Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Sağcılık ve kaz kafalılık

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-04 13:10:51

Sağcılık ve kaz kafalılık
NOT : Bu yazı eleştiri amaçlı yayınlanmıştır. Bu yazıya karşı yazılan eleştiriyi okumak için tıklayın

Sağcıların, muhafazakârların kalın kafalı olduğunu eskiden beri düşünmüşümdür.

Hiçbirinin kafasının hiç çalışmadığı iddia edilemez belki, aralarında tamamen aptal olmayanlar da vardır herhalde ama genel olarak sağcılıkla kaz kafalılık arasında bir ilişki olmadığını düşünmek bana hep zor gelmiştir.

Bütün sağcıların Cevdet Sunay, Yıldırım Akbulut veya George W. Bush gibi olmadığını biliyorum elbet. Ama pek çoğunun öyle olduğu da yadsınamaz.

Yeni öğrendim, bu kuşkularımda haklıymışım.

Ontario’da Brock Üniversitesi’nden psikolog Gordon Hodson’un yaptığı bir araştırmaya göre, zekâ düzeyi daha düşük olan çocukların büyüyünce muhafazakâr ve ırkçı görüşlere sahip olma ihtimali diğer çocuklardan daha yüksekmiş.

Yemin ederim uydurmuyorum.

Araştırma sonuçları, alanının en ciddi ve prestijli dergisi olan Psychological Science dergisinde yayınlanmış.

Hodson, İngiltere’de yapılan iki çalışmanın bulgularını kullanmış. Çalışmaların biri Mart 1958’de, biri de Nisan 1970’te doğan çocukları izlemiş. Çocuklar 10 yaşındayken zekâ düzeyleri ölçülmüş, 33 yaşına geldiklerinde de toplumsal görüşleri sorulmuş.

Hodson’un araştırmasında bazı sorunlar yok değil. Bir kere, ‘zekâ düzeyi’ bence sorunlu bir kavram, IQ ölçülerinin neyi ölçtüğü kuşkulu filan.

Ama bilimsel bir dergide yayınlanan bir makaleyi çok da sorgulamaya gerek yok. Ben ikna oldum. Sağcılar aptaldır.

Ne alakası var demeyin. Tabii ki var.

Dünyanın haline bakıp “Ne kadar iyi, ne kadar güzel, inşallah her şey hep böyle kalır, hiç değişmez” diye düşünen bir insanın akıllı olduğu düşünülebilir mi?

Kendini çaresiz hisseden, “Hayır, böyle olmamalı, ama ben değiştiremem ki” diyen kişiyi anlarım. Ama “Her şey tam da olması gerektiği gibi, aynen muhafaza edelim, evet, ben muhafazakâr olmalıyım” diyen kişiyi anlamak mümkün müdür?

Ya zengin doğmuştur, ekmek elden su gölden yaşamaktadır, eşitlik, adalet gibi şeyleri tehdit olarak görür. O zaman bir diyeceğim olmaz. Ya da başka türlü bir dünya düşünemiyor, hayal edemiyordur. Yani kafası çalışmıyordur.

Bir küçük örnek vereyim.

Bir süre önce İstanbul’da Kartal İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara Yunus Zeyrek imzalı, Bu Dosyayı Kaldırıyorum adlı Ermeni sorunuyla ilgili bir kitap ücretsiz olarak dağıtıldı. Kitapta “Ermenilerden özür diliyorum” kampanyasına imza veren isimler tek tek sıralanarak haklarında “içimizdeki şeytan”, “gizli Ermeni”, “kansız”, “soysuz”, “zıpçıktı”, “besleme kalem takımı” ifadeleri kullanılıyor. Ermeniler “Bir ihanetin anatomisi”, “Böyle komşu düşman başına”, “Kuşatmanın yerli işbirlikçileri” gibi başlıklarla anılıyor.

Kartal İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü bağımsız bir ırkçı kurum değil, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir ırkçı kurum olduğu için, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e konuyla ilgili bir soru soruluyor. Dinçer, “Kitaptakiler millî refleksle ve mizahî bir tarzda eleştiri olarak yazılmıştır” diyor.

Aynı günlerde, okumuşsunuzdur, Akit gazetesi Ali Bayramoğlu’nun Ermeni olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.

Buna karşılık, şu metin imzaya açıldı:

“Etnik ve dini kimlikler dahil, her türlü farklı kimliği düşman olarak gören ve gösteren, yazar ve aydınları ‘Ermeni’, ‘Rum’, ‘Yahudi’ vb. diyerek ırkçı saldırganlığın hedefi haline getiren yayın anlayışını tehlikeli buluyoruz.

Kışkırtıcılık yapan, gazetecilik mesleğinin itibarını zedeleyen bu tür yayınlara karşı, düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünü savunmayı sürdüreceğiz.

Nefret suçu işleyen yayınlar konusunda kamuoyunu uyarıyor, bu tür yayın yapan gazeteler ve gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.“

Akit yazarları, Yunus Zeyrek ve Ömer Dinçer akıllı mıdır?

Haber Ara