Tüm bunlar bir yana; Türkiye'nin CHP'ye ya da CHP gibi bir partiye ihtiyacı var. Çünkü günümüz Türkiye'sinde CHP ne olursa olsun tek iktidar alternatifidir.
xxx
CHP 12 Eylül'de büyük bir darbe yedi. Parti kapatıldığı gibi önde gelen partililere "siyaset yasağı" getirildi. Bundan daha önemlisi; genç partililer inanılmaz bir baskı altına alındılar ve bugün kimilerinin pek sevdiği (!); "Ankara'nın doğusunda" CHP adına ne varsa inanılmaz bir baskı altına alındı. O günlerin ünlü bir siyasetçisinin "bu insanları böylesine harcarken meydanın kimlere kalacağını düşünüyor musunuz?" gibisinden bir şeyler dile getirdiğini duymuştuk.
Fakat kim söyleye kim dinleye...
Durum artık ortada değil mi? Bir yanda etnik temeller üzerinden siyaset yapan bir parti; diğer tarafta dinsel duyarlılıkları ön plana çıkartan bir parti. 12 Eylül cuntasının omzu kalabalık generalleri; herhalde eserlerinden memnundurlar. "Ama biz terörü engelledik" mazeretinin arkasına sığınmasınlar. Terörü engellemek zaten onların göreviydi ve terörü engellemek için yasama ve yürütme gücünü ellerine geçirmelerine gerek yoktu. Zaten aradan bunca yıl geçti; şu soru hâlâ yanıtlanamadı: "13 Eylül 1980'de bıçakla kesilmiş gibi noktalanan terör; 11 Eylül 1980'de neden engellenememişti? Yasalar aynıyken ve aynı sıkıyönetim kadroları iş başındayken..."
Ve 12 Eylül'ün darbesini yiyen diğer partiler; liderlerinin toparlayıcılığıyla ayakta kalırken; CHP lideri tarafından terk edildi. Gerçekten Demirel, Türkeş ve Erbakan; çok zor koşullarda olmalarına rağmen partilerine ve tabanlarına sahip çıkarken; Ecevit partisinin genel sekreterini bile kabul etmiyor, görüşme taleplerini reddediyordu. (Rivayet olunur ki; eğer 12 Eylül gelmese de Ecevit CHP'den yolunu ayıracak ve yeni bir parti kuracakmış. Ne derecede doğru bilinmez. Günahı duyuranların boynuna...)
xxx
Daha önceleri; CHP'nin her şeye rağmen bir "iktidar alternatifi" olduğunu bu köşede defalarca yazdım. Tüm anketlerde ortaya çıkan rakamlara karşın bu düşüncem değişmedi. Zira CHP'nin yaratabileceği boşluğu doldurabilecek bir siyasal örgütlenme yok. Ve bu nedenle CHP yaşamını sürdürecek.
Bu arada; CHP'de bazı noktalarda "hayatiyet" de görüyorum. Bilindiği üzere CHP kimi kentlerimizde ve ilçelerde yerel yönetimi ele geçirmiş durumda. Bunlardan biri de oldukça iyi tanıdığım Karadeniz Ereğlisi. Geçenlerde; televizyonlarda CHP Ereğli ilçe kongresinde çıkan tartışma ve kavgaları izledik.
Televizyonu birlikte izlediğimiz ve CHP sempatizanı birkaç arkadaş; gördüklerimizden çok üzüldüler ve bunu dile getirdiler. Oysaki ben; bu görüntülerin "CHP'nin hayatiyetini" işaret ettiğini düşünüyorum. Zira insanların "umut" ve "beklentileri" olmasa; salt rekabet duygularıyla birbirine böylesine girmezler. Hele televizyon kameralarının önünde...
CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın; "muhalefet lideri" sıfat ve pozisyonundan çok memnun olduğunu sanmıyorum her ne kadar bu "pozisyon" rahat ve "sorunsuz" bir pozisyon ise de; yaşamını siyasete adayan bir lider için yeterli olacağını düşünmüyorum. Zira Deniz Baykal; siyaset uğruna çok başarılı olabileceği bir "akademik yaşam"dan vazgeçmiştir ve "umur-u devlet"in ne olduğunu bildiğini tahmin ediyorum.
xxx
Ancak aynı Baykal'ın Türkiye'nin ciddi konularındaki tutumunu anlamakta çok zorlanıyorum. "Düşüncelerini" değil; "tutumunu" sözcüğünü özellikle kullandım. Zira Sayın Baykal'ın düşünce ve tutumu arasında farklar olduğunu düşünüyorum.
Bir süre önce görüşlerine çok değer verdiğim bir siyasal analizci; CHP'lilerle ilgili bir analiz yapmış ve ben Sayın Tarhan'ın bu analizini sizlerle paylaşmıştım. Bu analize göre; CHP'liler her iç ve dış siyasal gelişmeyi "bununla AK Parti'yi nasıl zayıflatabiliriz?" biçiminde değerlendiriyorlar. Hele hükümete puan getirebilecek her türlü gelişmeyi; engellenmesi geren bir şey olarak değerlendiriyorlar.
Oysaki çoğu kez; kendi bindikleri dalı kestiklerinin farkına varmıyorlar.
Sayın Erdoğan'ın son dönem "açılımıyla" ilgili olarak; Sayın Baykal'a yaptığı "çağrıyı" şartlı kabul etmesini anlamam mümkün değil.
Muhtemelen kimi "devlet sırlarının" paylaşılacağı bu türden bir açıklama "kameralar önünde" yapılır mı?..
Böylesi bir tutum CHP'yi yıpratıyor.