Son zamanlarda; değişik gazete ve dergilerde, ilginç bir haber okuduk. Buna göre; ABD'nin aklının ermediği şey, ?Eski İslamcıların?, nasıl liberal olduğu ve Avrupa Birliği peşine düşmeleri imiş. Anlaşılan ABD'nin aklının ermediği son şey bu. Sanki akılları her şeye eriyormuş gibi?
ABD'de inanılmaz bir ?bilimsel birikim? olmasına ve yüzlerce üniversitede, binlerce dış politika ve uluslar arası ilişkiler uzmanı çalışmasına karşın; dış politika kararlarında genellikle yanlış yapılıyor. Zira, işin içine ?insan faktörü? girince; o son derece gelişmiş bilgisayarlar; insanların duygularını, heyecanlarını, kültürel ve sosyal birikimlerini değerlendiremiyorlar. Kuru bilgileri analiz ederek, seçenekler sunuyor ve yanılıyorlar.
Dış politika kararları alanlar; nitelikli uzmanların önerilerine değil, bilgisayarların ?çıktı?larını dikkate alarak karar verdiklerinden; sonunda, ?akıllarının ermediği? noktalara geliyorlar.
Ben onlar gibi düşünmüyorum. Bence Türkiye'de, dini duyarlılıkları yüksek kesimlerin çok önemli bir bölümü, bir İslam şeriatı düzeni kurma amacında değil. Türkiye'de, bir İslam şeriatı düzeni kurmak isteyen, ?fanatikler? ve ?aşırılar?, elbette mevcut. Fakat bunlar, yüzde 3'ü geçmez. Bugün AKP, yukarıda değindiğim kişiler tarafından, ?İslam şeriatçısı? olarak görülüyor ve kendilerini saklamak için, ?takiyye yaptıkları?, düşünülüyor. Umarım yanılıyorlardır ve benim gibi düşünenler haklıdır. Zira aksi takdirde; Türkiye'de, bir şeriat düzeninin eli kulağındadır?
Bence ?Refah Partisi?, bu konuda, daha gözü karaydı. Türkiye'de yönetmek isteyecek siyasal kadroların, ?sınırlarını? karıştırdılar, ya da gerekli özeni gösteremediler. AKP, bundan da gerekli dersi çıkardı ve farklı bir kulvarda yarışa çıktı.
Bugün, AKP kadrolarını oluşturan ?eski İslamcıların? çok önemli bir bölümü, bir İslam şeriatı devleti kurmanın peşinde değil. Bunlar; daha iyi yaşam koşulları, yüksek gelirli ve güvenceli bir iş, çocuklarına daha iyi bir eğitim, daha iyi sağlık koşulları vb. şeylerin peşindeler.
Herkes gibi?
Türkiye'de ABD'nin (ve bizden bazılarının), ?İslamcı? olarak tanımladıkları kişiler; Cumhuriyetimizin laik ve halk egemenliğine dayanan yapısı içinde, ?vatandaşlık haklarından?, sonuna kadar yararlanan insanlardır ve bu haklarından, asla vazgeçmezler.
Eskiden ?Batıya? duydukları güvensizlik sonucu; Batı'dan gelen kavramlar çerçevesinde, ?liberalizme? pek sıcak bakmazken; şimdi, bu kavramın ardındaki, ?özgürlükçülüğü? sezmişler ve hızla benimsemişlerdi.
Dürüst olmak adına, şunu vurgulamam gerekir ki; bu satırların yazarı, ?liberalizme? pek sıcak bakmayan, muhafazakar bir ?sosyal demokrat?tır. Fakat, Türkiye'de dini duyarlılıkları yüksek kesimlerin, ?şeriatçı? olmak yerine, ?liberal? olmalarını, memnuniyetle karşılar. (Tabii sosyal demokrat olmalarını tercih ederdim?)
Bunun dışında; AB normları içinde, asla olmayacak şey, ?darbe?dir. Ne gibi gelişmeler olursa olsun, silahlı kuvvetlerin bir müdahalesinden, her zaman çekinen AKP'lilerin; AB'ye girmenin ?güvence? ve ?güvenliği? içinde olmak istemelerini, doğal karşılamak gerekir. Bir darbenin nesnel gerekçeleri olmasa bile; yapay gerekçeler, her zaman üretilebilir.
Bunun dışında, başka açıklamalar da yapılabilir ki, maalesef yerim kalmadı. Fakat Avrupa'daki 5 milyon ?insanımızın? deneyimlerinin de, bu düşünceye katkısı olduğuna inanıyorum.
Bir başka sefere.
Bugün