Korkulması gereken kişiler paraya sahip olanlar değil, paraya sahip oldukları halde ahlaktan yoksun olanlardır. Pek çok kimse, sık sık kullandığı kavramların genellikle gerçek anlamını bilmiyor. Anlamı bilinmeden rastgele kullanılan bir kavram, kargaşaya ve anlam kaymalarına neden olmakta.
?Kapitalizm? ve ?kapitalist? kelimeleri de bu anlam kaymasına uğrayanlardan. Kapitalist, genellikle paraya sahip olanlar için kullanılmakta. Hâlbuki oldukça zengin biri kapitalist olarak nitelendirilemezken, zar zor geçinen bir kişiye kapitalist demekte hiçbir beis olmayabilir.
Hz. Ebubekir devrinin en zenginlerinden biri değil miydi? Peki, zenginliği nedeniyle Hz. Ebubekir r.a.'a kapitalistti mi diyeceğiz? Bu imkânsız? Çünkü o, Allah ve Rasulü için her şeyini bağışlayabilen bir cömertlik âbidesi.
Gerçek mânâda kapitalistler, paraya tutku ile bağlanıp insanları, diğer canlıları, doğayı ve çevreyi acımadan sömürürler. Yoksulların açlıktan ölmeleri onların vicdanlarında bir sızı meydana getirmediği gibi bu durumu nasıl paraya tahvil edeceklerini düşünmekten de çekinmezler.
İyi bir kapitalist tarifi yapmak istediğimizde; anahtar kavram olarak ?düzenbaz? diyebiliriz. Onlar için amaç; iyi şeyler üretmek değil, en yüksek kâr sağlayacak işleri yapmaktır. Alkollü içecekler, sigara, uyuşturucu, çocuk, kadın ve yaşlı sömürüsü, müstehcenlik ve pornografi, rüşvet, şantaj, tehdit gibi ruh ve bedenler ile nesilleri tahrip edebilecek her türlü mal ve hizmeti üretmek kapitalistlerce mubah görülür.
Bir kapitalistin amaca giderken, tehlikeli araçları kullanmak, manipüle etmek, insanları mutlu imiş gibi göstermek ve hazzın esiri yapmakta da bir beis görmediği gibi kapitalist bir sistem; reklâm, haber ve kirli bilgilerle hayatı kolaylaştırdığı, sağlığımıza sağlık kattığı, rahat ve konfor sunduğunu iddia ederek sahte yaşamlar vaat ediyor.
Bitmek tükenmek bilmeyen ve frenlenmemesi sebebiyle tüketenini köleleştiren istekler yüzünden, tüketiciler hayatlarını kolaylaştırdığını zannettikleri ihtiyaçlar(!) için çalışmaktan -dünyanın sorunları ve çevreleri bir kenara- aileleriyle bile ilgilenmeye vakit bulamıyorlar.
İnsan, tüketmek zorunluluğu olan bir varlık olmakla birlikte, tüketebilmek için üretime de ihtiyacı olan bir canlı. Üreten insanların tüketenlere göre daha yüksek servetlere sahip olmaları da doğal. Buna karşı çıkmak, fıtrata karşı çıkmakla eş değer. Ancak üretimden yana olmak, ahlaksız kapitalist bir düzenden yana olmak anlamına gelemez. Ahlaksız gücün hâkim olduğu bir dünya, mensuplarını mutlu edemez.
Bugün çoğu kapitalist, kapitalizm düşmanı gibi gözükebilir. Müslüman, yokluk kadar servetinde bir imtihan vesilesi olduğunu, varlık kadar yokluğa şükretmek gibi bir mükellefiyetinin de olduğunu bilmeli.
Varlık, bir kişi ya da birkaç kişide biriktiğinde; sosyal ve toplumsal barış ortadan kalkar, mal ve can emniyeti sorunu zuhur eder. Bunu ortadan kaldırmak için yapılacak cebri yöntemler, hiçbir zaman çözüm olmaz.
İslam'ın zenginler için ortaya koyduğu ?zekât mükellefiyeti?, bu soysal ve toplumsal barışı sağlamaya matuf bir proje. Elbette varlık sahibi bir Müslüman, yalnızca servetinin zekâtını vermekle mükellefiyetini de tamamlayamaz. O, her gün her şeyini Allah'a borç vermekle de mükellef. Çünkü kendine ait sandığı varlık, Allah'a ait.
Bu iman ve ahlaktan yoksun zengin kapitalistlerin, Mayıs ayı başında New York'taki 'Rockefeller Üniversitesi' rektörünün evinde gizlice toplandıkları ortaya çıkmıştı. Birbirlerinin rakipleri de olan bu kapitalistlerin, neden gizlice(!) bir araya geldikleri, ne görüştükleri, niçin buluşma yeri olarak Bilderberg'in finansörü, Mason ve Yahudi 'Rockefeller'in seçildiği de merak konusu olmuştu.
Meğer büyük kapitalistlerin dertleri çok büyükmüş. Bu gizli toplantıyı 'dünya nüfusunu nasıl sınırlandırabileceklerini' konuşmak için tertiplemişlermiş!
Dünya nüfusunun çokluğunu dert edinenlere bakar mısınız? Bill Gates, David Rockefeller, Ted Turner, Oprah Winfrey, Oryan Buffett, George Soros ve Michael Bloomberg gibiler?
Katılımcılar Gates'in önerisinde birleşip, dünyanın en önemli sorunun artan nüfus olduğuna ve bunun zapturapt altına alınması gerektiğine karar vermişlermiş?
Güya dünyanın önemli dertleri(!) için kafa yoran bu mason biraderler, nüfus artışının yanı sıra çevresel, sosyal ve sınaî tehdit sorunlarını tartışmışlarmış. Bizde yedik?
Bir an bir saflık yapıp bu konuları konuştuklarını farz etsek; acaba dünya nüfusunun artmasından bu adamlar neden rahatsız olabilirler? Ezici çoğunluğun köleleri olmasından ve kölelerin sayısının artmasından neden rahatsız olsunlar ki? Bu kölelerin alın terleri ve mideleri, bu kapitalistlerin servetleri değil mi?
Çevre, sosyal sorunlar ve sanayinin getirdiği problemler bu kişilerin ürünü değil midir? Ayrıca bu meselelerden kazanç elde edenler de kendileri değil midirler? Eskilerin tabiriyle hangi dağda kurt öldü de bunlar bu meseleleri dert edinir hâle geldiler? Yoksa bu örtünün altında başka tezgâhlar mı var? Elbette böyle!
Medyaya yansımaması gereken, fotoğraf çekilmesi yasak olan bu çok gizli toplantıyı kim sızdırdı acaba? İçeride olup bitenleri ve fikrin kime ait olduğuna kadar ki ayrıntıları kim, neden yayınladı?
Konu ile ilgili Times London Gazetesi'ne konuşan Bill ve Melinda Gates Vakfı eski genel müdürü Patricia Stunisafar, ?Onlar, alternatif dünya hükümetidir? diye tanımlıyor bu kendilerini ?rab? zanneden kanser hücrelerini.
Dertleri artan nüfus değil, kendilerinin azalan nüfusları? Gerçek amaç bu ve bizden gizlenen diğer şeytani planlar... Servetlerine servet katmak için iğrenç planlar yapan, Allah'a ve insanlığa savaş açmış bu bir avuç mason kapitalist düzeni Necip Fazıl merhum;
Allah'ın bir pulunu bekleye dursun on kul,
Bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul,
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa,
Yaşasın kefenimin kefili kara borsa... diyerek özetler.
Bu şeytani planlara karşı diğer tarafa düşen çocuk sayısını artırmak olmalı. Çünkü Allah'ın vaadi gerçektir ve O c.c., yarattığı her canlının rızkına kefildir. (Âmennâvesaddagnâ)