Sayın Abdullah Gül'ün, Çankaya'ya çıkışını engellemek için, yeri göğü birbirine katan ve mantık dışı bir ?367 oy? formülünü yaşama geçirecek; ülkemizdeki parlamenter rejimi, yarı başkanlık rejimine dönüştüren de, aynı CHP idi ve Anayasa Mahkemesi'ni de, tartışmalara konu etmişti. ?Atatürk'ün Çankaya'sına, başörtülü bir hanım çıkamaz?, derken; Atatürk'ün kurduğu partiye, çarşaflı hanımların üye yapılması, elbette çok tartışılacak.
CHP dışından gelen sesler arasında en çok duyulan şey, Sayın Baykal'ın bu davranışının; önümüzdeki yerel seçimler için yapılan bir seçim yatırımı, olduğu ve Sayın Baykal'ın, ?takiyye yaptığı?. (Siz başkalarını, sürekli olarak takiyye yapmakla itham ederseniz; gün gelir, aynı suçlama, bir biçimde size yönelir).
Böyle bir davranışın, CHP'ye oy kazandıracağını sanmıyorum. Muhtemelen; CHP'ye oy vermemeyi, bir ?ibadet haline? getirmiş kimi vatandaşlarımız, bu inatlarından vazgeçerler ama; laikliği, bir ?ibadet haline? getirmiş, kimi vatandaşlarımız da, muhtemelen oylarını esirgerler. Yani, böyle bir davranışın getirisi, götürüsünden fazla olamaz. Sayın Baykal'ın da, bunu tahmin edebileceğinden eminim. O halde, bir ?takiyye? den söz etmemeliyiz.
CHP'nin ve parti üst yönetiminin, laiklik konusundaki düşüncelerinin de, iki gün içinde değişmediğine eminim. O halde, bunu neyle açıklayacağız.
Bana öyle geliyor ki; bir ilçe belediye başkanlığı için aday olan bir partinin, ailesi ve hemşerilerinin yaptığı, bir ?tanıtım ve danışma toplantısı?; CHP'nin ilçe kongresiyle, karıştı ve bir noktada, ?emrivaki? gerçekleşti. Deniz Baykal'ın, kara çarşaflı hanımlara rozet takarken çekilen fotoğrafından, çok mutlu olacağını sanmıyorum. Fakat işler o noktaya geldikten sonra, ?İstemem, gelmesinler?, demek de, çok zordu.
CHP'de; birkaç istisna dışında, ?keskin? kimi laiklerin bile, (en azından şimdilik), bağırlarına taş bastıklarını, görüyoruz. Ancak bu ?tahammülün?, nereye kadar ve ne kadar süreyle devam edeceğini, kestiremiyorum. Bu arada; yazılı basındaki, kimi ?sivri kalemlerin? durumları, tam içler acısı (!). hele bir kısmı, tam şok olmuş durumda. Karşı çıksalar, dayanabilecekleri başka bir güç yok. Destekleseler, günahları bırakmıyor. Ne yapacaklarını ve ne yazacaklarını, şaşırmış gibiler. Bir kısmı da, ?3 maymunu? oynuyorlar: duymadım, görmedim, söylemedim... Allah kimseyi, bunların yerine düşürmesin...
Deniz Baykal'ın bu tutumunun nedenini, net bir biçimde anlayamamış olmakla birlikte; bu konuda, iyimser olmak istiyorum. Gerçekten; mealen, ?örtülü bir kafanın içinde, aydınlık da olabilir?, düşüncesi ve bunun dile getirilmesi; yıllardır sürdürülen beyhude bir tartışmanın sonu olabilir.
Bir demokrasi için şart olan, ?empati?; yani, insanın kendini, karşısındakinin yerine koyması, siyasal yaşamımızdaki, pek çok sorunun çözümü olabilir. ?Başkasına? ve ?farklılığa? tahammül, demokrasinin temel kurallarından biri değil mi? CHP'nin sayın genel başkanın, böyle bir yaklaşım ve böyle duygular içinde olduğunu, düşünemez miyiz? Böyle olsa, fena mı olur?
Aslında, kısa bir süre içinde; bir dizi sorunun, yanıtını da bulacağız. Benim umudum, sevgi ve hoşgörünün egemen olması. Kimi, ?zibidilerin?, tüm muhalefetine ve çamur atmalarına karşın...