18 Mart 1915'te dünyanın en büyük donanmalarından birinin durdurulduğu ve püskürtüldüğü Çanakkale Deniz Zaferi'nin 95. Yıldönümü. Tüm ulusumuza kutlu olsun...
Salı günkü yazımda da özellikle vurguladığım üzere; Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı'nda son derece başarılı oldu. Daha birkaç yıl önce genç Balkan devletleri orduları karşısında tutunamayan Osmanlı Ordusu; 1. Dünya Savaşı'nda 4 cephede savaştı ve hepsinde başarılı oldu. Tabii Filistin ve Suriye Cephesi'ni saymazsak...
Fakat düşünün ki; Çanakkale Deniz Zaferi'nin yanı sıra Gelibolu kara savaşlarında da; İngiliz, Fransız ve Anzac (Avustralya-, Yeni Zelanda) kuvvetleri durduruldu ve aynen deniz savaşında olduğu gibi püskürtüldü.
Doğu Cephesi'nde; acısı hâlâ yüreğimizi yakan Sarıkamış felaketine rağmen; "93 harbinde" yitirdiğimiz Kars, Ardahan, Iğdır gibi beldelerimizi geri aldık. Bu arada; Galiçya'daki Avusturya-Macaristan ordusuna yardımcı olmak üzere on binlerce asker gönderdik ve büyük başarılar kazandık. Fakat savaşı Suriye Cephesi'nde yitirdik. Zira ABD savaşa girip Fransa'ya yüz binlerce asker çıkartınca; Alman ordusu karşısında Fransız kuvvetlerle birlikte savaşan İngiliz askerleri Mısır'a çekildi ve buradan Osmanlı'ya karşı saldırıya geçtiler.
Ordular arasındaki asker oranı 1'e 3 olmak üzere aleyhimize döndü. Gene aynı dönemde; Araplar'ı birleşik bir Arap krallığı konusunda kandıran İngiliz casusu Lawrence, bu kabilelerden bazılarını Osmanlı'ya karşı ayaklandırdı.
Ve Osmanlı savaşı yitirdi...
Kudüs'ü alan İngiliz generalin "Haçlı seferleri şimdi sona erdi" demesi; savaşı Avrupalı'nın nasıl değerlendirdiğini en net biçimde açıklamaktadır.
x x x
Kimileri; Osmanlı İmparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı'na girmesini ve Almanya safında yer almasını Enver Paşa'nın Almanya'ya duyduğu hayranlığa bağlarlar. Bu değerlendirme haksız bir değerlendirmedir. Alman İmparatorluğu'nun kurulması, Avrupa siyasal dengesini alt üst etmiş ve İngiltere için "Rusya tehdit ve endişesi" yerini; bir açık deniz donanması kurarak "sömürge arayışına" giren Almanya'ya bırakmıştı. Bu durumda İngiltere; Osmanlı İmparatorluğu'nu Rusya'ya karşı desteklemek ve bütünlüğünü korumaya çabalamak yerine; Almanya'ya karşı Rusya'yı desteklemeyi yeğlemişti. Kaldı ki; "93 harbinde" Osmanlı'nın aldığı ağır yenilgi İngiltere'nin bu kararında etkili olmuştur. Üstelik; Kıbrıs'ı "geçici kaydıyla" davranmış ve savaştan sonra geri vermeyerek; Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını korumak için bir üs olarak kullanmaya karar vermişti.
1. Dünya Savaşı patlayınca; Osmanlı İmparatorluğu Almanya ile ittifakı olmasına karşın; İngiltere'ye özel elçi göndermiş, Boğazlar ve toprak bütünlüğü konusunda güvence verirse savaş dışı kalacağını açıklamıştı. Ama İngiltere, Rusya ile anlaşma yapmıştı. Bunlar bir yana; Osmanlı İmparatorluğu'nun İngiliz tersanelerine ısmarladığı ve parasını ödediği Sultan Osman dretnotunu da vermeyeceklerini açıklamışlardı. Oysaki gemiyi getirmek üzere çok sayıda Osmanlı denizcisi İngiltere'ye gönderilmişti.
x x x
İşler hızla gelişirken; İngiliz Akdeniz donanması Goeben ve Breslau adlarını taşıyan iki Alman savaş gemisini Akdeniz'de kıstırdı. Bu gemiler kaçarak Çanakkale Boğazı'ndan içeri girdiler. Osmanlı İmparatorluğu Sultan Osman gemisi yerine bu iki gemiyi satın aldığını bildirerek Yavuz ve Midilli isimlerini verdi.
Ve bu iki geminin Osmanlı'nın diğer savaş gemileriyle birlikte Sivastopol'ü bombalamasıyla Rusya Osmanlı'ya savaş açtı ve 1. Dünya Savaşı "cehennemi" başladı.
İngiltere'nin planı İstanbul ve Çanakkale boğazlarını aşarak Karadeniz'e çıkmak ve Alman Ordusu karşısında zora girecek olan Rusya'yı denizden besleyerek desteklemekti. Fakat Osmanlı İmparatorluğu'nun Çanakkale'yi "kilitlemesi"; İngiltere'nin bu planının yaşama geçmesini engelledi.
Bundan bir süre önce; aklı başında zannettiğim bir yazar Çanakkale Zaferi'nin önemini yadsımış ve "Durdurduk da ne oldu? Daha sonra girdiler" gibisinden bir şeyler yazmış ve ben de sıcağı sıcağına yanıt vermiştim.
Gerçekten Çanakkale Zaferimiz'in ortaya çıkardığı 3 önemli sonuç vardır. Bunlardan birincisi; İngiltere'nin Rusya'yı Karadeniz'den desteklemeye muvaffak olmamasıdır. Bu nedenle Rus Çarlığı çökmüş ve önce yarı burjuva bir devrim (Kerensky) ve daha sonra Bolşevik devriminin zemini hazırlanmıştır. (Tarihte bundan daha önemli ne olabilir?)
İkinci sonuç "Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal"in tarih sahnesine çıkışıdır. Gerçekten Çanakkale kara savaşlarında (Gelibolu); Anafartalar'da Arıburnu mevkiinde; Anzac'ların beklenmeyen bir çıkarmasını engelleyen Mustafa Kemal; tüm ülkede "Anafartalar kahramanı" olarak ün kazanmıştır.
Bunu hazmedemeyen kimi yazarlarımız; Mustafa Kemal'den daha üst rütbede çok sayıda kumandanımız olduğundan bahisle; Mustafa Kemal'in bu savaştaki rolünün abartıldığını dile getirirler. Doğrusu bu savaşta Mustafa Kemal'den daha üst rütbede çok sayıda subayımız vardır ve hepsinin yurtseverlik ve kahramanlığından kuşku duyamayız. Fakat başarı "doğru yerde-doğru zamanda" olabilendedir.
Ve nihayet; Anzac'ların tarihlerindeki tek savaşları budur. Onun için hâlâ Çanakkale'ye gelirler...
Bugün