Dolar

34,2398

Euro

37,6309

Altın

2.920,13

Bist

9.109,34

Tenzile Erdoğan...

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-20 08:54:00

Tenzile Erdoğan...

Allah hepimize bayramın selametini ve sevincini yaşatsın, bayramlarımız hakiki bayramlardan olsun...
Ramazan boyunca sizlerle güzel annelerimizin hatırasını canlı tutmaya çalıştık. Sevgili Efendimiz(sav)’in cennet kadınları diyerek tüm zamanlara örnek ve ışık olarak gösterdiği Hz.Meryem, Hz.Asiye, Hz.Hatice ve Hz.Fatıma... Ki elindeki hurma dalıyla toprak üstüne çizilen “Dört Uzun Çizgi” halinde anlatılmıştı Kainatın Efendisi tarafından... Dört anne, dört kadın, dört omuz, dört sütun, dört kucak, dört köşe taşı, dört kaide, dört prensip... İnsanlığın yol haritası, sanki bu dört büyük annemizin avuçlarındaki yazgıyla paralel işlemiş gibi... Dördü de bu “uzun çizgi”lerin... Hayatlarını, dünyaya getirdikleri veya kendilerine emanet edilmiş evlatlarına vakfederek parlatmışlar... Onlarda hem vakıf hem de feda kavramlarının sırrı tütüyor. “Kadınlardan tekvin kokusu gelir” diyen büyüklerimiz ne kadar da haklı... Yaratım sanatı, annelerin merhametinde tecelli ediyor. Yaratıcı olarak Allah, alemin gözbebeği mesabesindeki insanoğlunu, ancak analara, annelerimize taşıtıyor...
Her anne bir vakıf, her anne bir bayram arefesidir bu bağlamda... Anne ki; yıllar sonra çocuğundan alacağımız bahtı açık haberlerin öncüsü, ilk fısıltısı, ilk buğusu... Her çocuk, bu yüzden annesinin devamı, toprağın içinde uyuyan tohuma misal... Kökü sağlam, dalları göklere doğru yükselmiş, meyve yüklü bir ağaca dönüşmek elbette zaman ister, ama her şeyden evvel toprak ister, ana ister... Ana, fetihlerin işaret fişeğidir, karanlığın ve aydınlığın ilk habercisi...
Bu Ramazan Bayramı’na inşallah sevinçler içinde giriyoruz. Analar olarak çok ağladık biz... Dile kolay yirmi beş yıldır devam eden kardeş kavgası, dökülen kan, solan gençlik hülyaları, çatılarından binbir hüzün tüten taziye evleri... Evlerimiz kararmıştı analar olarak, fidanlarımız kırılırken yaşamak bize haram olmuştu... İşte yıllardır beklediğimiz insan onuru ve hukuku temelindeki kardeşlik adımları, tüm anaların yüzünü güldürecek şekliyle atılıyor... İçeride bu güzel niyetlerin tasarıdan fiile çıkarılması için çabalanırken, dışarıda da önemli adımlar atılıyor. Kardeş kentlerimiz Şam ve Halep, uzun küskünlükler ve zorunlu uykular sonrasında, buzların çözüldüğü günleri yaşıyor... Dikenli teller arkasında, zoraki birbirinden ayrılmış kardeşlerin yüzleri gülecek gayrı...
Bayrama sevinçlerle girerken... Toplumsal ve uluslararası barış konusunda attığı cesur adımlarla Türk siyasi hayatında çığır açan Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın yetişmesinde emeği geçen anneyi, yani Tenzile Erdoğan Hanım’ı da düşünmeden edemedim... Her anne, kendi evladı açısından bakıldığında elbette “uzun çizgi”dir... Ama bazı evlatlar vardır ki onların yaşadıkları hayat, aynı zamana toplumun hayatını da etkiler, siyasi liderler böyledir nitekim... Tenzile Erdoğan’ın 26 Şubat 1954’te Kasımpaşa’da dünyaya getirdiği evlat da bugün sadece kendisinin değil, hem ülkemizin hem de tüm Ortadoğu’nun yazgısını birlikte taşıyor... Tenzile Hanım önce, Kaptan “Ahmet Reis”in eşiydi... Sonrasında Tayyip Reis’in annesi olacağını biliyor muydu? Her anne gibi fedakarlıklarla büyüttüğü, yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği evladının, günün birinde Türkiye’ye ve dünyaya yön vereceğini bilebilir miydi? Tatil günlerinde pazar yerlerinde su satan, Fatih’teki okulundan Kasımpaşa’daki evine bilet parası ödememek için yürüyerek gidip gelen, top koşturan, müsamerelerde sandalye taşıyıp, şiirler okuyan küçük oğlunun, günün birinde dünyaya yön veren liderlerden olacağını bilebilir miydi Tenzile Hanım?
Kendisini 22 yıl önce, üniversite öğrencisiyken Gelini Emine Hanım ile evlerinde verdikleri talebe iftarlarından bu yana tanıyorum... Onların evi garip gurebaya, fakir fukaraya ve bizim gibi tüm talebelere her daim açık olmuştur. Oğlu, Beyoğlu’na Belediye Başkan adayı olmuş ve türlü tertip düzenlerle seçimi kaybetmiş, sonrasındaysa seçim sırasında yaşanan şaibeli durumlardan şikâyetçi olmuş ve fakat açtığı davada nerdeyse kendisi suçlu hale düşmüştü... Sıkıntılı günlerdi, biz hukuk talebeleri, davayı heyecanla takip ediyorduk... Evlerine uğradığımızda perdeleri açık pencerenin önünde elinde tesbihi ile beklerken bulmuştuk Tenzile Hanım’ı... Gözleri ufukta, tedirgin ve duayla kıpırtılı dudaklarından şu dökülmüştü; “Allah onu bize bağışlasın, Tayyib’imi bekliyorum, merak ediyorum, arkadaşları iyidir dediler, birkaç gündür yok, Musa Peygamberi Firavundan koruyan Allah, onu da korusun!”...
Bayrama girerken, mukaddes annelerimize yoğunlaştığım edebiyat çalışmalarım arasında, istedim ki bizim “uzun çizgimiz” olan bu anneyi de vefayla selamlayalım...
Tenzile Erdoğan!
Ne güzel bir evlat yetiştirmişsin, ellerinden öperiz!
Bayramın kutlu olsun...
Bu bayramın arefesi, öncüsü sensin Tenzile Erdoğan... Kucağında büyütüp, saçlarını taradığın çocuk, önce yürümeyi, sonra hecelemeyi öğrettiğin çocuk... Bak bugün hepimize “bir dakika!” diyerek insan olduğumuzu, adaleti ve barışı yeniden hatırlatıyor...

 

Vakit

SON VİDEO HABER

Ceset maketi teşhir edilen mekana operasyon

Haber Ara