Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

CHP'nin huzursuzluğu

18 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-31 00:55:00

CHP'nin huzursuzluğu
Geçenlerde yazdığım bir yazıda; Ergenekon operasyonu çerçevesinde gözaltına alınan, ya da tutuklanan, hiçbir CHP üyesi olmamasına karşın; bu hareketi, 'muhalefeti sindirme' hareketi olarak görmelerini, pek anlayamadığımı dile getirmiştim.
 

Garip bir fotoğraf, ortaya çıkıyordu. Bir tarafta yargılama süreci devam ederken; kendini, 'avukat' ve 'savcı' olarak ilan eden, iktidar ve muhalefet... Bugün; önce, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterdiği Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili görüşlerimi; daha sonra, CHP'de Ergenekon operasyonu ile ilgili huzursuzluğun, muhtemel nedenleri üzerinde durmak istiyorum.

***

Bundan birkaç hafta önce; bizim, İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Kulübü; Sayın Kılıçdaroğlu'nu, bir konferans ve söyleşi için davet etmişti. Okulun son günü olmasına karşın; salon, 'lebaleb' doluydu. (Üstelik, Cuma günüydü...) Kemal Kılıçdaroğlu, her zaman alıştığımız üslubuyla; belgelere dayanan, güzel bir konuşma yaptı. Daha sonra, öğrencilerimizin ilginç sorularını yanıtlamaya çalıştı. Doğrusu, bir öğrencimizin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun fiziğini ve üslubunu, Hindistan'ın ünlü lideri Gandi'ye benzetmesi, çok ilginç oldu. Gelen soruların; bir kısmı, övücü; bir kısmı, yerici idi. Özellikle, CHP'nin turban ve çarşaflılara karşı gösterdiği, hoşgörülü yaklaşım dile getiriliyordu. Bu davranışın, 'oy kaygısıyla' yapılan ve samimi olmayan, bir davranış olduğu dile getiriliyordu. Bu arada, elinde yeni 'dosyalar' olup olmadığı, soruldu.

Sayın Kılıçdaroğlu, kendini ve partisini iyi savundu ve toplantı 'sayısız'(!), 'birlikte fotoğrafla' ve keyifli bir biçimde, noktalandı. Aslında, ben Sayın Kılıçdaroğlu'nu, uzun yıllar öncesinden tanırım. Daha önce de kaleme aldığım gibi; SSK Genel Müdürü iken, beni Ankara'ya davet etmiş ve SSK Genel Müdürlüğü'ndeki konferans salonunda, geniş katılımlı bir konferans yapmıştım. Son söyleşisinde, o konferansta dile getirdiğim bazı noktaları, 'Hocam unutmuştur ama, ben unutmadım...', diyerek anlatması, pek hoşuma gitti. Benim o gün edindiğim izlenim; Kemal Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul adaylığı için, pek hevesli olmadığı idi. Fakat adaylığı ilan edilince anlaşılan, bunu bir 'parti görevi', olarak kabul etmiş. Kendisi ve İstanbul için, hayırlı olmasını diliyorum.

***
Gelelim, CHP'nin Ergenekon süreci ile ilgili huzursuzluğunun nedenlerine. Geçenlerde de yazdığım gibi; Ergenekon'da, şimdiye kadar TBMM'de temsil edilen siyasal partilerin, hemen hiçbirinden gözaltı, ya da tutuklama ve yargılama olmadı. O halde CHP, bunu nasıl ve neden, 'muhalefeti sindirme', hareketi olarak değerlendiriyor ve şiddetle karşı çıkıyor. Benzer bir tutum; basınımızdaki, çok saygın kimi köşe yazarlarında da görülüyor. Ele geçirilen silah ve askeri mühimmat; elbette, bir darbe yapmaya yetmez ama, ortalığı fena halde karıştırmaya, fazlasıyla yeter. Bunları görmezden gelmenin, ya da küçümsemenin, nasıl bir açıklaması olabilir? Gözaltına alınmalar sırasında, kimi hatalar olduğunu, ben de düşünüyorum. Fakat tutuklu bulunanlar ve yargılananlar arasındaki; 'özel kuvvet mensupları', 'emekli ve emekli olmayan subaylar', 'emniyet görevlileri' vb. nasıl açıklanabilir? Düşünün ki; '11. dalga' çerçevesinde tutuklananlar arasında, 6 subay ve 9 özel harekat görevlisi emniyet mensubu, var. Bu fotoğrafı görmezden gelmek, mümkün olabilir mi? Tuncay Güney adındaki meczub, ya da provokatörün; 2001 yılında emniyette alınan ifadesinin, üst makamlara aktarılmamış olmasını, nasıl izah edebiliriz?

***

 Tüm bunları düşündüğüm zaman, CHP'deki huzursuzluğun nedeninin, bu olaydaki suçluların, ya da muhtemel suçluların, gelecekleriyle ilgili olmadığını; huzursuzluğun nedeninin, çok daha farklı bir yerde olduğunu anlıyorum. Bundan önce defalarca değindiğim bir konu vardır. Türkiye'de, kendini laik ve çağdaş sayan herkes, (sonuna kadar demokrasiden yana olanlar dahil); Türkiye'de, bir 'İslam şeriatı düzeni' kurmak isteyenleri durduracak son gücün, Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu düşünür ve bunun, rahatlığı içinde olurlar. (Umarım; Türkiye'deki, farklı Atatürkçüler ve farklı Atatürkçüler üzerine yazdığım ve bu sütunda yayınlanan yazımı, anımsıyorsunuzdur). Şimdi Ergenekon operasyonunun, TSK'nin bu konudaki güç ve refleksini, zayıflatacağını düşünüyor ve bunun endişesini duyuyorlar.

Sadece CHP değil, CHP dışındaki laiklerin de, bir ölçüde 'tepkisel' olmalarının kökeninde, aynı endişe yatıyor. Oysaki; bence, bu endişe yersiz. Zira Ergenekon davası ve bunun ardındaki suçluların ortaya çıkarılması ve cezalandırılması; TSK'nın, 'laikliği korumak' konusundaki kararlılığını, ortadan kaldırmaz. Bunun aksini düşünmek, TSK'ya güvensizliktir...

BUGÜN

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara