid-i Aksa’nın üzerinde yeni bir oyunun oynandığı günde.
- Kürt kızı Ceylan'ın katledildiği günlerde.
- Demokratik açılımın çalışmasının en yoğun tartışıldığı haftalarda.
Bütün bunlar Diyanet yönetiminin bilgisi dışında yapılmış olabilir mi?
Elbette ihtimal dâhilinde…
Diyanet’i de sarmış olan bazı güçlerin baskısı ile yapılmış olabilir mi?
Bu da mümkün.
Bu bir provokasyon mudur?
Hiç kuşkusuz.
İslam’ın kutsal mekânı üç Mescid-i Haram’dan biri olan Mescid-i Aksa hakkında Diyanet’ten hiç tepki duydunuz mu? Peki, geçtiğimiz günlerde katledilen ‘Ceylan kız’ hakkında bir açıklama? Ya da askerlerin başörtüsü hakkında verdiği fetvaya karşı bir cümlecik cevap?
Bütün bunlara sessiz kalan Diyanet, bu cümlelere izin verdi mi ya da nasıl izin verdi?
Camileri bu çirkin amaca kim ne için alet etmek istemiş olursa olsun; Diyanet, ister isteyerek isterse de ferasetsizlik yüzünden olsun bu oyunun bir parçası olmuş durumda.
Görünen o ki ulusalcı güçler, camide de kavga peşinde. Bu aynı saftaki kardeşi birbirine düşürme oyunu. Bunu başarabilirler mi? Kolay olmasa da ihtimal dışı değil.
Netice itibari ile Namık Kemal’in ‘Vatan Yahut Silistra’ eseri ile hayat bulmaya başlayan, İttihat ve Terakki (İT) elinde yaşama geçen ve Cumhuriyet döneminde ise kök salarak ülkeyi içinden çıkılmaz sorulara gark eden etnik milliyetçiliğe karşı siyasi iktidarın ‘açılım’ projelerini –kardeşliğin tesisi açısından– en çok desteklemesi gereken kuruma baltalatmak dâhiyane bir buluş. Diyanet üzerinden gelen bu ‘karşı açılımın’ çok derin anlamları olmalı.
Camiler ulusalcıların değil Müslümanların mekânı. Farklı etnik kökene sahip Müslümanların ortak mekânında olması gereken cümle ‘Ne Mutlu Türküm diyene’ değil ‘Elhamdülillah Müslümanlardanım’
Başbakan, Diyanet ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ne yapmak istediklerini ve amaçlarını mutlaka -bizim gibi- soracaktır. Lakin gelecek cevabı biz de duymalıyız.