Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Büyük Taarruz

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-28 00:40:00

Büyük Taarruz

Yunan ordusunu, İnönü sırtlarında iki kez durdurmamıza karşın; İngiltere, Ankara'yı dize getirmek ve Sevr koşullarına razı etmek için, Yunan ordusunu bir kez daha elden geçirmiş ve en modern biçimde silahlandırarak, yeniden saldırıya geçirmişti.

Batı Cephesi, bu yeni saldırı karşısında tutunamadı ve Eskişehir ve Kütahya düştü. Ordunun, çembere alınabileceğini hisseden, batı cephesi kumandanı İsmet Paşa; orduyu, Sakarya nehrinin doğusuna çekmek ve Ankara'yı savunmak üzere, mevzilenmek istedi. Bu plan, Meclis'te ciddi tartışmalara neden olduysa da, Mustafa Kemal'in de desteğiyle, bu plan kabul edildi. 'Bu orduyu da yitirirsek, yerine koyacak başka bir ordumuz yoktu'...

Ankara'da, bir 'panik havası' olmasa da, ciddi endişeler vardı. Zengin aileler, çocuklarını Ankara'dan çıkartıyor ve 'içerlere', gönderiyorlardı. Kayseri Lisesi'nin konferans salonuna, bir Meclis kürsüsü yapılıyordu. Eğer Ankara düşerse, TBMM'nin Kayseri'ye nakledilmesi düşünülüyordu. İşte bu kritik ortamda; TBMM içindeki Mustafa Kemal karşıtları, Mustafa Kemal'i zora sokmak için, ordunun kumandasını almasını istediler. 'Bizi buralara siz getirdiniz. Ordunun başına geçin ve bizi kurtarın', dediler.

Atatürk, 'Memnuniyetle kabul ederim', dedi. 'Fakat Meclisimiz, her türlü yetkiyi ellerinde tutmak isteyen bir Meclis. Oysa ki; cephede bir kumandan, ani kararlar almak zorunda kalabilir. Meclisin, askeri konulardaki yetkilerini, üç aylık periyotlar şeklinde bana devrederseniz, başkumandanlığı alırım'. Mustafa Kemal'in bu talebi, haklı bir talepti. ve TBMM 5 Ağustos 1921 tarihli, 144 sayılı yasayla; askeri alandaki tüm yetkilerini, üç aylık süre için, Mustafa Kemal'e devretti. Muhaliflerin silahı, geriye tepmişti.

 Bu yasayı, çok önemsiyorum. Zira Mustafa Kemal; tüm yaşamı boyunca, TBMM idaresi karşısında, hep saygılı davranmışken; bunun, iki istisnası olmuştur. Bunlardan biri; 144 sayılı yasanın, üç aylık süresinin, üçüncü kez uzatılması sırasında çıkan tartışmalar karşısında takındığı tavırdır. (Diğeri de; saltanat ve hilafetin birbirinden ayrılması, TBMM karma komisyonunda tartışılırken, konuyu sürüncemede bırakmak isteyen kimi milletvekillerini, tehdit etmesidir).

Gerçekten Mustafa Kemal, TBMM ve bu Meclis'i oluşturan idareye, öylesine saygılıdır ki; en kritik en zor dönemlerde bile, TBMM'ni kapatmayı değil, Ankara'dan Kayseri'ye nakletmeyi düşünmüştü. Eğer Sakarya Savaşı yitirilse ve Ankara düşseydi, savaş Kayseri'den nasıl yürütülürdü, bilemeyiz. Ama Mustafa Kemal'in son düşüneceği şey, TBMM'yi kapatmaktı. Günümüzde, TBMM'ni tek cümleyle kapatan, sahte ve sözde Atatürkçüleri görünce, inanın hayretler içinde kalıyorum...

Sakarya sonrası; her iki ordu, hazırlıklarını arttırdı, Yunan ordusu, elindeki toprakları kaybetmemenin gayreti içindeydi. Zaten tel örgülü mevzilerini, İngiliz ordusu tahkim etmişti. Ankara da, toplumu son bir fedakarlığa daha davet etti.

Türk halkı, elinde avucunda ne varsa, bunu ordusuyla paylaştı. Doğu ve Güney cephelerinden, asker takviyesi geldi. (Bu arada Sovyetler'den gelen para ve malzemenin de, ihmal edilmemesi gerekir). Ancak hazırlıkların uzaması, TBMM içinde sabırsızlığa yol açıyordu. Mustafa Kemal karşıtları, bunu kullanmak istediler. 'Başkumandanlık Yasası', ilk kez 31 Ekim 1921, ikinci kez 4 Şubat 1922'de uzatıldıktan sonra, üçüncü kez 5 Mayıs 1922'de TBMM'nin huzuruna gelmiş ve uzatılması, bu kez reddedilmişti.

Mustafa Kemal, 6 Mayıs'ta cepheden Ankara'ya geldi ve TBMM'deki bir gizli oturumda; bu yasanın, neden uzatılması gereğini anlatarak, son bir kez uzatılmasını rica etti. 15 çekimser, 11 muhalif oya karşı, 177 oyla süre uzatıldı. Buhran aşılmıştı...

Bu arada Yunanistan, batı cephesinde ordumuzu durduramayacağını anlayarak, yeni bir oyun planladı. 24 Temmuz 1922'de; İngiltere'ye, Atina'daki büyükelçilik kanalıyla bir nota veren Yunanistan, İstanbul'u işgal niyetini açıkladı. Fakat gerek İngiltere, gerek İtalya ve gerekse (ve özellikle) Fransa, böyle bir girişime, izin vermeyeceklerini ve göz yummayacaklarını açıklayınca; Yunanistan'ın bu hayali de, noktalanmış oldu. Müttefik devletler; öyle bir girişimin, başlarını ne denli derde sokacağının bilincinde idiler.

Nihayet tüm zorluklar aşılmış ve hazırlıklar bitmişti. Artık söz silahlarda idi...

 

Bugün

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara