Bir belediye başkan aday adayının, tanıtım toplantısında; başörtülü ve çarşaflı kimi hanımlara, CHP rozeti takarak başlayan 'şaşırtmacalar'; git gide dozunu arttırarak, sürüyor. Doğrusu, atılan her adımdan hoşlandığımı söyleyemem. Fakat öyle sanıyorum ki; Sayın Deniz Baykal, doğru bir arayışın içinde.
Farklı açılımlar hakkındaki görüşlerimi dile geçirmeden önce; şimdiye dek, sayısız kez yinelediğim bir görüşümü, bir kez daha dikkatinize sunmak istiyorum. Memleketimizde; kendi kaflarında yarattıkları, bağnaz bir Atatürk ve bu Atatürk'ü istismar ederek oluşturdukları bir Atatürkçülükten başka sermayeleri ve söyleyecekleri bir şey olmayan; bir kısım, 'siyasetçi', 'gazeteci' ve 'akademisyen'in, sürekli işlemeye çalıştıkları, yanlış bir değerlendirme var. 'Dini duyarlılıkları olan ve bir ölçüde namazında, niyazında olan herkesi, İslam şeriatçısı sanıyorlar'. Ve bu İslam şeriatçılarının, memleketimizdeki laik ve çağdaş demokrasiyi yıkarak; bunun yerine, bir İslam Şeriatı düzeni, getireceklerinden korkuyorlar. Kimileri, 'samimi' bir korku içinde. Özellikle, İran'da yaşananları düşündükleri zaman; 'Eyvah, bizde de aynı şeyler oluyor', diyorlar. Fakat bir kısmı, samimi bir korku içinde değiller. Halkımızın belli kesimlerindeki korkuyu 'kullanarak'; daha doğrusu, 'istismar ederek'; kendilerine, bir 'ikbal yolu', açmaya çabalıyorlar.
Toplumumuzun laik kesimindeki bu endişeye karşılık; 'dini duyarlılıkları' yüksek olan, 'mütedein' insanlarımızda da, farklı bir 'yanlış algılama' var. Onlar da, kendini 'laik' ve 'Atatürkçü' olarak tanımlayan herkesi, (nerdeyse) 'dinsiz' zannediyorlar. Bu yanlış algı; özellikle, subaylarımız için söz konusu oluyor. Oysaki, daha önce bu köşede, defalarca vurguladığım gibi, subay ve astsubaylarımız da bu toplumun insanlarıdır ve Müslümanlığın koşullarını, ellerinden geldikçe yerine getirmeye çabalarlar. Siz, hiç camii, olmayan kışla ve mescidi olmayan, askeri birlik gördünüz, duydunuz mu? Fakat aynen, 'laiklik istismarından başka sermayesi olmayanlar', gibi; kimi, (sözde) 'dindarlar' da, İslamiyeti ve halkımızın bu konudaki duygularını istismar ederek, kendilerine bir 'ikbal yolu', açmaya çabalarlar.
Cumhuriyet Halk Partisi, bu devleti kuran partidir ve ne derece siyasal parti olduğu tartışmalı olan; Türkiye Komünist Partisi'ni düşünmezsek, Türkiye'nin en eski partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Türk halkının değerlerine ve inançlarına yabancı olmasını düşünmemiz, mümkün değildir. Son yıllarda; AKP'nin, tek başına iktidar olmasının getirdiği duygusallık içinde; sadece 'laiklik' ve kendinden menkul bir 'Atatürkçülük', çerçevesinde siyaset yapılmaya çabalandı. Sonuçları, görülüyor... AKP'nin iktidar olması; 12 Eylül'ün armağanı olan, siyasal partiler yasasının, bir sonucu idi. Her ne kadar AKP; 'hayırlı bir sonuç', vermeyeceği belli olan, 'Milli Görüş' gömleğini çıkarmış ve 'liberal' bir parti olmaya yönelmişse de, eğer yüzde 10'luk seçim barajı olmasa; tek başına iktidarı, hayalinde bile göremezdi.
2002'den başlamak üzere; CHP, tüm politikasını, laiklik ve Atatürkçülük rotası üzerinden, yaşama geçirmeye başladı. Bu arada yapılan yerel seçimlerde, AKP'nin oy oranını artırmasını da, 'doğru okuyamadılar'. AKP'nin oy oranını artırması, halkımızın İslamiyet'e olan ilgisinin artmasından değil; iktidara yakın, yerel yöneticiler seçmek arzusundan kaynaklanmıştı. Fakat gerek CHP içinde, gerekse CHP dışında; bu 'kriz uzmanları', öyle bir yaygara koparttılar ki; CHP üst yönetimi, bir anlamda bu havanın etkisinde kaldı ve panikledi. Bir zamanlar, bambaşka örgütlerde 'ikbal arayan' kimi omurgasız siyasetçilerin; CHP yönetiminde, üst düzeylere gelebilmelerini üzüntüyle izledim. Türkiye'nin, son derece önemli dış sorunları varken; Şükrü Elekdağ gibi isimlerin, seslerinin yükselmesine fırsat verilmedi.
Şimdi CHP, farklı arayışlara girdi. Çarşaftan, ben de pek hoşlanmıyorum. Ama başörtülü kimi hanımların CHP'ye katılmalarından daha normal, ne olabilir? Bu toplumda, başörtülüler ve başörtülü olmayanlar; hangi yaşta olurlarsa olsunlar, birbirlerinden rahatsız olmazlar. CHP'liler, neden rahatsız olsun? Tabii işin ucunu da, biraz kaçırdılar. 1930'ların Ankara'sında; köylülerin, Kızılay'a çıkamadığını dile getirmek, saçma bir şeydi. Fakat atalarımızın dediği gibi, 'dilin kemiği yok'... Şimdi, Sefa Sirmen'e saldırı başladı. Herhalde Sayın Sirmen'in, İslam şeriatçısı olduğunu zannediyorlar(!)...
Allah bunlara akıl fikir versin. Eğer insanlarımız, çocuklarının dinlerini öğrenmelerini istiyorlarsa; bunu, 'yobazlara' bırakmanın yanlışlığını görmek istemiyorlar mı? Her şeyiyle katılsam da; CHP, 'doğru arayışlar' içinde. Bunun, ülkemizin lehine olduğunu düşünüyorum...
BUGÜN
