Doğrusunu isterseniz her zaman olduğu gibi Müjdat'ın arkadaşı olduğum için gurur duydum.
Sanatçıların yaşamı; bir anlamda sporcuların yaşamına benzer. İşin başında büyük zorluklar yaşarsınız. Ne denli yetenekli olursanız olun; başarıya giden yolda ciddi engellerle karşılaşırsınız. Bu engelleri aşabilmek için çok çabalamak ve biraz da şanslı olmak gerekir ve bu yolu aşan yetenekli ve şanslı gençlerin önlerindeki; spor ya da sanat yaşamının uzunluğu; ne yeteneklerine bağlıdır ne de şansına. Bundan ötesi çalışmak ve yine çalışmaktır...
Müjdat büyük yeteneği ve şansının yanı sıra; bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle sürekli çalıştı. Ve işte önemli bir bölümüne uzaktan da tanık olduğum 50 yıl geride kalmış. Başarı ve mutluluklarla dolu olsa da; yorucu ve yıpratıcı 50 yıl...
x x x
Müjdat Gezen Sanat Merkezi (MSM)'nin eski öğrencileri ve arkadaşları çok güzel bir program hazırlamışlardı. Fazla uzun sürdüğü için programın ikinci bölümüne kalamadım ve televizyonlardan izlediğim güzellikleri yaşayamadım. Fakat ilk bölümde yaşadıklarımı defalarca ve defalarca düşündüm ve keyif aldım.
Değişimli bir biçimde programı sunan MSM'nin eski öğrencileri ve günümüz Türk sanat yaşamının ünlü isimleri eminim Müjdat'a büyük bir gurur vermiştir. Programı sunanların tüm MSM'li olmaktan ne denli gurur duyduklarını dile getirirken; Müjdat'ın gururu onların tümünün gururunun toplamına eşit olsa gerek...
Müjdat'ın eski arkadaşları ortak anılarını dile getirirken; doğrusu ben de epey eskilere doğru yol aldım.
x x x
Pek çok insan Müjdat Gezen'in göbek adının Halit olduğunu bilmez.
Bu Halit göbek adı da ünlü "şovmen" Halit Kıvanç'tan gelir. Müjdat'ın babası; oğluna yakın arkadaşı Halit Kıvanç'ın adını vermiş. "Müjdat" adı da müjde ifadesinden gelmiş. Müjdat'ın doğumunda "müjde bir çocuğunuz oldu" dediklerinde; rahmetli babası "müjde değil Müjdat" diyerek ünlü sanatçımızın adını belirlemiş.
İlk bölümdeki sunumlar arasında Müjdat'ın yaşamının değişik aşamalarından fotoğraflar vardı. Fakat özellikle Savaş Dinçer'in "barka vizyonu" beni çok duygulandırdı. Müjdat'ın bu "kader arkadaşı"; bence Türk Tiyatrosu'na gelmiş geçmiş en büyük oyunculardan biri belki de birincisidir. Fakat ülkemiz sanat yaşamının "piyasa düzeni" içinde hak ettiği konuma (bence) gelememiştir. (Aynı şeyi Müjdat'ın bir başka kader arkadaşı Yaman Tüzcet için söyleyebiliriz.)
Savaş belki bugün dünyamızda değil ama; o gece TİM salonunda aramızdaydı...
x x x
Anılarını dile getiren arkadaşlarının yanı sıra; bir başka kader arkadaşı Mustafa Alabora; bu güzel geceye Nazım Hikmet'in bir şiiriyle katkı yaptı. Fakat gecenin en ilginç konuşmacılarından biri; Eskişehir'in kültür yaşamına önce Anadolu Üniversitesi'nin rektörü olarak sonra da Eskişehir'in başarılı belediye başkanı olarak büyük katkı yapan Yılmaz Büyükerşen idi. Galiba izleyici olarak geldiği toplantıda sahneye davet edilmesi; sanıyorum kendisi için de bir sürpriz oldu ama biz izleyiciler çok mutlu olduk.
İlk bölümde konuşmacıların yanı sıra; Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin İstanbul ve İstanbul dışındaki kentlerdeki değişik şubelerinin öğrencileri eteklerindeki tüm taşları döktüler ve tüm marifetlerini sergilediler.
"Türk Halk Müziği" bölümü öğrencilerinin sunduğu güzel türkülerin ardından; Türk Sanat Müziği öğrencilerinin okuduğu şarkıları dinledik. Bu öğrencileri Mustafa Sağyaşar'ın çalıştırdığını bilmiyordum. Bu da bana sürpriz oldu.
Daha sonra; tiyatro bölümü öğrencileri değişik oyunlardan bölümler sundu. Hepsi birbirinden güzeldi ama; özellikle "Damdaki Kemancı" adlı oyundaki sütçü Tevye'nin evlenmek isteyen kızına izin verdikten sonraki; "gelenek" adlı sahneden etkilendim. Damdaki Kemancı adlı oyunu bundan tam 40 yıl önce; Atatürk Kültür Merkezi'nde Devlet Tiyatrosu'ndan izlemiştim. Tevye rolünü Cüneyt Gökçer oynamıştı. Devlet Tiyatrosu'nun oyuncuları bu sahneyi inanılmaz derecede güzel ve etkileyici oynamışlardı. (Ama anımsadığım kadarıyla; Tevye kızının evliliğine izin vermemişti...)
Daha sonra da hafif müzik bölümü öğrencilerinin şarkılarını dinledik ve danslarını izledik. "Hair" müzikalinden "Let the sunshine in" adlı parçayı mükemmel yorumladılar.
Fakat bu birinci bölümün en etkileyici kısmı Fahir Atakoğlu'nun piyano ile çaldığı parçalar ve Sezen Aksu'nun daha sonra ona katılarak okuduğu şarkılar oldu.
Tabii tüm bu sürprizler arasında; Müjdat'ın bir zamanlar birlikte güldürüler ürettiği Kandemir Konduk da vardı. O da bazı anılarını dile getirdi.
x x x
Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin epey zamandan beri öğretim üyeleri arasındayım. Fakat yıllardan beri; genellikle sağlık nedenleriyle derslerimi çok aksatıyorum. (Umarım bu yarıyıl aksatmayacağım.) MSM'nin öğretmenlerinin taklitlerini yapan Savaş Dinçer benim taklidimi yaparken kürsüden inmiş ve kapıyı çekip gitmiş...
Savaş'ı çok özlüyorum. Allah rahmet eylesin...
Bugün