Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Açlık ve siyaset

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-03 06:29:00

Açlık ve siyaset
 
CHP Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, çok ilginç bir insan. Kendisini yıllarca önce Sosyal Sigortalar Kurumu genel müdürü iken tanımıştım.
Kim vesile olmuştu, nasıl olmuştu, anımsamıyorum ama davet edilmiştim ve güzel bir söyleşi yapmıştık. Çok yoğun bir katılım olmuştu.

Bir süre önce bizim İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü Öğrenci Kulübü, bir söyleşi yapmak üzere Kemal Kılıçdaroğlu'nu davet etmişti. Sayın Kılıçdaroğlu, "Hocam belki hatırlamaz ama ben unutmadım" diyerek o konferansta anlattıklarımdan bazılarını dile getirince epey şaşırmıştım. Gerçekten SSK'daki toplantıda 1923 sonrasında neden günümüz anlamında bir demokrasinin olamadığını anlatmış ve o "yokluk döneminin" kurumlarının yetersizliğini dile getirmiştim. Tabii o günlerdeki eğitim ve kalkınma çabaları olmasa bugünlerin Türkiye'sine ulaşmanın olanaksız olduğunun da özenle altını çizerek. O günlerin Türkiye'sinde 20 küsur bin köyde ve ilçelerde en azından 30 bin seçim sandığı konulması gerekti. Her sandığın başına oturtulacak, en az beş kişinin gerektiği düşünülürse; 150 bin okuma yazma bilen insanımız bile zor bulunurdu. Hele kırsal kesimde...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaset yöntemi AK Parti iktidarını yüreğinden vurabilecek bir yöntem. Ancak, korkarım CHP merkez yönetimi Kılıçtaroğlu'nun önünü kesecek gibi görünüyor. Aynı şey, İstanbul CHP'ye canlılık getiren Gürsel Tekin için söz konusu olacak galiba. Ne yapalım, CHP'nin kaderi (en azından şimdilik) böyle görünüyor. Galiba, annesi Sayın Erdoğan'ı, Kadir Gecesi doğurmuş. Böyle muhalefet, dostlar başına...

X x x

Kemal Kılıçdaroğlu'nu, bugün gene bu köşeye taşımamın nedeni (anladığım kadarıyla) bir yerde "Aç insan ülke sorunu ile ilgilenmez. Önce açlığını gidermek ister sonra ülke sorunları ile ilgilenir" gibisinden doğru bir düşünceyi dile getirmesi ve günlük bir gazeteye köşe yazan, değerli bir meslektaşımızın bu düşünceyi yanlış bularak, eleştirmesi oldu.

Bu gazeteci arkadaşımız, şöyle yazıyor:

"Aç insanın politikayla ilgilenmesi açlığının doğal bir sonucudur. Ama bizim solcu siyasetçi Kemal Kılıçdaroğlu tarihin bu en yaygın politik itiraz gerekçesini (Aynen aldım. TA) hafife alıyor...

... Kitlelerin gerçekte hangi nedenlerle bir partiyi iktidara getirdiğini doğru anlamayan ve toplumun demokratik değişim ihtiyacına cevap veremeyen siyasetçilerin boş laftan başka yaptıkları bir şey de yok. İnsan istiyor ki muhalefetteki siyasetçiler daha esaslı eleştiriler ve çözümler getirsin..."

X x x

Bu değerli meslektaşımın dile getirdiği ve iç siyasetimize değgin konulara girecek değilim. Ancak "aç insanların doğal olarak siyasetle ilgilendiği" düşüncesi korkarım pek doğru değil. Aslında gençliğimde ben de böyle düşünürdüm ve "siyasetle en çok ilgilenmesi gereken insanların zor yaşam koşullarında yaşayan insanlar" olduğuna inanırdım. Bu görüşüm siyasi bilimler alanındaki akademisyenliğimin ilk yıllarında da pek değişmemişti.

Fakat daha sonraları değişik ve çok sayıda araştırmalara rastladım ve okudum. Aynı biçimde gençliğimde katıldığım pek çok sayıdaki "sendika eğitimlerinde" gözlemler yaptım ve düşük gelir seviyelerinde siyasete ilginin azaldığını saptadım. Aslında bunu açıklamak pek de zor değil.

Zira Sayın Kılıçdaroğlu'nun dile getirdiği gibi; aç insan, her şeyden önce, karnını doyurmak istiyor. Ailesinin geçimini nasıl sağlayacağını düşünüyor. Bu konudaki tek çarenin "siyaset yapmak olduğunu" düşünemiyor. Hatta düşünse bile buna ayıracak zaman bulamıyor.

 X x x

Sendika eğitimlerinde sürekli olarak kullandığım bir örnek vardı. "Düşünün" derdim. "Bir arkadaşınız; evine nasıl ekmek götüreceğini düşünüyor; çocuğuna nasıl ayakkabı alacağını düşünüyor; evinin kirasını nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Bu adam bu gibi düşüncelerin ağırlığı altında ezilirken; size rastlasa ve siz ona 'Hadi gel Toktamış Ateş sendikalar ve siyaset konulu bir konferans verecek' deseniz ne der? 'Boş ver, benim derdim bana yeter' demez mi?"

Ve genellikle "Evet" derlerdi. "Bu düşüncelerle dertlenen bir insanı, buraya getiremezdik."

Zaten doğal olanı da bu...

X x x

"Siyaset Bilimi"nin önemli bir alt dalı "Siyasal Katılım"dır. Bu bilim dalında siyasal katılımı "belirleyen" ve "etkileyen" konular üzerinde durulur ve özellikle "seçmen davranışları" tahlil edilir. Bu alanlarda yapılan bütün araştırmalarda görülen şey "gelir seviyesi yükseldikçe" ve "eğitim arttıkça" siyasal katılımın arttığıdır.

Siyaset ilmi özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında gelişen bir bilim dalı olduğundan bu tür araştırmalara ancak 1960'lar sonrasında rastlanabiliyor. Bu alanda ileri düzeyde sezgisi olanlar belki daha önceleri de benzer şeyler düşünmüştür ama son araştırmalarla bu iş kesinleşmiştir.

Demokratik haklar da "tok karnına" savunulabiliyor ve kazanılabiliyor. Üzücü ama gerçek...




İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara