Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

9 Eylül 1922

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-09 01:24:00

9 Eylül 1922
Nazım Hikmet'in, (diğer pek çok şiirinin yanında); gönül tellerimi titreten, 'Kurtuluş Savaşı Destanı'nın sonu, şöyledir:
 

'... sonra

Sonra, 9 Eylül'de İzmir'e girdik.

Ve Kayserili bir nefer

Yanan şehrin kızıltısı içinden gelip

Öfkeden, sevinçten, ümitten ağlaya ağlaya,

Güneyden kuzeye

Doğudan batıya

Türk halkıyla beraber

Seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz'i.

Ve bizde burada bitirdik destanımızı.

Biliyoruz ki, layığınca olmadı bu kitap,

Türk halkı bağışlasın bizi... '

26 Ağustos sonrasında, 'Büyük Taarruz'un öncesini, oldukça ayrıntılı olarak kaleme almıştım. Bugün, 'Büyük Taarruz' sonrasını, ana hatlarıyla ele almak istiyorum.

Büyük Taarruzumuz, Yunan Genelkurmayı'nın da beklediği gibi; Batı Cephesi'nin ortasından, Ankara Eskişehir hattından, doğudan- batı'ya doğru değil; Afyon Karahisarı'nın güneyinden, güneyden- kuzeye doğru gerçekleştirilmiş ve çembere alınan Yunan kuvvetleri, 30 Ağustos'ta gerçekleşen bir meydan muharebesi sonrasında; ağırlıklı bir biçimde imha,ya da tutsak edilmişti.

Bu savaşa, 'Başkumandanlık Meydan Muharebesi', adını veririz. '30 Ağustos' sonrasında; Yunan ordusu başıbozuk bir biçimde, 'çekilmeye' başladı.(Ben nezaket gereği, 'çekilmek' diyorum ama, işin aslı kelimenin tam anlamıyla, 'kaçmaya' başladılar) 'çekilmek', ama nasıl çekilmek? İzmir'e doğru çekilmekte olan Yunan kuvvetleri, geçtikleri her yerde; arkalarında 'yangın', 'cinayet ', 'kan' ve 'gözyaşı' bırakıyorlardı.

Yunan askerlerinin yakıp yıkmadıkları; tek bir köy, tek bir kasaba ve tek bir kent bulunmamaktaydı. Ve yapılan vahşetten çılgına dönen askerlerimiz, bir an önce İzmir'e ulaşmak ve bu katliama son vermek için, insanüstü bir gayretle 'koşuyorlardı'.

Afyon, Kütahya, uşak vb. kentlerimizde yaşananları gözleyen TBMM hükümeti; Bursa'da da benzer şeyler yapılabileceğinden ve Bursa'nın da yakılıp yıkılabileceğinden endişe ediyordu. Bunu engellemek amacıyla; İstanbul'daki, 'İşgal kuvvetleri komutanlığı' na, yazılı olarak başvurdular ve Anadolu'nun diğer yerleşim merkezinde sergilenen vahşet benzeri, eğer Bursa'da da sergilenirse; hem esirlerin ve hem de Anadolu Hrıstiyan tebanın, yaşamlarını garanti edemeyeceklerini, resmen bildirdiler.

İstanbul'dan, ivedilikle yola çıkan ve İngiliz subaylardan oluşan bir heyet; TBMM'nin endişesinin, haklı olduğunu saptadı. Bursa'daki camilerin ve türbelerin etrafına, benzin vb. gibi yanıcı maddeler depolanmış ve bir kundaklama için, tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. İngilizler, derhal duruma el koydular ve telafisi mümkün olmayan bir vahşeti engellediler. Zaten benzer bir durum, Manisa'da da yaşanmış ve Osmanlı camilerinin tahribi, bir ölçüde engellenmişti.

Türk ordusunun taarruza başladığı haberi, İzmir'de duyulduğu zaman; İzmir'in Türk mahallelerinde, umut uyandı. Fakat o günün iletişim olanakları içinde, doğru haber alınamıyordu. Bu, sadece Türkler için değil, azınlıklar için de söz konusuydu.

Taarruzun ilk günlerinde gelen haberler, üzücü ve korkutucuydu. Ordumuzun saldırısının durdurulduğu ve Ankara'nın, düşmek üzere olduğu haberleri, dile getiriliyordu. Fakat birkaç gün içinde; Yunan ordusu ile birlikte kaçmakta olan, Batı Anadolu Rumları, İzmir'e gelmeye başladı.

Evlerini, barklarını, işlerini terk ederek; yükte hafif, pahada ağır ne bulabildilerse, yanlarına almış ve yollara düşmüşlerdi. Yürekler acısı bir durumdaydılar. Liman, Basmahane ve Alsancak garlarında da, yaşamaya çalışıyorlardı. Arkadan, kaçan Yunan askerleri, gelmeye başladı. Onların başıbozuk halleri de, sivillerden farklı değildi.

Zaten birkaç gün içinde, son Yunan askerleri; Kuşadası ve Erdek'ten, Anadolu'yu terk edeceklerdi. Müttefik devletlerin, İzmir limanındaki gemileri ise; kendi vatandaşlarını kurtarmanın, telaşı içindeydiler. 8 Eylül gecesi, Yunanlıların katliam yapacağı korkusu içinde, barikatlar kuran ve sabaha kadar gözlerin kırpmayan; Türk mahallelerindeki kadın, ihtiyar ve çocuklar; 9 Eylül sabahı, Kadifekale'ye çekilen Türk bayrağını görünce, gözyaşlarına gark olmuşlardı.

Yunanistan'ın, Anadolu hayalleri noktalanmıştı. Fakat İzmir'den kuzeye, Bursa'dan batıya geçen Türk kuvvetleri; Çanakkale'de, İngiliz güçleriyle karşı karşıya gelmişlerdi. Bunu, ayrıca anlatacağım.

BUGÜN

 

 
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara