Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Cumhuriyet mitingi

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-03-26 02:38:00

Cumhuriyet mitingi
Geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen ve yüz binleri meydanlara dolduran, 'Cumhuriyet Mitingleri'yle ilgili, farklı değerlendirmeler yapılıyor.

Bazı değerlendirmelere göre; bu mitingler, bir 'darbe hazırlığının' bir parçası; kimi değerlendirmelere göre ise, halkın spontan tepkisi.

Bu mitingleri düzenleyen ve hatta, mitinglerde konuşanların; bir darbe ortamı hazırlamanın içinde olduklarını, ben de düşünüyorum ama; mitinglere katılan, yüz binlerce vatandaşın beklentilerini, doğru okumak gerekir. Zaten, eğer memleketimizde, yüz binlerce insanın, bir 'darbe' istediklerini düşünürsek; çok ciddi yanılgılara düşeriz. Bu mitinglere katılanların, çok önemli bir bölümünün kafasındaki beklenti, 'ne şeriat, ne darbe' idi...

***

Zaman, zaman dile getirdiğim bir 'saptama' ve 'düşüncem' vardır. Türkiye'de, 'laik' ve 'çağdaş' bir düzenden yana olanlar açısından, en kötü şey; ne olduğu belli olmayan, bir İslam şeriatı düzenidir. Hiç abartmadan söylüyorum; İran, ya da Afganistan tipi bir yönetim altında yaşamaktansa, askeri bir yönetim altında yaşamayı tercih ederler. Yakın tarihimizde, '12 Mart' ve özellikle, sahte Atatürkçü '12 Eylül' yönetiminde, büyük acılar yaşayanlar arasında bile; bir İslam şeriatı altında yaşamaktansa, askeri bir yönetim altında yaşamayı tercih edenler vardır.

Gene zaman, zaman dile getirdiğim üzere; memleketimizde, 'laik' ve 'çağdaş' bir düzenden yana olanlar, kimi zaman adını koymasalar bile, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, böyle bir gelişmeye izin vermeyeceklerini düşünür ve bunun güvenini duyarlar.

Doğrusunu isterseniz; ben de, Afganistan tipi bir yönetim altında yaşamayı, asla istemem. Ancak ben, en azından şimdilik ve görünebilir bir gelecekte, böyle bir tehlike görmüyorum. Ve onun için, '12 Mart' ve '12 Eylül'den aldığımız 'derslerle'; demokrasimize, sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum.

Ancak, biraz aşağıda gene değineceğim üzere; kimi vatandaşlarımız, böyle düşünmüyorlar ve samimi bir 'İslam şeriatı düzeni', korkusu içindeler. Ve kimi 'maceraperestler' de, Ergenekon iddianamesinde belirtildiği üzere; halkımızın bu bölümdeki korkuyu, istismar ederek, kendilerine bir 'ikbal' sağlamaya çalışıyorlar.

***

Bence Türkiye'de, bir 'İslam şeriatı düzeni', tehlikesi yok. Aslında, bir İslam şeriatı düzeni, özlem ve gayreti içinde olan, çok ufak bir azınlık olduğuna, kuşku duymuyorum. Ancak 100 Küsur yıldır, kendi kaderine karar veren; hele, son doksan yıldır ve özellikle, 1950 sonrasında; çok partili yaşam içinde, kendi kendini yöneten Türk halkının, bir İslam şeriatı düzenine izin vereceğine, inanmıyorum.

Bazı arkadaşlarım, böyle düşünmüyor. Hatta; beni, fazla iyimser buluyorlar. Ben de onları, 'halkımızı tanımamakla' ve 'kötümserlikle', eleştiriyorum.

Aslında, bu türden korkuları, tahrik eden görüşler de, dile getiriliyor. Özellikle, yanlış bir demokrasi tanım ve anlayışından kaynaklanan ve demokrasiyi, salt bir 'çoğunluk yönetimi' olarak gören anlayış, insanlarımızı ürkütüyor.

AKP içinde, üst düzeyden kimi yöneticiler bile, bu yanlışlığa düştüklerine göre; bu konudaki endişelerin, zemini olmadığını söylemek de mümkün değil.

Bu görüşü dile getirenler; 'Demokrasi' diyorlar, 'Çoğunluğun yönetimi olduğuna göre; bir toplumda, halkın çoğunluğu, bir İslam şeriatı yönetimi isterse, bu isteğe uygun bir yönetim biçimi oluşturmak gerekir'...

Çok yanlış bir yaklaşımdır bu. Zaten, bir Demokrat Parti TBMM Grubu toplantısında, 'Sizler isterseniz şeriatı bile geri getirebilirsiniz', gibisinden bir şeyler söyleyen Adnan Menderes'in bu yaklaşımı; hem kendinin, hem de DP'nin felaketi olmuştu.

Bu görüşe karşı çıkanları eleştirenler, 'Bizi, azınlıklar mı yönetecek?', sorusunu sorarlar ki; bu da, yanlış bir sorudur. Bir demokraside, elbette 'çoğunluk görüşü', egemendir ve çoğunluk yönetir. Ama çoğunluk, canının istediği her şeyi yapamaz. Oyunun, önceden belirlenmiş kuralları vardır ve 'çoğunluk tercihini sağlayan siyasal örgüt', bu kurallar içinde yönetir.

***

Türkiye'de, Refah Partisi'nin temsil ettiği, 'Milli Görüş', laiklik konusundaki endişeleri, tahrik ediyordu. Özellikle, Sayın Erbakan'ın Libya'da, Kaddafi'nin çadırında yaşadıklarına benzer manzaralar, rahatsızlık yaratıyordu. Ve sonunda, Refahyol dağıldı.

Refah Partisi yerine kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi; 'Milli Görüş' gömleğini, çıkartmıştı ve 'Dini duyarlılıkları olan, Liberal bir parti' olmak, amacında görünüyordu. Ve Türk halkı, bu partiye yöneldi. Fakat toplumumuzun bir kesimi de, rahatsız...

Cumhuriyet mitinglerine katılan yüz binlerin beklentilerini, iyi değerlendirmek gerekir. Akşam otobüsüne binerek giden ve miting sonrası da; gene, gece otobüsüne binerek, geri dönen insanların, endişeleri görülmeli. Toplumumuzun, ekonomik olarak olmasa bile; eğitim olarak, en üst düzeyini temsil eden bu insanların endişeleri, bir biçimde ortadan kaldırılmalı.

Aksi takdirde, 'maceracılara' gün doğar...

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara