Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

CHP ve 'solcu olmak...'

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-07-30 10:41:00

CHP ve 'solcu olmak...'
Eskilerin çok güzel deyişleri vardır. Örneğin; "sapla samanın karıştığı" ortamlardan bahsederler. Şu anda Türkiye tam da öyle bir ortama girmiş bulunuyor.

Biraz, seçim yasasının getirdiği olumsuzluk içinde; biraz siyasal partiler yasasının getirdiği mantıksızlık içinde; biraz da, CHP'nin basiretinin bağlanmasının sonucu olarak, ezici bir AK Parti iktidarını yaşamaktayız.

Aslında, siyasal yaşamımızdaki yapının; doğrudan doğruya, 12 Eylül'ün eseri olduğuna inanırım. Fakat aradan geçen 30 yıl içinde, (kimisi sözde) sivil siyasetçilerin; bu antidemokratik yapıyı değiştirmemelerinin hiçbir mazereti olamaz. Galiba insanlar, iktidara geldikleri zaman; bir melek, üzerlerine bir toz serpiyor ve hem söylediklerini unutuyorlar hem de vadettiklerini.

Örneğin; bugün, YÖK'ü ve mantığını savunan Sayın Süleyman Demirel, siyasal hakları elinden alındığı dönemde; "Bu iş çok kolay" diyordu.

"Tek maddelik bir yasa yaparsınız ve 2547 sayılı yasa kaldırılmış ve eski mevzuata dönülmüş, dersiniz..." YÖK'ün anayasal bir kurum olduğunu, ne o anımsıyordu ne de bizler...

2002 sonrası, AK Parti iktidarına karşı; CHP'nin uyguladığı muhalefeti anlamak da mümkün değil. Türkiye'nin, çağdaş ve laik yapısı elbette çok önemli. Fakat Cumhuriyetimizin üzerinde durduğu, değişmez üç ilkeden birinin de; "halk egemenliği" olduğunu dikkate almadılar. Ve hukuk mantığını alt üst eden, "367 kararına" halkın tepkisi, AK Parti'nin oyunu artırmak oldu. Artık Cumhurbaşkanlığı makamı; devrimci siyasetçilere tümüyle kapandı. "Çankaya'nın kapısına yatarız" gibisinden sloganlarla; Türkiye'yi "yarı başkanlık rejimine" getirdiler.

Herhalde şimdi çok pişmandırlar...

x x x

Yukarıdan beri yazdıklarıma bir göz attım da; "malumu ilan" dışında, hiçbir şey yazmadığımı gördüm. Kendimi "kaptırınca" 40 kez yazdığım şeyler; gene yazıyorum. Kusura bakmayın...

Bugün "sol", "solculuk" ve "CHP'nin solculuğu" üzerindeki düşüncelerimi kaleme almak istiyorum. Zira; CHP'nin, artık solcu sayılamayacağı gibi, "mesnetsiz" düşünceler, belli çevrelerin dillerine pelesenk oldu. Hele, Sosyalist Enternasyonal'in; CHP'yi çıkartıp onun yerine AK Parti'yi almayı planladığı gibisinden "senaryolar" kaleme alınmıyor mu; gülsem mi ağlasam mı şaşırıyorum... Ağırlıklı bir biçimde, "Komünizmle Mücadele Dernekleri" geleneğinden gelen AK Parti'nin; "Solculuğu", nereden geliyor acaba? Yanlış anlaşılmak da istemem; AK Parti iktidarının yaptıklarını görmezden gelenlerden değilim. Ve AK Parti için; "iyi" ya da "kötü" gibisinden bir değerlendirme yapmıyorum. Fakat "solcu" ya da "sosyal demokrat" olmadıklarına eminim.

 x x x

Eğer "sol"u, "Bir toplumdaki ekonomik fırsat eşitliğinin ve siyasal katılımın; geniş kitleler lehine düzenlenmesi ve adil bir paylaşım" olarak tanımlarsak, (ki; böyle tanımlamamız gerekir); AK Parti'nin, "kısmen sol politikalar uygulama gayretini" saygıyla karşılayabiliriz. Fakat bu gayret; AK Parti'yi "solcu" yapmaz. Kaldı ki; AK Parti yöneticilerinin önemli bir bölümünün, "sol" denildiği zaman; tüylerinin ürperdiğine eminim. Zaten, bu bir tahmin değil; bildiğim ve yaşadığım bir şeydir ve eminim ki; okurlarım arasında pek çok insan buna benzer şeyleri birebir yaşamıştır.

Bunu, yıllarca ve yıllarca önce de; altını özenle çizerek birkaç kez yazmıştım. 1968'lilerin; yaşamlarını, boş bir hayal peşinde ziyan ettikleri ve hiçbir başarı şansları yokken, sokaklara döküldüklerini dile getirenler vardı. Ve bunlar; akıllarınca bu gençlere acırlardı. Fakat eğer o dönemin sıkıyönetim mahkemelerinde; "suç olarak" iddianamelere giren sözler ve düşünceler; 1970'li yıllarda en tutucu siyasetçilerin dillerinden düşmezken; o gençlerin, "mağlup edildiklerini" söylemek mümkün müdür?

Turgut Özal; "en büyük devrimci benim", derken; acaba aklının bir kenarında; Mahir Çayan'lar, Deniz Gezmiş'ler yok muydu? Türkiye Solu'nun, 1960'larda söylediklerinin önemli bir bölümü, 2000'li yıllarda yaşanmadı mı?

x x x

CHP, "Ortanın Solu" sloganını ortaya attığı zaman; bu slogana karşı, "Ortanın solu-Moskova yolu", sloganını üretenlerden önemli bir bölümü de, bugün AK Parti saflarında siyaset yapıyor. Fakat çok şükür 28 Şubat'ı, iyi okudular ve Türkiye Cumhuriyeti'nin, (kısmen yukarıda da değindiğim) 3 temel ilkesiyle "kavgaya tutuşmama" basiretini gösterdiler. Bunlar; "halk egemenliği", "laiklik" ve "çağdaşlık"tı.

Ve bu anlayış sayesinde; kendilerine iktidar yolunu açtılar.

Ortanın Solu'na karşı, böyle olumsuz bir propaganda başladığı zaman; İsmet Paşa'nın yaptığı, önemli bir açıklama vardı. "CHP" demişti, "Kurulduğu günden itibaren, ortanın solundadır..."

Gerçekten, işin ekonomik boyutu bir yana; meseleyi, siyasal yönüyle ele alırsak, yaşanan olumsuzluklara karşın; Osmanlı'yla mukayese edildiği zaman, "siyasal katılım"ın, Cumhuriyet Türkiye'sinde, çok daha geniş bir tabana oturduğunu görürüz. Bunu başaran da; o günlerin, zor koşulları içinde Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

İş, eleştirmeye kalırsa; CHP'yi , saatlerce eleştirebiliriz. Şu andaki merkez yönetiminin; bence de, sayısız kusuru var. Peki ya "taşra örgütü..." Bu insanların, özverili hizmetlerini görmezden gelmek, mümkün mü?

Düşünmeden konuşmamak ve eleştirmemek gerek...


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara